HABER

"Dua taneleri"nin ustası

Dualara vasıta kılınan, her bir tanesi, kimi zaman can sıkıntısını gidermek için parmaklar arasında dolaşan tespih, usta Hüseyin Çelik'in hünerli ellerinde adeta sanat eserine dönüşüyor - Meraklıları ve koleksiyonerler, Hüseyin Çelik'in, tornasından dökülen şaheser tespihlere sahip olabilmek için adeta birbiriyle yarışıyor - Türkiye'nin en önemli ustalarından Yusuf Özgen'in öğrencisi olan Hüseyin Çelik'in, Osmanlı'dan günümüze 181 parçalık tespih koleksiyonu bulunuyor - Tespih ustası Hüseyin Çelik: - "Tespih bir kültürdür, bir magandalık aracı değildir. Hatta tespih verirken, müşterimiz o tespihi elinde sallıyorsa geri alıyorum. 'Bizde size göre tespih yok' diyerek, kibarca gönderiyorum" - "Tespihi ele alış şekli farklıdır. Sağ elinizle alırsınız, sol elinize yatırırsınız şöyle bir bakarsınız. Taneleri birbirine çarptırmazsınız. Taneleri teker teker çekip okşayacaksınız, çünkü o bir sanat. Siz onu salladığınız zaman benim kafama vuruyorsunuz. Benim orada bir haftalık emeğim var"

İSTANBUL (AA) - ÇİĞDEM ALYANAK - Dualara vasıta kılınan, her bir tanesi, kimi zaman can sıkıntısını gidermek için parmaklar arasında dolaşan tespih, usta Hüseyin Çelik'in hünerli ellerinde adeta sanat eserine dönüşüyor.

Türkiye'de kültürün ve inancın önemli bir parçası olan tespih, kimi için zikir aracı, kimi için bir hobi, kimi için de aksesuar. Ünü dünyaya yayılan usta Hüseyin Çelik'in ellerinden çıkan tespihler ise adeta birer sanat eseri.

Çelik, Gaziosmanpaşa'daki en az kendisi kadar mütevazi atölyesinde, oğlu Tolga Çelik ve bir çalışanıyla sanatını sürdürüyor. Yaptığı tespihlerle ünü dünyaya yayılan Çelik'in ellerinde, kırmızı mercan, gergedan boynuzu, fil dişi, inci, kuka, narçın, abanoz, pelesenk, kehribar, zümrüt, yakut ve pırlanta bambaşka tasarımlara dönüşüyor.

Türkiye'de meraklıları ve koleksiyonerler tarafından yakından takip edilen Hüseyin Çelik'in tespih sanatı, yurt dışından da büyük ilgi görüyor.

Meraklıları ve koleksiyonerler, Çelik'in tornasından dökülen şaheser tespihlere sahip olabilmek için adeta birbiriyle yarışıyor.

- Geleneğe saygılı, öze sadık

Hayatının 33 yılını tespih sanatına adayan Devlet Sanatçısı Çelik, ilk, orta ve lise eğitiminden sonra çeşitli atölyelerde torna tesviyeci olarak çalışmaya başladı.

Çelik, vatani görevini bitirdikten bir süre sonra, torna tesviye birikiminden cesaret alarak 1986 yılında tespih yapmaya başladı. Çelik, 8 yıl boyunca otodidakt olarak tespih yapımında belli bir seviyeye geldi.

Kendi atölyesini 1990 yılında kuran Çelik'in yolu, 1994 yılında Türkiye'nin en önemli tespih ustası Yusuf Özgen ile kesişti. 2001 yılına kadar Yusuf Özgen ile çalışan Çelik, kendi otodidakt birikimine, büyük bir ustayla çalışmanın kazandırdığı bilgi, tecrübe ve hassasiyeti ekledi.

Çelik'in, hayranı olduğu Osmanlı tespih ustalarının eserlerini incelemesi, geleneğe saygı ve geleneği sürdürmek için öze sadık kalarak yenilikler yapmanın önemini kavramasını sağladı.

- "Kendimi on yıllık tespih ustası sanarken..."

Bugün sanatıyla Türkiye ve dünyada tanınan bir usta olan Çelik, o günlere dair anılarını AA muhabirine şöyle anlattı:

"Ben kendimi on yıllık tespih ustası sanarken, Yusuf Özgen ustayla tanıştıktan sonra o on yılda hiçbir şey öğrenemediğimi, bilmediğimi fark ettim. Onunla çalıştığım süre zarfında kendisinden bir tespihteki ölçünün, hassasiyetin, modelin, gönül vermenin ne demek olduğunu öğrendim. Vefatından sonra da çalışmalarımı hala bu yönde sürdürmeye çalışıyorum."

- En pahalı tespihi 130 bin dolara yaptı

Tespih yapımının aşamalarıyla ilgili bilgi veren Çelik, bir tespihin kesim, zımpara, delim, yontma, imame ve takımların yapılması işlemleri olmak üzere 5 aşamada yapıldığını anlattı.

Müşterilerin tespih modelini genelde kendisine bıraktığını fakat kişiye özel tasarımlar da yaptığını belirten Çelik, sözlerine şöyle devam etti:

"Tespihte en zor bulunan malzeme, en pahalısıdır. Bunların başında Tunus mercanı ve gergedan boynuzu gelir. Mesela gergedan boynuzundan baston yapmışlar. Ben bir baston için Fransa'ya gittiğimi bilirim. Bastonu kesip, üzerindeki gergedan boynuzunu tespihe dönüştürürüm.

Bir mercan tespihin fiyatı ise 20-25 bin avroyu buluyor. İyi bir tespih ustalığı doğal olarak iyi bir işçilik ister. Yani biz tespihlerimize fiyat biçerken yanına 33 seneyi de ekliyoruz."

Çelik, yaptığı tespihlerin fiyatlarının 500-600 dolardan başladığını, bugüne kadar yaptığı en pahalı tespihin fiyatının ise 130 bin dolar olduğunu aktardı.

- 181 parçalık koleksiyona sahip

Kişisel tespih koleksiyonunda 181 parça tespihin yer aldığını belirten Çelik, sözlerine şöyle devam etti:

"Tespih koleksiyonumu bankada iki kasada saklıyorum. Bir kere Zeytinburnu Kültür Merkezi'nde 20 tanesini sergiledik. 'Bu koleksiyonun özelliği nedir?' derseniz, neticede ben bir tespih ustasıyım. Tabii ki en nadir, en değerli, en çok uğraştığım, en nadide ustaların tespihleri var koleksiyonumda. Bunların içinde rahmetli ustamın 14 civarında tespihi var. Çeşitli koleksiyonlardan satın alarak koleksiyonuma kattım. Bunun haricinde zor bulacağım veya çok özenerek yaptığım tespihleri koleksiyonuma koydum. Oğlumun ilk yaptığı tespihi yamuk yumuk da olsa koleksiyonuma koydum. Bir de çok nadir bulunan malzemelerden yaptığım tespihler var koleksiyonumda. Ayrıca eski Osmanlı tespihlerini de senelerce biriktirdim."

Çelik, ustaların eskiden bir tespihle yaklaşık bir yıl uğraştığını, günümüzde ise ustaların teknolojinin kolaylıklarından yararlandığını dile getirdi.

- "Tespih bir kültürdür, magandalık aracı değildir"

Türkiye'de tespih kültürünün çok ileri düzeyde olduğunu ifade eden Çelik, "Birçok değerli koleksiyoner, tespihe haddinden fazla değer veren müşterilerimiz var. Bir müşterim, eşiyle beraber gelmişti atölyeme. Yaptığım tespihi teslim ettiğim zaman müşterim tespihe öyle bir bakış bakmış ki eşi dedi ki 'O tespihe baktığın gibi bana bakmış olsaydın, ömür boyu ayaklarını yıkardım' dedi. Müşterim de eşine 'Bu ayrı bir şey' yanıtını verdi. Böyle de müşterilerimiz var. Sabah akşam tespihlere bakanlar, ofisine koyanlar, cebinden ayırmayanlar..."

Türkiye'de bazı kişilerin tespih koleksiyonlarını lanse etmediğini, bu düşünceyi kırmaya çalıştığını belirten Çelik, şunları dile getirdi:

"Tespih bir kültürdür, magandalık aracı değildir. Hatta tespih verirken, müşterimiz o tespihi elinde sallıyorsa geri alıyorum. 'Bizde size göre tespih yok' diyerek, kibarca gönderiyorum.

Tespihi ele alış şekli farklıdır. Sağ elinizle alırsınız, sol elinize yatırırsınız şöyle bir bakarsınız. Taneleri birbirine çarptırmazsınız. Taneleri teker teker çekip okşayacaksınız, çünkü o bir sanat. Siz onu salladığınız zaman benim kafama vuruyorsunuz. Benim orada bir haftalık emeğim var. Tanelerin uçları çok hassas olduğu için de kırılabiliyor."

- "Papaz müşterim var"

Türkiye'nin yanı sıra yurt dışından da birçok kişinin sipariş vermek için kendisine ulaştığını anlatan Çelik, şunları söyledi:

"Avustralya'dan papaz müşterim var, İngiltere'den sipariş verenler var. Suudi Kraliyet ailesi ve Katar Krallığı'na tespih yapıyorum. Tespihi Müslümanlıkla bağdaştırmak da yanlış. Bir Hristiyan, bir Müslüman 99'unu 33'ünü alıp koleksiyonuna katabiliyor. Oradaki sanata, ustaya değer veriyor. Avrupalılar genelde nadir bulunan malzemelerden yapılan tespihleri tercih ediyor. Hatta bazı yabancı müşteriler, tespihinin yapım aşamalarını görüntülememi istiyor. Biz de bu görüntüleri onlara iletiyoruz."

Çelik, tespih ustalarına, yeni çırakların yetişmesi ve mesleğin geleceğe taşınması için atölyelerinin kapılarını açmalarını tavsiye etti.

En Çok Aranan Haberler