Bugüne kadar hep evli çiftlerin bekârlara göre hayata daha çok bağlı, sosyal ilişkileri ve aktiviteleri daha iyi, daha uzun ve daha sağlıklı yaşayan insanlar oldukları bilinirdi. Bu nedenle de "Bekârlık sultanlıktır" sözü, "Evlilik de imparatorluktur" şeklinde geliştirilmişti. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta. evlilik üzerine yazısını Mynet okurları için yazdı.
Çevremdeki yaşlı insanları, her gün hastanede, muayenehanemde karşılaştığım hastalarımı gözümün önüne getirmeye çalışıyorum da, gerçekten bana da "evli" olmak özellikle de erkekler için bir çeşit "sağlık sigortası" gibi geliyor. Hastanelere yatan kocalarının başında haftalarca, bir sandalye üzerinde eşine refakat eden hanımlar gözümde canlanıyor. Aslında belki kendi sağlıkları da tam yerinde olmayan bu fedakâr kadınlar, doğru dürüst yemek yemeden... uyku uyumadan... bir taraftan hemşirelerden ve hastane personelinden bir taraftan doktorlardan "fırça" yiyerek nasıl bir "aşk ve heyecanla" eşlerine bakarlar, bunu görmek ve yaşamak lâzım.
Elbette, erkekler de eşlerine bakarlar, onların sağlık sorunları ile ilgilenirler, ama ben bugüne kadar karısının yanında refakatçi kalan bir erkeğe rastlamadım. Bu gerçi, biraz da erkeğin doğası gereğidir. Hasta bakmak, onu yedirmek, içirmek, tuvaletine yardımcı olmak, ona yardım etmek... tıpkı yemek yapmak, bulaşık, çamaşır yıkamak... gibi tipik hanım işleridir. Bunları erkekler de yapmasına yaparlar ama, ellerine gözlerine de bulaştırırlar.
EVLİLER NEDEN UZUN YAŞAR
Evlilerin uzun yaşamasının bir tek şartı vardır, o da evliliğin "mutlu" ailenin "huzurlu" olması. Günleri didişerek, tartışarak, kavga gürültü ile geçenlerin ise zaten birliktelikleri de fazla devam etmez.
Birçok araştırmada evlilerde kalp hastalıkları, yüksek tansiyon, depresyon ve osteoporozun daha az görüldüğü saptanmıştır. Çünkü, evliler bekârlara göre daha dengeli beslenirler, uykuları daha düzenlidir, sigara ve alkol... gibi alışkanlıkları daha azdır. Düzenli cinsel yaşam ve tek kadınla birliktelik erkeği cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı da korur.
Elbette bunun tersi durumlar da görülebilir, ama bunlara nispeten daha az rastlıyoruz. Meselâ, mide, akciğer, mesane kanserlerinin evli çiftlerde daha sık görüldüğünü saptayan çeşitli araştırmalar var. Burada neden doğrudan doğruya her ikisinin de maruz kaldığı ortak çevresel kanserojenlerdir. Beslenme ile ve sigara alışkanlığının bu açıdan özellikle önemli olduğunu da eklemek isterim.
Tabii, bir de ünlü "kadın dırdırı" diye bir şey var. Kimi erkeği sinir hastası, kimini verem, kimini kanser eden şu dırdır, onu da unutmamak gerek.
Sonuç olarak, bazı istisnaları ve dırdırı görmezden gelirsek, mutlu evlilikleri olan insanların ömürlerinin daha uzun olduğu hem toplumda genel olarak kabul gören bir olgudur ve hem de bunun birçok tıbbi kanıtı vardır.
DUL KADINLAR DAHA SAĞLIKLI ÇIKTI
Geçtiğimiz günlerde yayınlanan ve Queensland Üniversitesi' nde, 60 yaşın üstündeki 2.3000 Avustralyalı üzerinde yapılan bir araştırmada, boşandığı veya kocası öldüğü için dul kalmış veya hiç evlenmemiş olan kadınların, evli olanlara göre çok daha sağlıklı olduklarının belirlenmesi başta bu araştırmayı yapanlar olmak üzere herkesi şaşkınlığa uğrattı.
Bu araştırmaya inanacak olursak, uzun süreli ve sağlıklı yaşamak için kadınların ya ömür boyu bekâr kalmaları veya evli iseler bir an önce kocalarından kurtulmaları gerekiyor. Ayrı mı yaşarlar, boşanırlar mı ya da onu her hangi bir yöntemle ortadan mı kaldırırlar, orası kendilerine kalmış.
Evli çiftlerin daha sağlıklı ve uzun yaşadıkları şeklindeki evrensel görüşle taban tabana zıt bu sonuç için, araştırmayı yapan uzmanlar, bu durumu evli kadınların kocalarına bakmaktan kendileri ile ilgilenmeye zamanlarının kalmamasıyla ve bu yüzden de daha sağlıksız ve yorgun olmalarıyla açıklıyorlar.
İlk bakışta haklı bir açıklama gibi geliyor insana. Gerçekten de şöyle bir çevremize baktığımızda, komşularımızı, tanıdıklarımızı, akrabalarımızı göz önüne getirdiğimizde... bizim kadınımızın da eşine karşı ne kadar "fedakâr" olduğunu kolaylıkla görürüz. Bir erkeği yediren, içiren, hatta yıkayan, giydiren... her işine yardımcı olan hep kadınlar değil midir?
Bir de, kocası öldükten sonra daha bir bakımlı olan, canlanan, süslenen hatta güzelleşen, daha çok gezmeye tozmaya başlayan... dul teyzeleri, yengeleri, nineleri görür gibi oluyorum da, Avustralyalı araştırmacılar gerçekten haklı galiba diye düşünmeden edemiyorum. Ya, siz?
Yazı: ahmetrasimk@mynet.com
Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta'nın diğer yazılarını okumak için tıklayın