YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Dünden Bugüne Fotoğrafçılık

Fotoğrafçılık mesleğinde 62'nci yılını yaşayan Gaziantepli fotoğrafçı Halit Ziya Biçer, dünden bugüne fotoğrafçılık mesleğini anlattı.Fotoğrafçılık...

Dünden Bugüne Fotoğrafçılık

Fotoğrafçılık mesleğinde 62'nci yılını yaşayan Gaziantepli fotoğrafçı Halit Ziya Biçer, dünden bugüne fotoğrafçılık mesleğini anlattı.

Fotoğrafçılık mesleği hızla gelişiyor. Özellikle son 10 yılda yaşadığı gelişimlerle dijital çekim ve baskıya geçilmesiyle birlikte mesleğin duayenleri bir bir emekliye ayrılırken, fotoğrafçılık mesleği teknolojiyle beraber günbegün daha da yaygınlaşıyor. 1950 yılında mesleğe başlayan Gaziantepli fotoğrafçı Halit Ziya Biçer, emekliliğe ayrılsa da meslekten kopamıyor. Meslekteki heyecanını ilk günkü gibi yaşayan Biçer, mesleğe ilk adımı attığı günleri şöyle anlattı:

"1950’den beri bu işi yapıyorum. İlk makinemi de yine bu yıl aldım. Bir hevesle amatör bir biçimde bu işe atıldım. Bu mesleğe başladığımda beni ayıpladılar. Çocukken de böyleydin dediler. Girermişim misafirlikte veya evimizde kanepe altlarına, el feneriyle sinema karelerini karşıya düşürürmüşüm. O zamanlar mercek yok. El fenerini kırar, merceğini kullanır, ışığı filmin arkasına verir karşıya düşürürdük. Benim esas mesleğim halıcılık, tahsilimde ticaret lisesi. Yani esas mesleğim ekonomidir. Sanata bir merakla girdiğimi hatırlıyorum. Kore harbi çıkmıştı. Oraya giden askerler dönüşte 36 pozluk makineler getirirdi. O zaman bu makineler kullanılırdı ama zor oluyordu. Filmi takıp kurduktan sonra ayarları tek tak ayarlıyorduk. O dönemler fotoğrafçılık çok makbul değildi. Millet ömrü kısalır diye fotoğraf çektirmezdi. Bu işi hiç bir işte muvaffak olamamış insanlar yapardı. Ama belli ustalarımızın yanında yetişirlerdi. Yetişmeden usta olamazdınız."

Fotoğrafın asılı bulunduğu yerlerde ibadet edilemediğine dikkat çeken Biçer, şöyle devam etti:

"Fotoğraf olan evlerde namaz kılınmazdı. Fotoğrafın üstünü örtmeden namaz kılmazlardı. Fotoğrafçılık o zaman dinen de yasaktı. Fakat benim küçükken fotoğrafımı bir kadın çekmişti. O dönem 3 tane kadın fotoğrafçı vardı. Şimdi bile Antep’te kadın fotoğrafçı yok. O zaman Antep’te fotoğraf makinesi satan yerler yoktu. Nadiren İstanbul’a giden kırtasiyeciler, plakçılar getirirlerdi. Sayılı miktarda gelirdi."

İnsanların o yıllarda fotoğrafçılık mesleğini ayıplarken, diğer yandan da gıptayla takip ettiğini vurgulayan Biçer, hatta bazı fotoğrafçıların izleyenlerden para topladığını söyledi. Teknolojiyle birlikte fotoğrafçılık mesleğinin de kolaylaştığını kaydeden Biçer, "O dönemde fotoğraf çekmek ayıplanırdı ama herkes fotoğraf çekimlerini hayranlıkla izlerdi. Fotoğraf çekerken utanırdık. Çoluk-çocuk, yetişkin, herkes bu adam ne yapıyor diye bakarlardı. Ben bunun sıkıntısını çok yaşadım. Elinizde bir makineyle mahalle arasında resim çekemezdiniz. Herkes merakla bakardı. Fotoğraf Türkiye’ye ilk girdiğinde fotoğrafçılar, çekimleri izleyenlerden para toplardı. Çekim kadar fotoğrafın baskısı da zordu. Fotoğrafları çekiyorduk ama bir hafta baskısını bekliyorduk. Ücreti de ucuz değildi. Bir fotoğraf edinmek kolay değildi. Fotoğraf çekimi şimdi çok basit. Elimize alıp çat çat çekiyoruz. Şimdi körler bile fotoğraf çekiyor. Artık fotoğrafçılar düşünerek çekmiyor. Biz tek tek ayarlardık. Bir çekim için en az yarım saat bir saat hazırlık gerekirdi. Rötuş derdi yok, biz o zamanda rötuşa bile saatlerimizi ayırıyorduk" ifadelerini kullandı.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler