CEZAYİR (AA) - MUSTAFA DALAA - Cezayir'de geçen şubat ayında Cumhurbaşkanı Abdulaziz Buteflika'nın 5. dönem adaylığına tepki olarak başlayan ve halen devam eden gösterilerde dünya sessiz kalmayı ya da tepki gösterse de tamamen tarafsız olmayı tercih etti.
Ülkede olan biteni uzaktan seyretmekle yetinen Batılı ülkelerin bu tavrı almasına, Cezayir'deki halk hareketinin, gösterileri desteklemek babında bile olsa, dış müdahaleye karşı aşırı hassas davranan yapısının sebep olduğu ifade ediliyor.
- ABD ve Fransa'nın tavırları
Cezayir'deki baş aktörler Fransa ve ABD'nin halk hareketi konusunda aldığı tavır, genel bir çerçeve çizmesine ve ABD'nin bilindik ilkelerini yansıtmasına rağmen, ülkedeki hiç bir kesim tarafından hoş karşılanmadı.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Robert Palladino 5 Mart'ta, yerel televizyon kanalı El-Hurra'da gösterilerle ilgili kendisine yöneltilen soruyu, "Cezayir'deki gösterileri takip ediyoruz ve bunu yapmaya devam edeceğiz. ABD, Cezayir halkını ve onun barışçıl gösteri düzenleme hakkını desteklemektedir." şeklinde cevaplandırmıştı.
Cezayir'i uzun yıllar sömürgesi altında tutan Fransa ise tavrını Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian'ın 6 Mart'ta yaptığı açıklamayla ortaya koymuştu. Le Drian, gösterileri yakından izlediklerini, ancak geleceklerini belirleme işinin Cezayirlilerin elinde olduğunu ifade etmişti.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da salı günkü açıklamasında, Cezayirli mevkidaşı Buteflika'nın 5. dönem adaylıktan çekilmesini memnuniyetle karşıladığını ve diyalog konferansı düzenlenmesi yönündeki kararın da Cezayir'in demokrasisinde yeni bir sayfa açtığını belirtmişti.
- Halk dış müdahaleye karşı net tavır aldı
Cezayir halkı, ABD'nin destekleyici yöndeki bu çekingen açıklamalarını ve hatta Fransa'nın Cezayir'e artan ilgisini hoş karşılamadığı gibi bunu ülkenin içişlerine müdahale olarak değerlendirdi.
Çünkü Cezayir'de herhangi bir tarafın ABD ya da Fransa tarafından destek görmesi, onun hainlik ya da ajanlıkla suçlanması için yeterli bir sebep teşkil ediyor. Göstericiler de aralarındaki birliğin bozulmaması için dışarıdan gelecek hiçbir desteği kabul etmiyor.
Cezayir muhalefetinin geçen perşembe günü yaptığı açıklamayla "dış müdahalenin her türlüsüne" karşı tavır alması da bunun açık bir göstergesiydi. Sosyal paylaşım sitelerinde aktivistler ile gazeteciler de bu konuda benzer bir tavır sergiledi.
Bu bağlamda, gazeteci Reşid Vild Busyafe yazdığı makalede, "Kimseden ders istemiyoruz. Dünya, Cezayir'in dış müdahaleye karşı hassas olduğunu bilmeli. Dışarıdan gelecek yardımla güçlenenler ister karar mekanizmasında yer alsınlar isterse göstericileri desteklesinler tüm Cezayirliler nezdinde hain ve ajan olarak kabul edileceklerdir." ifadesini kullanmıştı.
Cezayir halkının bu hassasiyeti, 2011'de Libya devriminde de kendisini göstermiş, kahir çoğunluk başlangıçta Muammer Kaddafi rejimine karşı devrimi desteklerken, NATO güçlerinin müdahalesiyle birlikte halk, "devrimcileri destekleyenler" ve "onların NATO'dan yardım talep etmesine karşı çıkanlar" olmak üzere ikiye bölünmüştü.
- Arap ülkeleri Cezayir konusunda saf tutmadı
Cezayir konusunda bölgesel düzeyde de bir saf tutma yaşanmadı. Herkes ülkedeki durumu yakından, dikkatli ve endişeli bir şekilde takip ediyor ancak açık ve net bir tavır almıyor. Bu bakımdan Cezayir'deki flu tablo henüz netlik kazanmış değil.
Bazı basın organları, Cezayir'deki halk hareketini açıktan desteklerken, bir kesim bu konuda daha muhafazakar davranıyor bazısı ise Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan) gibi İslami akımların tırmanışa geçmesi endişesinden dem vuruyor.
- Halk hareketi, hiçbir parti ya da ideolojinin tesirinde değil
Cezayir'deki halk hareketi, pek çok parti tarafından desteklenmesine rağmen hiçbir parti ya da ideolojinin tesirinde kalmadı. İslamcılar, liberaller, solcular ve hiçbir partiyi benimsemeyen sessiz kesimin yanı sıra önceki seçimlerde Buteflika'ya oy vermiş olanlar dahil her kesimden bu gösterilere katılanlar oldu.
İktidardaki Ulusal Kurtuluş Cephesi (FLN), hafta başında istifa eden Başbakan Ahmed Uyahya liderliğindeki Demokratik Ulusal Birlik Partisi (RND), eski Ulaştırma Bakanı Ammar Gul'un liderliğindeki Cezayir'in Umudu İçin Birlik (TAJ) ve eski Ticaret Bakanı Ammara bin Yunus liderliğindeki Cezayir Halk Hareketi (MPA) gibi partiler ile Cezayir İşçileri Genel Birliği ve Cezayir'deki en büyük iş adamları örgütlenmesi olan "Şirket Başkanları Forumu" benzeri sendikalar, Buteflika'ya destek vermiş olsa da 22 Şubat'ta başlayan halk hareketinin 8 Mart'ta zirveye çıkmasıyla sessizliğe gömüldüler.
- Batılı ülkelerin gaz ve güvenlik endişesi
İspanya'ya sadece 130 kilometre uzaklıkta bulunan, yüz ölçümü bakımından en büyük Arap ve Afrika ülkesi olan, büyük ekonomi ve insan kaynağıyla Cezayir'deki bu halk hareketinin doğuracağı sonuç Batılı ve hatta Arap ülkeleri tarafından kaygıyla izleniyor.
Cezayir, bölgede terörle mücadelede uluslararası bir ortak kabul ediliyor. Bu ülkede meydana gelecek herhangi bir çalkantının, özellikle Mali, Libya, Nijer ve kısmen de Tunus'ta güvenliğin halen kırılgan bir yapı arz ettiği, Fas ile Polisario Cephesi arasındaki Batı Sahra sorununun çözüme kavuşturulamadığı bir ortamda muhitini de büyük ölçüde etkileyeceği düşünülüyor.
Ayrıca Cezayir'de yaşanacak herhangi bir kaosun, ister Cezayir'den ister Afrika ülkelerinden gelip burayı geçiş güzergahı olarak kullananlar olsun Avrupa'ya düzensiz göçmen akışını doğrudan etkileyeceği öngörülüyor.
Gaz da Avrupa için bir başka kaygı verici unsur teşkil ediyor. Avrupa'nın gaz ithalatının yaklaşık yüzde 30'u Cezayir'den sağlanıyor. Hatta İspanya gaz ihtiyacının yüzde 50-60'lık kısmını Cezayir'den karşılıyor. Cezayir gazının müşterileri arasında İtalya (yüzde 60) ve Fransa (yüzde 12) da yer alıyor. Bu nedenle, ülkede yaşanacak bir güvenlik zaafiyeti güney Avrupa ülkelerinin (İspanya, İtalya, Fransa, Portekiz, Slovenya) enerji güvenliğini de tehdit ediyor.
Avrupa'nın taşıdığı bu endişe resmi olarak dile getirilmemiş olsa da El-Arabi el-Cedid gazetesinin web sitesinin, Fransız Le Nouvel Observateur (L'Obs) dergisinin 28 Şubat'taki sayısına dayandırdığı habere göre, Elysee Sarayı'ndaki bir yetkili Macron'un Cezayir'de yaşananlardan büyük endişe duyduğunu ifade etti. Bunun sebepleri arasında da gaz tedarikinde yaşanması muhtemel sıkıntılar zikredildi.
İspanya'da da pek çok gazete, Cezayir'in bir kaosa sürüklenmesi ya da rejimin sürpriz bir şekilde değişmesi durumunda iki ülke arasındaki ekonomik, ticari ve enerji alanındaki ilişkilerin zarar görmesinden endişe duyulduğunu aktardı.
BM ya da ona bağlı diğer organlardan barışçıl gösterilerle ilgili açıklama yapılmazken, eski Fransa cumhurbaşkanı adayı Jean-Luc Melenchon, ülkesindeki sarı yelekliler hareketine Cezayir halk hareketini örnek alma çağrısı yapmıştı.
Melenchon, "Cezayirlilerden daha cesur değiliz. Onlar bizim ilham kaynağımız olmalı. Cezayir emniyet güçlerinin göstericilere karşı tavrı da Fransız polisinin sarı yeleklilere karşı tavrıyla kıyaslanırsa doğru bir şekilde hesaplanmıştı." demişti.
Cumhurbaşkanı Abdulaziz Buteflika, pazartesi günü yaptığı açıklamayla 5. dönem için adaylıktan çekildiğini ve 18 Nisan'da yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ertelendiğini duyurmuştu.
Buteflika'nın açıklamasının ardından Ahmed Uyahya hükümetinin istifasını sunduğu ve İçişleri Bakanı Nureddin el-Bedevi'nin başbakan olarak atandığı bildirilmişti.
Cezayir'de 1999'da yönetime gelen ve 4 dönemdir görev yapan 82 yaşındaki Abdulaziz Buteflika'nın, sağlık sorunlarına rağmen bir kez daha aday olması, ülkesinde bir süredir protestolara neden oluyordu.