Dışişleri Bakanlığı Avrupa Birliği (AB) Başkanlığı, yaklaşık 830 milyon kişinin kronik yetersiz beslenme ve açlıkla mücadele ettiği dünyada yaşanan çatışmalar ve iklim değişikliğine bağlı tarım sektöründeki sıkıntılardan dolayı sayıları günden güne artan göçmenlerin beslenme ve gıdaya erişim hakkından mahrum bırakılmamasının önemine dikkat çekti.
AB Başkanlığından yapılan yazılı açıklamada, Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütünün (FAO) 1945'te kuruluşunu anmak amacıyla 1980'den bu yana 16 Ekim'in "Dünya Gıda Günü" olarak kutlandığı hatırlatıldı.
Sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda, gıda güvenliğinin sağlandığı ve insanların kaliteli gıdaya ulaştığı bir dünya hedefleyen FAO'nun, bu yılın temasının "Sıfır Açlık" olarak belirlendiği kaydedilen açıklamada, "Günümüzde beslenme ve gıdaya erişim insani bir hak olarak tanımlanmakla birlikte dünya nüfusunun yaklaşık 830 milyonu kronik yetersiz beslenme ve açlıkla mücadele etmektedir." ifadesi kullanıldı.
Dünya genelindeki çatışmalar, iklim değişikliğine bağlı olağandışı hava olayları, ekonomik daralma ve hızla artan obezite seviyelerinin açlık ve kötü beslenmeyle mücadeleyi zorlaştırdığı vurgulanan açıklamada, bu sorunların çözümünün, sürdürülebilir tarımsal metotlarının benimsenmesi ve kırsal alanlardaki ekonomik değişim süreciyle mümkün olacağı belirtildi.
Açıklamada, "Temelde, dünya genelinde yaşanan çatışmalar ve iklim değişikliğine bağlı olarak tarım sektöründe yaşanan sıkıntılardan dolayı, sayıları günden güne artan göçmenlerin de beslenme ve gıdaya erişim hakkından mahrum bırakılmamaları esastır." değerlendirmesi yapıldı.
Gıda güvencesinin sağlanması ve etkin kırsal kalkınma politikalarının, zorunlu göçü önemli düzeyde azaltacağı ve göçmenlerin yaşam koşullarının iyileştirilmesine önemli katkı sağlayacağına dikkat çekilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Son yıllarda, dünyada giderek önem kazanan ve daha sıkı kuralları benimseyen 'tarladan sofraya gıda güvenliği' yaklaşımında gıda güvencesini sağlamak amacıyla eldeki kaynakların verimli kullanılması ve hammaddeden son ürüne kadar olan üretim, taşıma, depolama gibi aşamalarda risklerin azaltılması hedeflenmektedir. Bu bütüncül yaklaşım, AB Gıda Güvenliği Sistemi tarafından da temel ilke olarak benimsenmiştir."
Açıklamada, AB'ye üyelik müzakereleri çerçevesinde "12 no'lu Gıda Güvenliği, Veterinerlik ve Bitki Sağlığı Politikaları" faslının 30 Haziran 2010'da müzakerelere açılmasıyla "gıda güvenliği" alanında önemli adım atıldığı vurgulandı.
Faslın açılması süreci ve sonrasında, Türkiye'nin gerçekleştirdiği AB mevzuatına uyum ve uygulama alanındaki başarılı çalışmalarla halihazırda AB vatandaşlarının sahip olduğu gıda standartlarının temel güvencesi "tarladan sofraya gıda güvenliği" ilkesini uygulama yolunda büyük ilerleme kaydedildiği belirtilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
"AB'de bir süredir benimsenen bütüncül gıda güvenliği yaklaşımı, önleyici uygulamalar ve izlenebilirlik, şeffaflık gibi temel ilkeleriyle birlikte, ulusal mevzuatımıza aktarılmış, böylece son tüketici de dahil olmak üzere zincirin tüm halkaları için görev ve sorumluluklar açıkça ortaya konmuş, gıda güvenliği açısından risk oluşturabilecek unsurların kamuoyu ile paylaşımı, güven ortamı yaratmıştır. AB müktesebatına uyum sürecinde yürütülmekte olan mevzuat çalışmaları bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Başkanlığımız ile Tarım ve Orman Bakanlığımızın iş birliğiyle devam edecektir."
Açıklamada, sadece AB üyeliği açısından değil Türk vatandaşlarının daha sağlıklı ve güvenilir gıda tüketmelerini sağlamak ve yaşam standartlarını iyileştirmek amacıyla gıda güvenliği alanındaki çalışmaları aynı hızla sürdüreceği belirtildi.