HABER

Dünya Müslüman Azınlıklar Zirvesi

Başbakan Yıldırım: (2) - "Terör terördür; dini yoktur, mezhebi yoktur, insanlığı yoktur. Hiçbir dini, teröristin kimliği üzerinden karalamak biz Müslümanlara yakışmaz, böyle bir şeyi de asla düşünmeyiz. Ancak bu saygının karşısında saygı görmek Müslümanların da hakkıdır. Eylemcinin dini üzerinden İslami terör yaftasıyla Müslümanları ötekileştiren bu İslamofobi belasına 'Dur' deme zamanı gelmiştir" - "Müslümanların birlikte hareket etmesinin önemini de özellikle hatırlatmak istiyorum. Ne yazık ki bu birliği tehdit eden en önemli unsur FETÖ'den tutun DEAŞ'a, El-Kaide, Boko Haram'a kadar İslam kılığına büründürülmüş proje örgütleri, taşeron teröristlerdir. Emperyalist aklın oluşturduğu proje örgütlerle dinimizin ve coğrafyamızın dizayn edilmesine izin vermemeliyiz" - "İslam karşıtlığı ile mücadele ancak her türlü çifte standarttan, maksatlı propagandalardan, ön yargılardan vazgeçilerek sağlıklı bir şekilde yürütülebilir" - "Müslüman azınlıklara olduğu kadar bütün insanlığa karşı sorumluluğumuz olduğunu hatırda tutmalıyız. İslam'ın barış severliğini, Müslümanlığın asil duruşunu bir mücevher gibi muhafaza etmeliyiz. Sahip olduğumuz birikime sıkıca sarılıp birliğimizi yeniden inşa etmek için birbirimizin sesine kulak, omzuna omuz verme zamanıdır. Aramızdaki iş birliğini daha da güçlendirmeliyiz. Müslüman coğrafyadaki açlık ve fakirliği ortadan kaldırmak için birlikte daha çok çaba göstermeliyiz"

İSTANBUL (AA) - Başbakan Binali Yıldırım, terörün dininin, mezhebinin ve insanlığının olmadığını belirterek, "Hiçbir dini, teröristin kimliği üzerinden karalamak biz Müslümanlara yakışmaz, böyle bir şeyi de asla düşünmeyiz. Ancak bu saygının karşısında saygı görmek Müslümanların da hakkıdır. Eylemcinin dini üzerinden İslami terör yaftasıyla Müslümanları ötekileştiren bu İslamofobi belasına 'Dur' deme zamanı gelmiştir." dedi.

Yıldırım, Dünya Müslüman Azınlıklar Zirvesi'ndeki konuşmasında, İslam karşıtlığıyla mücadelenin ancak her türlü çifte standarttan, maksatlı propagandalardan, ön yargılardan vazgeçilerek sağlıklı bir şekilde yürütülebileceğini söyledi.

Terörist Müslüman ise eylemin türünün hemen "İslami terör" olduğunun ifade edildiğini aktaran Yıldırım, ancak Myanmar'da yaşananlar karşısında "Budist terör" olarak bir tanım yapılmadığını, Gazze'deki insanlık dramını "Yahudi terörü" olarak kategorileştirmediklerini, Avrupa'daki Müslümanlara yönelik saldırıları Hristiyan terörü olarak nitelendirmediklerini kaydetti.

Yıldırım, doğru olanın da bu olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:

"Terör terördür; dini yoktur, mezhebi yoktur, insanlığı yoktur. Hiçbir dini, teröristin kimliği üzerinden karalamak biz Müslümanlara yakışmaz, böyle bir şeyi de asla düşünmeyiz. Ancak bu saygının karşısında saygı görmek Müslümanların da hakkıdır. Eylemcinin dini üzerinden İslami terör yaftasıyla Müslümanları ötekileştiren bu İslamofobi belasına 'Dur' deme zamanı gelmiştir. Bu çerçevede bütün Müslümanların birlikte hareket etmesinin önemini de özellikle hatırlatmak istiyorum. Ne yazık ki bu birliği tehdit eden en önemli unsur FETÖ'den tutun DEAŞ'a, El-Kaide, Boko Haram'a kadar İslam kılığına büründürülmüş proje örgütleri, taşeron teröristlerdir. Emperyalist aklın oluşturduğu proje örgütlerle dinimizin ve coğrafyamızın dizayn edilmesine izin vermemeliyiz."

- "Müslüman azınlıklar asimilasyon tehlikesinde"

Başbakan Yıldırım, bu yapılanmaların provokasyonları karşısında uyanık olunması ve birlikte hareket edilmesi gerektiğini vurguladı.

Dünyada sağ duyunun hakim olması için daha çok çaba sarf edilmesi gerektiğinin altını çizen Yıldırım, Müslüman azınlıkların asimilasyon tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını, kimlik probleminin hemen ardından dikkati çeken en önemli sorunun eğitim ve öğretim olduğunu kaydetti.

Yıldırım, Avrupa'daki Müslüman gençlerin sadece yüzde 5'inin lise eğitimi gördüğünü, diğer kısmının ise erken yaşlarda eğitim hayatından uzaklaştığını dile getirerek, Müslüman bireyin idareci, bilim adamı ve aydın olmak yerine işçi olarak hayatına devam etmek zorunda kaldığını anlattı.

Müslüman azınlıkların önemli bir diğer sorunun da İslam bilimlerinde yetişmiş uzman azlığı olduğunu belirten Yıldırım, şöyle konuştu:

"Azınlık Müslümanların kimliklerini korumada hayati öneme sahip cami, okul, dernek, diğer sivil toplum kuruluşlarını finanse edecek mali kaynak sıkıntısı da bir başka sorundur. İslam ülkelerinden gelen yardımlar önemli bir miktar olsa da ihtiyaçlar dikkate alındığında yeterli olduğu söylenemez. Bilindiği üzere Afrika söz konusu olduğunda Müslümanların mücadele ettiği en büyük sorun açlık ve fakirliktir. Bu konuda coğrafi şartların etkisi olmakla beraber siyasi nedenler başlıca etken olarak önümüze çıkmaktadır. Sömürge dönemi ve sonrası ortaya çıkan siyasi durumdan en fazla Müslümanlar etkilenmiştir."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın öncülüğünde Afrika'ya yönelik, kardeşliği pekiştirme, sorunlara ortak çözüm arama konusunda özel ilgi ve alaka gösterildiğini belirten Yıldırım, Müslümanlar olarak adaletin, hakkaniyetin, merhametin, barışın ve bütün insanlığın esenliğinin gözetilmesi mecburiyetinde olunduğunu anlattı.

- "500 milyon Müslüman azınlık olarak yaşıyor"

Başbakan Yıldırım, bu nedenle Müslüman azınlıklara olduğu kadar bütün insanlığa karşı sorumluluğun olduğunun hatırda tutulması gerektiğine işaret ederek, "İslam'ın barış severliğini, Müslümanlığın asil duruşunu bir mücevher gibi muhafaza etmeliyiz. Sahip olduğumuz birikime sıkıca sarılıp birliğimizi yeniden inşa etmek için birbirimizin sesine kulak, omzuna omuz verme zamanıdır. Aramızdaki iş birliğini daha da güçlendirmeliyiz. Müslüman coğrafyadaki açlık ve fakirliği ortadan kaldırmak için birlikte daha çok çaba göstermeliyiz. Bilgisizliği, cehaleti ortadan kaldırmak üzerimize bir borçtur. Kız çocuklarımızın eğitimine daha çok önem vermeliyiz. Dinine, diline, rengine bakmadan hep beraber insanlığa hizmet etmeliyiz. 500 milyon Müslümanın azınlık olarak yaşadığını ve bu kardeşlerimizin her gün kendisini kanıtlamak zorunda olduğunu aklımızdan çıkarmayalım. Onlara dua edelim, gayretleri takdir görsün, çalışmaları yankı bulsun, sesleri daha çok duyulsun." ifadelerini kullandı.

Müslüman bilim adamlarının, aydınlarının sayısının artırılması gerektiğini dile getiren Yıldırım, bunları yapabilecek güçte ve kararlılıkta olunduğunu söyledi.

"Yeter ki bir olalım, kardeşliğimizin bilinciyle hareket edelim." diyen Yıldırım, "Hatırlayalım bir zamanlar yeryüzünde sayıca az, zayıf bir toplumdunuz da insanların sizi esir alıp götürmesinden korkuyordunuz. Şükredesiniz diye Allah size yer yurt verdi. Yardımıyla sizi destekledi ve temiz şeylerle rızıklandırdı." ayetini anımsattı.

Başbakan Yıldırım, kendilerinin gayret gösterdiğini, tevfikin de Allah'tan olduğunu söyleyerek konuşmasını tamamladı.

(Bitti)

En Çok Aranan Haberler