İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Batı dünyasının, İslam karşıtlığı üzerinden kendi ideolojisini, kendi hayat biçimini tahkim etmek, onu güçlendirmek istediğini belirterek, "Modern insanın buhranlarına cevap verebilecek yegane din olan İslam, proje mahsulü teröristler üzerinden yaftalanmaya, lekelenmeye çalışılıyor. İşte bunlar, son dönemlerin proje terör örgütleridir." dedi.
Erdoğan, Dolmabahçe Sarayı Muayede Salonu'nda düzenlenen Dünya Müslüman Azınlıklar Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, Habil ile Kabil'den bu yana kardeş kavgasının, hiç istenmese de insan hayatının bir parçası olduğunu ifade ederek, Peygamber Hazreti Muhammed'in hakka irtihalinden sonra da İslam ümmeti arasında farklı meseleler üzerinden tartışmaların vuku bulduğunu söyledi.
Bunun en önemlisinin, en büyük gerilimin savaşa dönüştüğü Sıffin Savaşı ile Cemel Vakası'nda olduğu gibi sıcak çatışmaya dönüştüğü, kardeşin kardeşe kılıç çektiği dönemlerin yaşandığını, şimdi de devam ettiğini anlatan Erdoğan, İslam dininin, barış dini olduğunu, insanın dünya imkanının bir parçası olan bu durumu görmezden gelmek yerine sorunun çözüm yollarını gösterdiğini aktardı.
İslam'da kardeşlik hukukunun, mümin kardeşine destek olmak yanında sıkıntılarına taraf ve müdahil olmayı gerektirdiğini ifade eden Erdoğan, bir müminin içinde yaşadığı toplumdan kendisini bertaraf edemeyeceğini, tecrid edemeyeceğini söyledi.
- "Mümin, çözüm aramakla mükelleftir"
Bir müminin hangi saikte olursa olsun, boş vermişliğe asla tevessül edemeyeceğini dile getiren Erdoğan, "Mümin aktif olmakla, kardeşleri, komşuları, arkadaşları arasındaki sıkıntılara çözüm aramakla mükelleftir." dedi.
Müslümanın çalışmasıyla, eğitim-öğretimiyle, ticaretiyle, tavır ve ahlakıyla diğer insanlara örnek olan insan olduğunu anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Müslüman çevresine güven aşılayan, insanların elinden ve dilinden emin olduğu insandır. Müslüman komşusu açken tok yatamayacak kadar etrafıyla hemhal olması gereken insandır. Dinimizin kılıçtan ziyade, kalemle, ticaret ve ilim erbabının gayretleriyle yayılmasının sebebi budur. Asırlar boyunca gönül ve hikmet erlerinin İslam'ın sancaktarlığını yapmasının altında yatan saik budur. Bu açıdan nerede olursak olalım, hangi konumda bulunursak bulunalım hayatın içinde olmamız, aktif bir tavır sergilememiz gerekiyor.
Kardeşlerimizden başlayarak, halka halka vuku bulan gerilimlere, sorun ve sıkıntılara müdahale etmemiz önem arz ediyor. Kendi aramızdaki meseleleri, çıkan çatışmaları Müslümanlar olarak kendimiz çözmüyoruz. Burası sıkıntılı. İslam'ın dışındakiler bunu çözüyor. "
- "Neticesi ölüm olduktan sonra bu suçtur"
Müslümanların sorunlarının, İslam'ın dışındakiler tarafından çözülmesi halinde varil bombalarının yağmaya başladığını aktaran Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Adını da koyuyorlar. Bunun adı zaman zaman kimyasal silah oluyor, zaman zaman konvansiyonel silahlar oluyor. Adı koymak kolay. Neymiş? Geçmişte bir anlaşma yapılmış, kimyasal silahlara karşı uluslararası kuruluşlar tavır koymalıymış. Koyun bir kenara ya. Neticesi ölüm olduktan sonra sebebi hangi silah olursa olsun bu suçtur. Ama bakın buna buradan yanaşmıyor. Şu anda kimyasal silahlarla Ortadoğu'da bin kişi ölmüşse, konvansiyonel silahlarla yüzbinler öldürüldü. Hiç bunu konuşmuyorlar. Dile getirdikleri hep bir. Bu tespitlerimizin özellikle içinde yaşadığımız süreçte son derece mühim olduğunu düşünüyorum."
- "Eli kanlı çeteler üzerinden Müslümanların istikbali karartılmaya çalışıldı"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 11 Eylül terör saldırılarından bu yana Müslümanların çok taraflı, çok katmanlı bir saldırı dalgasıyla yüzleştiğini kaydetti. Eli kanlı çeteler üzerinden Müslümanların istikbalinin karartılmaya çalışıldığını, hak ve hürriyetlerinin gasp edilmek istendiğini gördüklerini aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:
"İşte DEAŞ, Boko Haram, Eş Şebab, FETÖ gibi katil sürülerinin terör eylemleri bize zarar vermesinin yanında İslam karşıtı çevrelere dört gözle bekledikleri fırsatı da veriyor. 'Sizin İslam dediğiniz bu mu?' diyorlar. 'Hani Müslüman kan dökmezdi', bunu diyorlar. 'Hani siz barış diniydiniz.' diyorlar. Biz onlara malzeme veriyoruz. Öyleyse bu işi bizim tersine çevirmemiz lazım. Bu örgütlerin hunharca katlettiği veya hayatını kararttığı Müslümanların masumiyeti görmezden gelindiği gibi işlenen vahşi cinayetlerin faturası da dinimize ve Müminlere kesiliyor. Birçok Batı ülkesi de kendi iç sorunlarını perdelemek için adeta bu ateşe benzin döküyor. Çok temizler ya. Ahlaksızlığın daniskası onlarda, katliamların daniskasını onlar yaptılar, utanmadan, sıkılmadan burada kalkıp fatura kesiyor. Durun bakalım. Geçen bir tanesine söyledim telefonda; 'Siz, (dedim) Cezayir'de 5 milyon insanı katletmediniz mi? Önce bunun hesabını verin. '5 milyon insanı siz Cezayir'de katlettiniz şimdi kalkıyorsun Suriye'yle ilgili bana akıl veriyorsun' dedim. Sadece orada mı? Libya'da yaptınız, Ruanda'da yaptınız. Buralardaki insanları katlettiniz. Bunun hesabını verdiniz mi? Hayır, vermediler ve vermeyecekler de. Bir diğeri bakıyorsun başka ülkede, bir diğeri başka ülkede ama eğer Müslüman olursa bu, Müslümana kestikleri fatura çok ağır. Bunlara bu fırsatı bizim vermememiz lazım. Batı dünyası İslam karşıtlığı üzerinden kendi ideolojisini, kendi hayat biçimini tahkim etmek istiyor. Onu güçlendirmek istiyor. Modern insanın buhranlarına cevap verebilecek yegane din olan İslam, proje mahsulü teröristler üzerinden yaftalanmaya, lekelenmeye çalışılıyor. İşte bunlar, son dönemlerin proje terör örgütleridir."
- "Müslümanlara ve mültecilere yönelik saldırılar sıradan hale gelmiştir"
Dünyanın birçok ülkesinde kültürel ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve Müslüman karşıtlığı gibi hastalıkların yayılmasının, Neonazi partilerin iktidara ortak olacak konuma gelmesinin nedenin bu olduğunu ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bugün demokrasi ve hukuk havariliği yapan birçok devlette Müslümanlara ve mültecilere yönelik saldırılar sıradan hale gelmiştir. Müslümanların iş yerleri, evleri, ibadethaneleri, hemen her gün ırkçıların ve faşist grupların hedefi oluyor ve bunun en önemli şu anda zemini de işte Almanya, Hollanda, Belçika, Fransa. Şimdi buralarda bunlar devam ediyor. Müslüman kadınlar, sırf başörtüsü taktıkları için sokakta, çarşıda, iş yerlerinde tacize uğruyor. Bunun da en önemli örneği Fransa. Sadece o mu? Başörtüsüyle kalmıyor, bunun yanında bunlar insanları da ayırıyorlar. Mesela Fransa, Romanları Fransa'dan derdest etti. Hani sen Avrupa Birliği üyesiydin. Avrupa Birliği müktesebatında sen kalkıp da herhangi bir ırka mensup olanı derdest edebilir misin? Ülkenden, topraklarından atabilir misin? Atamazsın ama bunlar Romanlara karşı bunu uyguladı. Peki bizde böyle bir şey var mı? Ben Romanlarla iç içeyim. Onların içinde doğdum, onların içinde büyüdüm, onların içinden Milletvekili oldum, Belediye Başkanı oldum, Başbakan oldum, Cumhurbaşkanı oldum. İşte onlar Roman. Bu incelikleri bizim yakalamamız lazım ve dinimizi bu örneklerle de bizim güçlendirmemiz lazım. Çünkü bizim dinimizde ayrım yok ve biz bunları da yapmadık. Adı Ahmet, Muhammet, Ali, Mustafa olanların resmi kurumlarda ve özel sektörde iş bulma imkanları kısıtlanıyor Batı'da. Müslüman çocukların hiç olmadık bahanelerle eğitim öğretim hakları elinden alınıyor."
Hazreti Muhammed'in bir hadisinde "Öyle bir zaman gelecek ki dininin gereklerini yerine getirme konusunda sabırlı davranıp Müslümanca yaşayan kimse avucunda ateş tutan kimse gibi olacaktır." dediğini ifade eden Erdoğan, "Bilhassa Müslüman azınlıklar, Resulü Ekrem Efendimizin (S.A.V.) bu tasvirini andıran baskılara ve zulümlere maruz kalmaktadır." değerlendirmesinde bulundu.
(Sürecek)