İlk bölümde Tsunami Bombası'ndan, aya nükleer füze fırlatmaktan, lazer silahlı uydulardan, 2 yıl boyunca yağmur yağdırmaktan ve casus hayvanlardan bahsetmiştik.
Daha da şeytani planlara Fransa ile başlıyoruz...
İlk bölüm için tıklayın.
Şeytana pabucunu ters giydirecek planlar listemizde 5. sırayı Fransa alıyor, hem de gerçekten de gerçekleştirilmiş bir planla.
1985 yılında Greenpeace gemisi Rainbow Warrior, Fransa'nın Yeni Zelanda açıklarında yaptığı nükleer testleri basmak amacıyla yola çıktı. Yapılan testlerin kamuoyuna sunulmasını hiç istemeyen Fransa Savunma Bakanlığı, casuslarını turist ve gönüllü kılığında gemiye gönderdi.
Casuslar gemiye 2 adet zaman ayarlı bomba yerleştirdi, plana göre ilk bomba yalnızca korku yaratacak ve gemideki herkesin gemiden ayrılmasını sağlayacaktı. İlkinden 10 dakika sonra patlayacak olan ikinci bomba ise gemiyi batıracak güçteydi.
Plan bir noktaya kadar belirlendiği gibi işledi; ilk bomba patladı, herkes gemiyi terketti. Sonra tahmin edilemeyen oldu ve bazı gönüllüler hasarın ne kadar büyük olduğuna bakmak için gemiye geri döndüler. İkinci patlamanın ardından o gönüllüler ve Hollandalı fotoğrafçı Fernando Pereira boğularak can verdi.
Yeniden Amerika Birleşik Devletleri ile karşı karşıyayız. Bu kez tek plan değil, tam 600 suikast denemesini içeren büyük bir operasyon.
CIA tarafından organize edilen suikastlerin odağında ise tek bir isim var; dönemin Küba Gizli Servisi Başkanı Fabian Escalante...
Suikast planlarından biri Fabian Escalante'nin dalış giysisine bakteri bulaştırmaktı. Plana göre bu dalış giysisini giyen Escalante, deri kanserinden hayatı kaybedecekti. Plan yürümedi.
Bir diğer suikast planı da dalışla ilgiliydi. Escalante'nin daldığı bölgelere parlak renklere boyanmış, dokunulduğu anda patlayacak hassaslıkta patlayıcılarla doldurulmuş deniz kabukları bırakıldı. Hiçbir deniz kabuğuna dokunmayan Escalante, yine ölmedi.
İlk bölümde Amerika Birleşik Devletleri'nin Rusya inadını okumuştuk.
Bu bölümdeyse başrolde Küba var...
1962'de CIA tarafından planlanan operasyonlar zinciri basitçe anlatmak gerekirse; Amerika'nın Küba'ya müdahalesine haklı gerekçeler bulmak üzerineydi. Amerika'nın James Bond'u olarak tanınan ajan Edward Landsdale tarafından planlanan operasyonlar zinciri, gerçekten çılgınca şeyler içeriyordu...
Amerikan kıyılarına saldırmak ve Küba saldırmış gibi göstermek bu operasyonlardan biriydi. Ama en manyakça olanıysa; Küba'ya Mesih inmiş gibi yapmaktı!
Plana göre tüm özel efektler, gökyüzünde oluşan ışıklar gibi insanı aldatacak görüntülerle bir aktör, İsa Mesih gibi Küba'ya inecek, Küba'lıları Amerika'ya karşı kışkırtacaktı. Buna karşılık olarak Amerika, Küba'ya girecekti.
Hükümetlerin savaş esnasında ne kadar zalimce planlar yapabildiklerini gördük, ama bu kadarına da pes doğrusu! Nüfus kontrolü ve yeni üretilen biyolojik silahları denemek için kendi vatandaşlarını metro istasyonlarında zehirlemek?
Bravo İngiltere.
Listemizin ilk sırasındaysa, dünyadaki her noktayı kısa sürede hayattan temizleyebilecek, dünya yörüngesine yollanan tüm uyduları tek tek vurabilecek büyüklükte bir silahtan bahsediyoruz.
Kanadalı silah uzmanı Gerard Bull tarafından üretildi. Kimin için mi? Saddam için.
Gerard Bull'un Irak hükümeti için ilk ürettiği silaha Küçük Babil adı verildi. Silahın uzunluğu 45 metre, namlu deliği ise 38cm genişliğindeydi. Bu silah, 800 kilometrelik bir menzile sahipti.
İkinci silahın adıysa BABİL'di. Yapımına başlanan silah, 156 metre uzunluğunda bir namluya, 91 cm genişliğinde namlu deliğine sahip olacaktı. Menzilini siz düşünün artık...
Babil, hiç tamamlanamadı; çünkü Gerard Bull, 1990 yılında evinin önünde pusuya düşürüldü ve öldürüldü. Körfez Savaşı'nın ardından Proje Babil'i dünyaya açıklayan Irak, silahın yapımını hiç tamamlayamadı...
