WASHINGTON (İHA) - New York Times muhabirlerinden Ian Fischer, bugünkü makalesinde, Pazartesi günü yeni Papa'yı seçmek için toplanacak kardinallerin İslam'la Hıristiyanlık arasındaki diyaloğa bakışlarını değerlendiriyor. Makaleden bazı bölümler özetle şöyle:
"Kardinallerin biri Nijerya'dan. Müslümanlar arasında yetişmiş ve 'kültürler arasında çatışma yoktur' diyen biri. Bir diğeri Almanya'dan. Müslümanlar'la konuşmanın faydalı olabileceğine, ancak Hıristiyanlık'ı yeniden canlandırmanın daha iyi olacağına inanan biri. Kardinallerden bir başkası ise daha iyi bütünleşebilmek, hatta daha seküler hale gelmek için Avrupa'daki Müslümanlar'a olan ihtiyaçtan söz ediyor. Tesadüf ya da değil, papalığa aday görülen bir çok kardinal, Müslümanlar konusunda izlenecek tutum ve Roma Katolik Kilisesi'nin Müslümanlar'la ilişkilerinin uzlaşmacı mı, yoksa çatışmacı mı olacağı konusunu dile getiriyor"
Papa II. Jean Paul'ün, İslam konusunda tutarlı bir strateji izlediğini ve ne pahasına olursa olsun diyalogdan yana olduğunu belirten Fischer, Vatikan'da özellikle 11 Eylül olaylarından sonra, Papa'nın diyalog prensibinin eleştirilmeye başlandığını ifade ediyor. Fischer, "Yeni papayı seçmek için bir araya gelecek 115 kardinal için İslam konusu kesin bir sorun olmamakla beraber, yine de kilisenin yüz yüze olduğu diğer sorunlarla yakından ilişkili olmasından dolayı çok önemli olarak görülüyor" diyor. Bu ilişkiyi ise, İslam dünyasındaki yeniden canlanmaya karşılık Avrupa'da giderek artan sekülerlik ve yine Avrupa'da sayıları gittikçe artan Müslüman göçmenler olarak açıklıyor.
"BAZILARINA GÖRE İSLAM, TEMELDE SAVAŞÇI BİR DİN" Fischer, yorumunu şöyle sürdürüyor:
"Şurası kesin ki, kilisede yeni papa için oy verecek kardinallerden bir bölümü İslam'ı tehdit olarak görüyor ve Müslümanlar'la diyalog içine girmenin faydasına inanmıyor. Bununla beraber kardinallerin çoğunluğu, Papa II. Jean Paul'ün diyalog prensibine daha yakın bir duruş sergiliyor. Papa II. Jean Paul, bir camiye ayak basan ilk papaydı. Kilisenin geçmiş hataları için özür dileyen de O idi. Ancak kilisenin içinden ya da kiliseye yakın bazı kişiler, İslam'ın temelde savaşçı bir din olduğunu ve diyaloğun bir faydası olmayacağı görüşünü savundular. Bu konudaki tartışmada temel figürlerden biri, en etkili kardinaller arasında olan Joseph Ratzinger. Bir Alman olan Ratzinger (77), Papa II. Jean Paul döneminde kilise doktriniyle ilgili departmanın yöneticisiydi. Kilisedeki en muhafazakar kişiler arasında yer alan Ratzinger, İslam ve Hıristiyanlık arasındaki ilişkiyi daha çok bir rekabet olarak gören kuşkulu grubu temsil ediyor. Geçen yıl Türkiye'nin AB'ye üyeliğine kişisel olarak karşı olduğunu dile getiren Ratzinger, Paris'teki Le Figaro Gazetesi'ne verdiği röportajda, 'Türkiye, Avrupa'ya rağmen daima başka bir kıtayı temsil etti' dedi. 2000'de yayımlanan 'Dominus Jesus' adındaki belgenin arkasında da yine Ratzinger vardı. Bu belgede İslam isim olarak geçmiyor olsa da, Hıristiyanlık'ın 'temel doğru' olduğu, diğer dinlerin ise daha az doğru olduğu öne sürülüyordu.
Öte yandan kardinallerin çoğunluğu, Ratzinger'in bu konudaki görüşlerini paylaşmıyor. Çoğunluk, problemleri çözmek için Müslümanlar'la diyalog kurma ihtimaline vurgu yapmak gerektiğini savunuyor. Venedik Patriği, en üst İtalyan papa adayı olarak görülen Kardinal Angela Scola, şimdiye kadar çeşitli vesilelerle bu konuda Kardinal Ratzinger'le aynı görüşü paylaşmadığını ifade etti. Yakın zamanda Le Figaro'ya bu konudaki görüşlerini aktaran Scola, Türkiye'nin AB'ye üyeliğine karşı olmadığını ifade ederek, 'Hayır demek bizi hiçbir şeyden korumaz. Çoğu zaman korkudan kaynaklanan savunmacı bir tutum fayda sağlamaz' dedi. Scola (63) ayrıca, Müslüman ve Hıristiyanlar arasındaki diyaloğun geliştirilmesi amacıyla yayımlanan Oasis adında bir derginin kuruculuğunu gerçekleştirdi."
Fischer, Milan'ın Başpiskoposu İtalyan Kardinal Dionigi Tettamanzi'nin (71) de yıllardır, katolikler ile İtalya'da sayıları gittikçe artan Müslüman göçmenler arasındaki diyaloğun savunuculuğunu yaptığını ifade ediyor.