Dört kafadarın Hindistan gezisi kelimenin tam anlamıyla olay oldu. Türk televizyon tarihinin en büyük olayı dememek için kendimizi zor tutuyoruz. Peki Hindistan gibi egzotik bir ülkede insanın canı memleket lezzeti çekerse ne olur? Maazallah sonu otel odasında çiğ köfte yapmaya kadar gider! Faik’in otel odasında yoğurduğu çiğ köfteyle güzellerimiz memleket hasretlerini bir nebze de olsa giderme fırsatı buldu. Otel odasında yapılacaklar listesine çiğ köfteyi de ekleyelim mi, ne yapalım, hiç bilemiyoruz şu anda.
Ne kadar başarılı bir sanatçı olduğunuz veya kaldığınız otelin ne kadar lüks olduğu önemli değil… Yıllar önce öğrenci evinde ortaya çıkan içimizdeki mucit her an kendisini tekrar gösterebilir. Dünyayı gezen kafadarlarımız gittikleri yerde yemek sıkıntısı çekince otel odasındaki ütüyle sucuk ızgara yapmaya karar verdiler! Yurt dışında, istedikleri anda Adana sucuğunu nereden buldular bilinmez, ancak şurası kesin ki ortalık mis gibi memleket kokmuştur. Menüde sadece ütünün üstünde usul usul kızaran sucuk yoktu. Pastırma ve zeytinyağlı dolma da Safiye’nin kurduğu yer sofrasında bulunan lezzetler arasında. Yangın alarmı ötene kadar otel odasında mangal yaparak bizi epey şaşırtan İbrahim Tatlıses "Yahu çekil, çekil" nidalarıyla içeri girecek diye beklemedik desek yalan olur.
Safiye’nin dillere destan bir İngilizcesi yok ama beden dili konusunda hepimize fark atar. “No chicken, yes chicken” anlatımı, İngiliz dilinin gelişimine önemli katkılar sağlayan William Shakespeare’ın bile aklına gelmedi. Ancak Safiye, yüz yüze iletişimde gösterdiği İngilazca maharetini maalesef telefonda gösteremediği için ananas suyuna kavuşması biraz zaman aldı. You are orange, Safiye, sana inanıyoruz!
Hint mutfağına aşina olmayan ünlülerimiz gittikleri restoranda önlerine konan çeşit çeşit sosların karşısında uzun süre kafa karışıklığı yaşadılar. Neyse ki, Burcu Esmersoy İngilizce bildiği için garsonla konuşup durumu kurtardı. Yoksa, bizimkiler yine aç kalıp otelin yolunu tutacaktı. Bu arada hayranlarından birisinin masaya gelip sadece Burcu Esmersoy’la fotoğraf çektirmesi Banu Alkan’ı fena halde bozdu. Şakalaşmaların sonu Banu Alkan’ın kendisine palamut, Safiye’ye torik demesine kadar vardı. Ortada balık yok ama muhabbetinden geçilmiyor, bir de balık yeseydiniz tam olacaktı!
Banu Alkan’ın seyahat esnasında hastalanması ekipte ufak çapta bir gerginliğe neden oluyor. Safiye Soyman hemen arkadaşının yardımına koşsa da, Bülent Ersoy bu hastalığın rol kapma için yapılan bir numara olmasından şüpheleniyor. Daha sonra ikna olan Bülent Ersoy, Banu Alkan’ın rahatsızlanmasını yemeğe olan düşkünlüğüne yoruyor. “İki tepsi yemek yedi.” diyerek adeta lokmaları saydığını itiraf eden Ersoy, “Tatlılar geldi yedi, sonra bir daha tatlılar geldi.” diyerek ne kadar iyi bir gözlemci olduğunu kanıtlıyor. Aşk olsun yani Bülent, iki günlük dünyada yemeyip ne yapalım, böyle lokma saymalar falan yakışıyor mu Diva olmuş insana?
Yemek yemeyi biz de çok seviyoruz ama eminim ki kimse Safiye kadar yemeğe aşık değil! Elindeki taze muzu fille paylaşırken bile iki arada bir derede kaldı. Ee, kadıncağız haklı, kaç kere yedi Hint muzu :) Zaten ne demişler önce can, sonra canan... Afiyet olsun Safiş!