Dünyanın en garip festivalleri
Kafası olmadığı halde 18 ay boyunca yaşamaya devam eden horozlar, kötü ruhlardan korumak için bebeklerin üzerinden atlayan adamlar.
Hiçbir anne çocuğunun ağlamasını istemez ama Naki Sumo Ağlayan Bebek Festivali'nde anneler bebeklerinin ağlaması için ellerinden geleni yapıyor. Tokyo'da her yıl düzenlenen bu organizasyon 400 yıllık bir gelenek. Bu yıl festivale 80 bebek katıldı.
İspanya'nın Galicia bölgesinde yapılan festivalin kökeni aslında Bronz Çağı'na dayanıyor. Geniş bir arenada erkek güreşçiler atlarla güreşiyor. Vahşi atların makasla yelesini ve kuyruğunu kesmeye çalışan güreşçiler atlarla çarpışıyor. Tek amacı güç gösterisinde bulunmak.
Bir Ortaçağ hikayesine dayanan bu festivalde katılımcılar Ortaçağ kıyafetleri giyip sadece portakallarla zırhlanarak antik bir savaşı canlandırıyor.İtalya'nın Ivrea kasabasında her yıl şubat ayından düzenlenen Portakal Festivali'nde katılımcılar tonlarca portakalı birbirine fırlatıyor.
Her sonbaharda Montana'da düzenlenen festivalde kızartılmış boğa testisi yeniyor. Katılımcıların 21 yaşın üzerinde olması gerekiyor.
Güney Kore'nin Boryeong kentinde düzenlenen Geleneksel Çamur Festivali milyonlarca ziyaretçinin ilgisini çekiyor. Festival yaz aylarında gerçekleştiriliyor. Her yıl ortalama 1.5 milyon ziyaretçi çekiyor.
Geleneksel bir festival olan bu organizasyon üç gün sürüyor. Alcoy Dağı'nda gerçekleştirilen festivalde katılımcılar savaş kıyafetleri giyerek savaş anını canlandırıyor.
Nijerya’nın en önemli etkinliklerinden olan Arangungu Festivali her yıl Nijerya’nın kuzey doğusundaki Kebbi’de düzenleniyor. En büyük balığı yakalayanın ödülü 7 bin 500 dolar.
Hong Kong'un en meşhur festivallerinden biri. Her yıl binlerce turist çeken bu festivalde yarışmacılar binlerce yuvarlak plastik maddeden oluşturulan dev bir direğe tırmanıyor.
Mike özel bir horozdu. O kadar özeldi ki her yıl Colorado’nun Fruita kasabasında yaşanlar onu hatırlamak için bir araya geliyor. Bir otomobil şovu, tavuk dansı gösterisi ve “Kafayı tavuğa takma” ya da “Kafasız tavuk gibi koşma” gibi oyunlarla ve bir çok lezzetli tavuk yemeği yenerek yapılan bu kutlamaları gerektirecek kadar ilginç olan şey Mike’ın 18 ay boyunca kafası olmadan yaşamayı başarmış olması.
Fruitalı bir çiftçi Lloyd Olsen ve ailesi 10 Eylül 1945’de akşam yemeğinde tavuk yemeğe karar verdi. Olsen, bahçeye çıkıp beş buçuk aylık horozu Mike’ı kümesten aldı ve kafasını kesti. Ancak Mike pek umursamış gibi görünmedi. Aksine tüylerini kabartıp sağı solu gagalamaya devam etti. Olsen ertesi sabah Mike’ın kopuk kafasını kanadının altında, hala hayatta olduğunu gördüğünde bunun bir mucize olduğuna karar verdi.
“Eğer Mike yaşamayı bu kadar istiyorsa ben kimim ki onu öldürecek?” diye düşünen Olsen, horozu tahıllarla ve su damlalığıyla beslemeye başladı. Bir hafta sonra hala hayatta olan Mike’ı Utah Üniversitesi’ne muayeneye götüren Olsen şu gerçekle karşılaştı: Baltayla hayvanın kafasını kestiğinde şah damarına denk gelmemişti, diğer kestiği damarlarda da kanın pıhtılaşmasıyla Mike kan kaybından ölmekten kurtuldu. Beyin kökünün büyük bir kısmının sağlam kalmasıyla Mkie kafasız da olsa normal bir hayat sürdürmeyi başardı.
Her yıl 4 Temmuz’da Roswell’e uzaylılar iniyor. Aralarında külah kafalılar ve dört bacaklılar da olan bu uzaylılar küçük çocukları ve bu dünyanın dışından gelmiş güzellik kraliçelerini biraz ürkütebiliyor. Roswell UFO Festivali tarihin en tartışmalı olaylarından birini kutluyor. Temmuz 1947’de uçan daire olduğu iddia edilen bir cisim kasabanın biraz uzağında yere çakıldı. Olayın üzerinden 60 yıl geçmesine rağmen akıllarda hala soru işaretleri var. Her halükarda festivalde ayrımcılık yapılmıyor: Organizatörler hem uzaylı severleri hem de bu tür olaylara eleştiriyle bakanları kostüm yarışması gibi bir dizi faaliyete katılmaya davet ediyor. Bu faaliyetler arasında uzaylı uzmanlarıyla ve yazarlarla görüşmeler, canlı eğlenceler ve bir yürüyüş de var.
Kuzey Carolina Doğal Tarih Müzesi tarafından sponsorluğu yapılan ve ABD’deki en büyük tek günlük böcek festivali olarak bilinen BöcükFest sayesinde her yıl 25 bin kişi Raleigh’a geliyor. Festivalin eğlenceleri arasında yüz boyama ve arıcılık atölyeleri, kırkayak olimpiyatları ve hamamböceği yarışları da var. Cafe Insecta’da da ise ana malzemesi “kıpırdayan tuhaf canlılar” olan yemekler satılıyor. Üç Böcek Salatası ve Canlı Kurt Pastası kulağa iğrenç gelebilir ama bu festivalin ülkenin birçok yerinde benzerleri olduğunu da söylemek gerek.
Dünyanın tuhaf festivalleri içinde en yenisi olan San Fermin in Nueva Orleans (SNFO), 2007’den beri New Orleans’da kutlanıyor. İspanya’nın Pamplona şehrinde yapılan üç günlük boğa yarışlarının bir benzeri olan SNFO’da boğa yerine boynuzlu kaskları ve plastik sopalarıyla çevredekileri korkutmaya çalışan patenci kızlar var. Organizatörler “Bu durumda ‘Neden?’ diye sorabilirsiniz. Verebileceğimiz tek cevap ‘Neden olmasın’” diyor.
Brooklyn’de ilk kez 1983’te kutlanan bu okyanus temalı kutlama, 1903 ile 1954 yılları arasında Coney Adası’nda kutlanan Mardi Gras bayramına ithaf edilmiş. Denizkızından deniz fenerine okyanus temalı ev yapımı kostümler giyen katılımcıların dışında her yıl Kral Neptün ve Kraliçe Denizkızı’nı ünlü birileri canlandırıyor. Geçmişte katılan ünlüler arasında Queen Latifah, Moby ve Harvey Keitel da var. Bu yıl 19 Haziran’da yapılacak kutlamaya da Lou Reed ve Laurie Anderson katılacak.
Bu İngiliz festivalinin mantığı basit. Bir tekerlek peyniri tepeden aşağı yuvarla, peşinden koş, peyniri ilk yakalayan ya da bitiş çizgisini ilk geçen sen ol, kazan. Ödül mü? Daha fazla peynir. Basit zevkleri olan insanlar için zararsız görünen bu festival, aslında şaşırtıcı derecede tehlikeli. Çünkü peynirlerin aşağı yuvarlandığı tepe çok dik ve zaman zaman yuvarlanan peynirlerin hızı saatte 110 kilometreyi bulabiliyor. Yarışmacıların bileklerini burkup kemiklerini kırması çok sık yaşanan bir durum. Yine de her yıl 15 bin ziyaretçi çeken olay bu yıl o kadar seyirciyi barındıracak yer olmadığı için iptal edildi.
Bu festivalde birilerinin ağlamaması ya da çocuk esirgeme kurumuna ihbarda bulunmaması ihtimali neredeyse sıfır. Geçmişi 1620’lere kadar giden El Colacho (Bebek Üstünden Atlama Festivali) İspanya’nın Castrillo de Murcia köyünde Katolik Bayramı Corpus Christi’yi kutlamak için düzenleniyor. Şeytandan çok Elvis Presley’e benzeyen kostümlü adamlar üzerinde bebekler yatan yatakların üzerinden atlıyor. Bu törenin çocukları günahlardan arındıracağına, hastalıktan koruyacağına ve kötü ruhları kaçıracağına inanılıyor. Biz de orta yaşlı adamların takılıp düşmeleri durumunda yaşanacak yaralanmalardan korunmalarını da umuyoruz.
Binlerce çıplak ve sarhoş adam Japonya’nın en tuhaf üç festivalinden biri olan Hadaka Masturi için bir çamur çukuruna dalıyor. Çıplak festival anlamına gelen Hadaka Matsuri, her yıl Japonya’nın Okayama şehrindeki bir Şinto tapınağında, kışın en soğuk günlerinde yapılıyor. Geçmişi 500 yıl öncesine dayanan kutlamalarda 9 bin kadar çıplak adam bir gece önce Şinto rahibinin çukura attığı uğurlu çubukları bulmaya çalışıyor. Kazanan kişi çubukları içi pirinç dolu bir ahşap kutuya saplıyor ve mutluluğunu bir yıl boyunca garantiliyor.
Her yıl ilkbahar aylarında 10 binlerce Hong Konglu misafirleriyle birlikte Cheung Chau isimli küçük balıkçı adasına gidip insanın ekmeğe karşı mücadelesini izliyor. Pak Tai tapınağının hemen dışında 18 metre yüksekliğindeki bambudan ve metalden direklerin üzerine buharlı, tatlı ve kutsal ekmekler asılıyor. Bir hafta süren festivalin son gecesinde atletler, ekmek kulelerinin tepelerine tırmanıp rakiplerinden daha fazla ekmek toplamaya çalışıyor.
Illinois eyaletinin Collinsville şehri dünyanın en büyük ketçap şişesine sahip olmakla övünüyor. Her yıl düzenlenen Ketçap Şişesi festivaliyle şehrin en çarpıcı heykeli olan 50 metre yükseklikteki ketçap şişesi onurlandırılıyor. Kule 1949 yılında G.S. Suppiger ketçap şişeleme fabrikası için inşa edilmişti. Bütün gün süren kutlamalarda ketçap tatma, su balonu fırlatma, hulahop çevirme, sosisli sandviç yeme ve çocuklar arası Küçük Domates Prensesi ve Sör Ketçap yarışmaları yapılıyor. Bütün kasaba kule için “İyi ki doğdun” şarkısını söyleyip pasta yiyor.
Haber Gönder
