İlk sıralarda yer alan otellerin çoğunda ücretsiz kahvaltı ve gece atıştırmalık hizmeti, bisiklet ödünç alma imkânı bulunuyor.
Le Sirenuse daha önceden bir aile eviydi – ve otel hala bu aile tarafından işletiliyor. Amalfi kıyılarına bakan bu villanın kubbeli tavanları, el yapımı çini yer döşemeleri ve aileye ait olan Eau d’Italie banyo ürünleri bulunan 58 adet odası var. Yataklar bile benzersiz. Günlük aktiviteler arasında rehber eşliğinde yürüyüşler, zeytinyağı tadımı veya otelin ahşap teknesi ile sahil boyunca gezinti bulunuyor.
Camden’deki limana bakan bu butik otelde deniz teması kullanılmış ki bu şaşılacak bir durum değil: 20 odanın her biri adlarını Dutch East India Company tarafından kullanılmış ünlü limanlardan alıyor. Ancak balık ağları ve gemi dümenleri yerine, bir Hollandalı tasarımcı tarafından yaratılmış modern estetik dekorlar var.
Ayrıca ücretsiz kahvaltı ve devamlı servis edilen ücretsiz kahve, çay ve aperatifler gibi katma değeri olan imkânlar sayesinde okurların sevgisini kazanmış. Şehir limanına, mağazalara ve halka açık küçük bir plaja yürüme mesafesinde bulunduğundan, müşteriler için zorluklar en aza indirilmiş oluyor.
St. Philip’s Kilisesi kulesinin manzarasına bakan City Market’in yanındaki kapıda oturmak… Bu tarihi bölge oteli, insanların Charleston’a dair sevdiği şeylerin çoğuyla bağlantılı. Aslında burası güneye ait butik otel imkânlarını sunuyor; check-in esnasında kedidili ve şampanya ile sınırsız tatlı buzlu çay ikramı gibi...
Misafirler ücretsiz kahvaltı alabiliyor. Gece; Porto şarabı ve karabuğday gibi yedi farklı çeşit yastık menüsü ve İsveç masajı hizmetleri sunuluyor. Okurlar tarafından yüksek puan almasına rağmen fiyatları makul düzeyde.
Viktorya stili kırmızı tuğlaları ve sosyetik konuma sahip (KensingtonPalace’ın karşısında) 56 odalı otele okurlar yüksek bir puan verdi. Bu durum servis ve aile dostu olmaları kriterlerine verilen oyların bir sonucu olabilir – 24 saat uşak hizmeti ve küçük bornozlar, uyumadan önce anlatılan masallar ve “çikolata fareler” gibi çocuklara yönelik imkanlar. Büyükler için ise otelde ünlü bir bar var; başroldeki bu bar bir ahır tarzında, eski bir ahır evinde kurulmuş, yeşil deriden yapılmış koltuklar ve Feline Touch (yıllanmış rom, Dubonnet şarabı, yumurta beyazı ve tereyağı ile birlikte) gibi favori kokteyllerle süslenmiş.
San Francisco Koyu'nun temelleri üzerinde bulunan bu 31 odalı otelde konunun özü romantizm. Muhteşem bir manzara, her odada bir teras ve büyük boy küvetler bulunuyor. Otelde aynı zamanda kahvaltı, bisiklet ve havalı tuvalet eşyaları (Bulgari) gibi klasik butik otel ikramlarının yanı sıra odalarda deniz kuşlarını seyredebileceğiniz veya San Francisco ufkuna zoom yapabileceğiniz dürbünler de bulunuyor.
Sausalito feribotuna yürüyerek kolayca ulaşabilirsiniz. Buradan pedal çevirerek denizdeki buruna gidebilir, yerel çikolata imalatçıları ve şarap üreticilerinin tadım turlarına katılabilirsiniz.
Bu Belgravia oteline büyük övgüler yağdıran sadece gezginler değil: Kate Middleton da düğününden önceki gece burada kaldı ve yakın zamanda Kraliçe Elizabeth bu 69 odalı işletmeye, soylu olmanın bir göstergesi olan kraliyet ruhsatını verdi. Soyluluk demişken, eğer bir süitte kalırsanız size, papyonunuzu bağlamaktan gazetenizi ütülemeye kadar her şeyi yapabilecek fraklı bir uşak tahsis ediliyor.
The Goring aynı zamanda, kendilerine bir Michelin yıldızı ve öğleden sonraları servis edilen yemekleri sayesinde İngiliz Çay Cemiyeti Kurumu Londra’nın En İyi Öğleden Sonra Çay Ödülü’nü kazandıran şık geleneksel mutfağı ile de ilk 20’de bulunuyor.
Gezginler Arno Nehri’nin kıyısında ve Vecchio Köprüsü’ne bakan bu 64 odalı otelin muhteşem konumundan etkilenmiş. Bu mükemmel özellikler romantizm açısından bir ün kazanmasına yardımcı olmuş. Otel aynı zamanda iç görünüşüyle de oldukça etkileyici: Otelin kar beyaz odaları, içlerinde Picasso ve Cocteau’nun da bulunduğu 400 orjinal sanat eserinin olduğu bir tuval gibi duruyor. Otelde konaklayanlar yemekler için de takdirlerini belirtiyor - Michelin yıldızlı Borgo San Jacopo’da yaban domuzlu ravioli ve kaz ciğeriyle birlikte Brunello ile marine edilmiş kumru eti gibi.
Bu 28 odalı Knightsbridge oteli, yüksek kaliteli kumaşlarla, çay tepsileriyle ve sıcak su şişeleriyle donatılmış Victoria dönemine ait antika konağı fikrini hayata geçirmiş. Victoria & Albert süitinde Nespresso marka bir espresso makinesi ve özel bir teras bulunuyor. Konaklayanlar, The Bar’ı yöneten ve arkadaş canlısı tavırları ve kuvvetli martiniler konusundaki uzmanlığıyla bilinen Antonio’ya bayılıyorlar. Bu otelin servis açısından dünyadaki en yüksek puanı almasının nedenlerinden biri büyük ihtimalle Antonio’nun nezaketidir.
Otelin lobisinden şehirdeki antika mağazalarına ve galerilere gitmek çok kolay. Oda özellikleri arasında orjinal gazlı şömineler, üç katlı Avrupa çarşaflar ve çeşitli yataklar bulunuyor. Bu otelde, evinize ait birçok konfor bulunduğu için hiç ayrılmak istemeyeceksiniz. Konaklayanlar, ücretsiz kahvaltı, öğleden sonra servis edilen mezeler, lobideki şarap ve ev yapımı çikolatalar sayesinde şımartılmış hissetmiş.
James Beard Ödülleri’ni kazanan ve otelin kurucusu olan Patrick O’Connell’in sayesinde birçok insan buraya yemek için geliyor. Bir gurme hayranı olabilirsiniz ve otelde mutfak turlarına çıkabilirsiniz. Şarap imalathanelerini ve çiftçi marketlerini keşfedebilirsiniz. Servis birinci sınıf, her gün odanız üç defa temizleniyor.
Daha detaylı bir rehbere ihtiyaç duyuyorsanız Butik&Küçük Oteller'e mutlaka göz atın!
Bu otel Aspen Dağı’nda bulunan ve kayak pistine direkt bağlantısı olan tek otel. Dekorasyonu biraz aykırı olabilir; geleneksel köşk tarzının yerine sade ve şık. Konaklayanlar, kayak görevlisinden kış boyunca ücretsiz kullanılabilen “Kar motorlarına” kadar verilen bütün hizmetleri çok beğendiler. Okurlar aynı zamanda, Ajax Tavern ve Element 47’de yapılan kayak sonrası etkinliklerden de övgüyle bahsediyorlar.
Güney Afrika’nın dışında bulunan bu 53 odalı otelin 10 dönüm bahçesi, bir süs havuzu ve büyüleyici bir hikayesi var: Burası Nelson Mandela’nın hapishaneden çıktıktan sonra toparlandığı ve otobiyografisini yazdığı yer. Odalar, açık renkli ahşap, boynuzlar ve kabile desenleri olan modern Afrika sanat eserleriyle dekore edilmiş.
Mavi sıra dağların üzerinde bulunan bu otelin sadece 26 odası olmasına rağmen 12.000 dönümlük bir arazi üzerine kurulmuş. Bu arazide bir golf sahası ve bir yıldız gözlem evi bulunuyor. Konaklayanlar, otelin kendine has odalarına bayılmışlar: Bazıları gerçek birer ağaç ev ve geriye kalanlar ise şık ama ahşaptan. LEED’e kayıtlı olan bu otel hoş vakit geçirmeniz için yaratıcı bir menü de sunuyor. Define avına çıkabilir, ATV’ye binebilir veya rehber eşliğinde ağaç tırmanışı yapabilirsiniz.
Bu krallara layık, yağ sarısı otel hem zamana uygun hem de kendinizi zamanın dışında hissetmenizi sağlıyor. Kıymetli eski yapı (1868 yılında açılmış) 2004 yılında özenle restore edilmiş: 65 oda antikalar ve orjinal detaylarla dekore edilmiş ama aynı zamanda iPad’ler ve banyolarda LCD televizyonlar da var. Uçurumun tepesindeki konumuyla Atlantik’e veya Little Narragansett Koyu’na yukarıdan bakabiliyorsunuz.
Newport’da bulunan Cliff Walk’daki bu 20 odalı tesis, diğer ödül almış birçok butik otel gibi daha önceden bir ev imiş. Günümüzde bu otelin her odasının İngiliz Kraliyet Ailesi, gotik veya Fransız taşrası gibi belirgin bir dekor karakteristiği var. Odalarının aldığı yüksek puanların dışında nazik servisiyle de beğeni toplamış. Otelde karşılama şarabı ve öğle yemeği için piknik sepeti veya bir aroma terapi banyosu hazırlayacak uşak bulunuyor. Konaklayanlar burada mümkün olduğu kadar çok yemek istiyorlar: Spiced Pear Restaurant – tereyağlı ıstakoz buğulama ve diğer tüm New England Tasting menüsüyle - yemek kategorisinde otele neredeyse en iyi puanı kazandırdı.
Vancouver Adası’nda bulunan bu tenha otele çok yüksek puanlar verilmemiş. Ama otel yine de romantizm sunabiliyor. En popüler dönemi kışın fırtınaların izlendiği sezon. Dışarıda durup kayalıklara vuran dalgaları izleyebilir veya Lookout Library’de sıcak ve kuru bir şekilde gök gürültülerini dinleyebilirsiniz.
Havanın nasıl olduğu önemli değil, 75 odalı bu butik otelde keyifli, lüks ve kişisel servisin tadını çıkarabilirsiniz. Pazar günleri yağmur ormanlarında yürüyüş oluyor. Yağmurluk, yağmur pantolonu ve dürbün gibi teçhizatlar her odada bulunuyor. Wickaninnish bir diğer klasik butik otel özelliğini de taşıyor: Evcil hayvanlara izin veriliyor. Köpek yatakları, top atıcıları ve daha birçok sürpriz sizleri bekliyor.
Buckingham Sarayı’nın Asil Ahırları’na komşu olan bu otelin servis kategorisinde çok yüksek puan almasına şaşırmamak gerek: Çalışan-misafir oranı 2’ye 1. Bu nedenle ihmal edilmiş hissetme olasılığınız oldukça düşük. Konaklayanlar, uşakların 24 saat oda servisinin ve ücretsiz şampanya ikramının yanı sıra, gece gündüz hizmetlerinde olan aperatiflerin çeşitliliğini ve açık büfeyi de beğenmişler.
Bu Rus tarzı nehir vadisi oteli, konaklayanları baştan çıkarmış. Otelin kendine ait bir şarap imalathanesi var. Yerel kaynaklı restoranda bir şişe şarap eşliğinde ev yapımı marshmallow ve Valrhona çikolatası yiyebilirsiniz. Banyo malzemeleri bile düşünülerek yapılmış: Sonoma Banyo Barı’ndan banyo tuzları, fırçalar ve el yapımı zeytinyağı sabunları seçebilir veya yüksek puan almış elma içeceği ve bal ile uygulama yapılan spa’da rahatlayabilirsiniz.
Bitterroot Vadisi’ndeki yetişkinlere özel bu tatil yeri, 23 adet ağaç evden oluşuyor. Birçoğunda odun şöminesi, buhar banyosu ve modern batı sanat eserleri bulunuyor. Ayrıca bu otel, her şey dahil aktivite menüleriyle kalpleri fethetmiş . Bunların arasında sığır gütme, balık avlama ve sıcak yaz aylarında safir arama veya kış aylarında kar raketi yürüyüşü ve atlı kayak etkinlikleri bulunuyor. Ayrıca, kerevit çorbası, burbon soslu ızgara, Texas bıldırcını ve köpüklü espresso servis edilen lüks bir kovboy mutfağı da var.
Burası eskiden Guinness (Evet o Guinness’ler) ailesinin eviymiş. Bu 13. yy. köşkü lüks old-school odalarıyla (Sayvanlı karyolalar, orijinal şömineler), alışılmadık imkanlarıyla (Bir sinema) ve happy hour boyunca servis edilen havuçlu patates cipsi ve sıcak peynir gibi basit lezzetleriyle konaklayanları büyülemiş. Otel aynı zamanda konumuyla da beğeni toplamış: Bu otel batı İrlanda’da, atış talimleri yapabileceğiniz, golf oynayabileceğiniz, doğanları gözlemleyebileceğiniz 350 dönümlük bir arazi üzerine kurulu.
