Finlandiya’daki eğitim sisteminin ne kadar iyi olduğu hepimizin malumu, Dünya genelinde yapılan tüm araştırmalarda ve değerlendirmelerde Finlandiya’daki eğitim başı çekiyor. Bu eğitim sisteminden çıkan öğrencilerin ne kadar araştırmacı, özgür düşünen ve başarılı bireyler oldukları ortada. Ancak bu noktada konuşmamız gereken önemli bir aktör var: Finlandiyalı öğretmenler.
Bunun içindir ki Finlandiya’da eğitim fakülteleri tıp eğitimine denk bir eğitim veriyor. Bir ilkokul öğretmeni olabilmek için asgari 5 yıllık lisans eğitimi almanız gerekiyor. Finlandiya’da bir ilkokulda müdürlük yapan Kimmo Koskinen bu durumu: “Bu bizim eğitime ne kadar büyük saygı gösterdiğimizin bir işareti, öğretmen yetiştirmek en az doktor yetiştirmek kadar önemli” şeklinde ifade ediyor.
Finlandiya’da öğretmenlik son derece önemli bir uzmanlık alanı olarak görülüyor. Ülke ekonomik krizlerle mücadele ettiği dönemlerde dahi eğitim fakültelerinin bütçelerinden herhangi bir kısıtlama yapılmıyor. 5 yıllık eğitim fakültelerine girmek de çok kolay bir iş değil, fakülteye başvuran adaylar arasından sıkı bir eleme süreci sonucunda sadece %7’si eğitim görmeye hak kazanıyor.
Yani Finlandiya’da öğretmenler kendilerini asla yeterli bulmuyor. Sürekli yenilikleri ve gelişmeleri takip etmek ve değişen dünyaya uygun öğretim tekniklerini sınıflarında uygulamak zorundalar. diyorlar. 2001 yılında yapılan bir değerlendirmeye göre Finlandiyalı öğretmenler Dünyanın en iyi öğretmenleri olarak gösterilseler de ilkokul öğretmeni Ville Sallinen: “Biz yeterince iyi değiliz, bu halde bile en iyi öğretmenler bizlersek kötüleri düşünmek dahi istemiyoruz” diyor.
Helsinki Üniversitesi eğitim fakültesi profesörlerinden Leena Krokfors şöyle diyor: “Finlandiya’da eğitim asla okulu yönetmek ve öğrencilere sınav yapmak arasında bir yerde değil.” Haklı da çünkü Finlandiya’da bir eğitim müfredatı yok, öğretmenler kendi sınıflarının durumuna göre çok geniş bir yetki alanına sahip ve istediği müfredatı uygulayabiliyor. Sadece sınıf içinde de kalmak zorunda değiller eğitim için gerekli gördükleri okul dışı her türlü yönteme başvurmakta tamamen özgürler. Karar iyi yetişmiş öğretmenlere ait.
Finlandiya, sıkı ve kaliteli eğitim sisteminden geçmemiş öğretmenlerin öğretmenlik yapmasına izin vermiyor. Özel okul dahi olsanız çocuklara eğitim verecek kişilerin eğitimlerinin tam ve eksiksiz olması gerekiyor. Bu sayede eğitimde genel bir standardı yakalamayı başarmış durumdalar.
70 ve 80’li yıllarda Finlandiya’da devletin okullar üzerindeki baskısı çok fazlaydı. Belirlenmiş müfredata her okulun uyması istemiyordu, okullar sürekli olarak müfettişler vasıtasıyla denetleniyordu ve detaylı yönetmeliklere uyulması şart koşuluyordu. Ancak 90’lardan sonra bu olay tam tersine döndü, benimsenen yeni eğitim öğretim anlayışıyla birlikte devlet ile okullar arasında karşılıklı güvene dayalı bir sistem benimsendi. Artık öğretmenlerin üzerinde müfettiş, denetleme gibi baskı unsurları yok. Finlandiya’da öğretmenler okullarında ve sınıflarında alacakları kararlarda son derece özgür, her okul kendi öğrenci profiline göre müfredat belirleme hakkına sahip. Devlet öğretmenlerine verdiği eğitime o kadar güveniyor ki öğretmenleri haricen denetlemeye gerek duymuyor. Kendi kararlarını kendi veren öğretmenler, aynı zamanda kendi otokontrol mekanizmasına da sahip oluyorlar.
Elbette hayır, çünkü bu karşılıklı güven üzerine kurulu bir ilişki. Başta da belirttiğimiz gibi öğretmenler öylesine üst düzey bir seçilim ve eğitim sürecinden geçiyorlar ki sahip oldukları bu özgürlükleri sadece öğrencileri olabilecek en kolay ve kaliteli şekilde eğitmek için kullanıyorlar.
Çünkü Finlandiya’da sadece öğretmenler “araştırma odaklı” yetiştirilmiyor, bu öğretmenlerin de öğrencilerini aynı şekilde yetiştirmesi bekleniyor. İyi bir öğretmenin görevinin öğrenciyi, çok iyi bildiğini düşündüğü bir konuda bile düşünmeye sevk etmek olduğunu kabul ediyorlar.
Okullar ve öğretmenler üzerindeki devlet kontrolünün tamamen kalkmasıyla birlikte öğrencilerinin durumundan, eğitimlerinden, müfredattan tamamen okullar sorumlu hale geliyor. Merkezi bir yönetimin yeterince ilgilenemediği, haberdar olamadığı bölgesel sıkıntılar, o bölgedeki öğretmenlere verilen özgürlük ve sorumluluk sayesinde aşılıyor. Bu sistem her öğrencinin, içinde bulunduğu koşullardan, yaşadığı bölgeden, sosyal statüsünden, vs. bağımsız olarak, eşit bir eğitim almasını sağlıyor.
Ülkedeki eğitim fakülteleri öğrencilerini zeka testlerinin sonuçlarına göre seçmiyor. Merkezi olarak yapılan bir sınav sonucunda yüksek puan alanları eğitim fakültelerine kabul etmiyorlar. Öğretmen olacak kişilerde zekadan çok iyi ilişkiler kurabilme, empati yapabilme, çocukların düzeyine inebilme, araştırmacı bir kişiliğe sahip olabilme, vb. kriterler çok daha ön planda. Parlak, yaratıcı ve ileri bir zekaya sahip olabilirsiniz, ancak bunlar Finlandiya’da eğitim fakültelerine kabul edilmeniz için yeterli değil.
Finlandiya’da ülkenin dört bir yanına dağılmış eğitim fakültelerinde eğitim gören öğretmen adayları gün boyunca farklı disiplinlerdeki atölye çalışmalarına katılıyorlar. Bu çalışmalara 13-19 yaş arasında öğrenciler katılıyor ve öğretmenler bu öğrencilere uygun bir mantık geliştirebilmek için öğretmenliği öğrencilerden öğreniyorlar. Yani Finlandiya’da öğretmenlik sınıfta oturup başka bir öğretmenin anlattığı dersi izlemek veya kalkıp bir defa ders anlatmaktan ibaret değil. Öğretmen adayları eğitim hayatları boyunca öğrencilerle bir arada oluyor. Onlarla nasıl bir eğitim verilmesi gerektiği üzerine konuşup tartışıyorlar.
Eğitimlerinin son yıllarında öğretmenler vakitlerinin yarısını okullarda geçirirken kalan yarısını da özellikle pedagojik eğitim üzerine yüksek lisans çalışmaları yapmak için kullanıyorlar. Her biri en az bir yabancı dil bilen öğretmenlerin çoğu pedagoji üzerine yüksek lisans yapıyor.
Bu başarılar onları rehavete, hedefe ulaşma hissine sürüklemiyor. Onların hedefleri bu başarılardan çok daha fazlası. Onlar, araştırmayı seven ve bilen, sorgulayan, düşünen, eğitimli bir nesil yaratmak için çalışıyorlar. Amaçları bu olunca çalışma ve araştırma azimlerinde en ufak bir azalma, motivasyonda kayıp, vs. yaşamıyorlar. Bu da başarıyı beraberinde getiriyor.
Bu sistemden yetişen öğretmenler de düşünen, sorgulayan ve araştıran bireyler yetiştiriyor. Bunda son derece başarılı oldukları da yapılan araştırmalar ve değerlendirmeler sonucunda net bir şekilde görülebiliyor.