HABER

'Dünyanın en kötü takımı' belgeseli beyaz perdede

Amerikan Samoası milli futbol takımı 2001 yılında Avustralya’dan 31 gol yedi. 10 yıl boyunca dünyanın en kötü takımı olarak kalan ekip, aynı zamanda dünyanın ilk trans milli futbol takımı oyuncusuna da sahip. Bu ilginç öykü şimdi beyaz perdede.

'Dünyanın en kötü takımı' belgeseli beyaz perdede

Kev Geoghegan

BBC muhabiri

Avustralya milli futbol takımı 2001 yılında tek gol yemeden 31 gol atarak futbol tarihinin gelmiş geçmiş en büyük zaferine imza attı.

Archie Thompson ise bu maçta 13 kez fileleri havalandırarak tek bir milli maçta en çok gol atan oyuncu rekorunu açık farkla kırmış oldu.

Thompson bugün belki zor bir bulmaca sorusu yalnızca, ama Avustralya'dan 31 gol yiyen Amerikan Samoası milil takımının adı bu maçı bir kez duyan herkesin zihnine silinmemecesine kazındı.

Aldığı yenilgi takımı FIFA'nın dünya sıralamasında son sıraya yuvarladı ve takım 10 yıl boyunca da hiç bir maçı kazanamayıp sadece iki gol attı ve sıralamadaki yeri değişmedi.

İşte, tam 2011 yılında Dünya Kupası eleme karşılaşmaları yaklaşırken, bu küçücük Pasifik adasının milli takımının başına nevi şahsına münhasır bir antrenör getirilince İngiliz belgesel yapımcıları Kristian Brodie, Mike Brett ve Steve Jamieson, takımın gelişimini izlemeye karar verdiler.

Bu çalışmanın ürünü olan Next Goal Wins adlı belgesel daha şimdiden dünya film festivallerinde heyecan yarattı.

Brett, "Karanlık odada filmi biraraya getirirken Amerikan Samoası ile aramızda inanılmaz bir bağ oluştuğunu hissettik. Ama şimdi bunu izleyicilerle paylaşmaya başlamak bambaşka bir duygu" diye konuştu.

Yapımcı Brodie de "Futbol bilen herkes, Amerikan Samoası'nı o mahut maç nedeniyle hatırlar. Sanırım bu hepimizin kafasında, o skorun arkasında oyunun ruhuyla ilgili bir şeyler olduğu hissini uyandırdı. Sürekli yenilen bir takımsanız -ki Amerikan Samoası'nın durumu bu- hala oynayabiliyor olmanız, takım ruhu konusunda çok şey anlatır" diye açıkladı.

Defansif orta saha oyuncusu Jaiyah Saelua "Dünyanın en kötü takımlarından biri olduğumuzu biliyordum ama yine de Amerikan Samoası'nı temsil etmek önemliydi benim için" diyor ve sürdürüyor:

"65 bin insanı omuzlarında taşıdığını hissetmek, ne kadar kötü olursan ne kadar yeteneksiz olursan ol bütün gücünle mücadele etmek, ülkeni temsil etmek büyük bir onur."

Dünya Kupası eleme karşılaşmaları yaklaşırken Amerikan Samoası, ABD'de yaşayan Hollandalı antrenör Thomas Rongen'i imdada çağırmaya karar vermiş.

Rongen Amerika'ya göç etmeden önce 70'li yıllarda Hollanda'da kısa bir süre Ajax'ta efsane oyuncu Johan Cruyff ile, daha sonra Los Angeles Aztecs'lerde Manchester United efsanesi George Best ile birlikte oynamış bir oyuncu.

"Karımın ilk tepkisi "salak mısın sen?" oldu" diyor Rongen, gür, davudi sesiyle. "Ama herkes yeni fırsatlar ve yeni sınavlar arıyor. Seyahat etmeyi ve yenilikleri seviyorum ve bu da bunları yapabilmek için eşsiz bir fırsattı. Zaten dünya sonuncusuydular, daha kötü olmaları imkansızdı" diyor.

Rongen'in huysuzluğu ve inatçı tavırları başlangıçta Amerikan Samoası Futbol Federasyonu'nda bazı rahatsızlıklar yaratmış.

Ama Rongen kararından hiç pişman olmadığını anlatıyor. "Daha birinci gün kullanılmayan potansiyelleri gördüm. Evet standartlar düşüktü ama bazı şeyleri değiştirebileceğimizi hissettim" diyor.

"Atletik olarak çok güçlü şu güzel kadına bir bakın" diye yanındaki oyuncuyu işaret ediyor, "Kısa bir süre içinde takımı dönüştürebilecek bazı değerler olduğunu biliyordum."

Rongen'in sözünü ettiği kadın Jaiyah Saelua, doğumdaki adıyla Johnny, Samoa kültürünün ayrılmaz bir parçası olan Fa'afafine'lerinden. Fa'afafine biyolojik bakımdan erkek bedeniyle doğan ama hem kadın hem erkek toplumsal cinsiyet özelliklerini taşıyan trans bireylere adada verilen isim.

Ve Jaiyah Saelua dünyanın ilk trans milli futbol takımı oyuncusu.

Jaiyah, renkli ve güçlü kişiliği ile belgeselde öne çıkıyor çıkmasına ama takım arkadaşlarıyla arasında hiç bir ayrılık yok. Samoalılar açısından cinsel kimliğinin oyunuyla hiç bir ilgisi yok.

Oyuncu "Amerikan Samoası'nda bu doğal çünkü kültürümüzün bir parçası bu. Fa'afafin'ler daha hristiyan misyonerler buralara gelmeden toplumun bir parçasıymış. Trans bireylere saygı, kültürümüzün temellerine çok derinlerde yerleşmiş insana saygının ayrılmaz bir parçası" diyor.

Fa'afafine kelimesi "gibi davranma" anlamında bir ön ek olan fa'a'nın kadın anlamına gelen fafine'e eklenmesiyle oluşmuş ve yargı taşımayan bir kelime.

Jaiyah ayrımcılığa maruz kalmadan büyüdüklerini bu nedenle trans bireyler olarak potansiyellerini tam olarak kullanabilmelerinin zor olmadığını söylüyor.

Sporun geleceği için umut verici belki Amerikan Samoası örneği, ama futbol dünyasını düşündüğümüzde ne kadar müstesna bir örnek olduğu ortada. Bugün İngiltere liglerinde eşcinsel olduğunu kamuoyuna açıklamış tek bir oyuncu yok.

Üstüne üstlük bir de ırkçılık konusu var. Bazı seyirciler siyah bir oyuncuya muz atmayı normal davranış sanıyor.

Barcelona oyuncusu Dani Alves geçtiğimiz günlerde önüne atılan muzu alıp, aldırışsız bir tavırla ısırdığında uluslararası çapta ırkçılık karşıtı tepkilerin de bayrağı oldu.

Acaba bazı şeyler değişiyor mu? 70'lerden bu yana futbol dünyasını tanıyan Amerikan Samoası antrenörü Thomas Rongen ne düşünüyor?

"Bir şeyler yerinden oynuyor bence. Yalnızca İngiltere'de değil uluslararası düzeyde de. Daha kapsayıcı, daha açık insanların başkalarını bu kadar yargılamadığı bir yere doğru gidiyoruz. Bu değişim bir gecede olmayacak. Ama Jaiyah'ın Dünya Kupası eleme maçlarına çıkan ilk trans oyuncu olmasının çok müthiş bir şey olduğu açık. Buna sahada ve saha dışında olumlu açıdan dikkatlerin çevrilmesi çok tazeleyici bir şey ve insanların diğer kültürler, dinler ve cinsiyet kimliklerini kucaklayabilmesi yolunda büyük bir adım olmasını umuyorum."

LA Galaxy oyuncusu Robbie Rogers'ın da (soldaki) yakınlarda gay olduğunu açıklaması bu yolda atılan adımlardan biri olarak görülebilir.

Amerikan Samoası'nın hikayesini belgesel yapanlardan Steve Jamieson bu konularda devam eden bir tartışmaya katkıda bulunmaktan büyük gurur duyduklarını söylüyor.

"Thomas'ın dediği gibi her şey bir gecede değişmeyecek. Küçük küçük adımlar atılıyor. Futbolda 20 yıl önce varolan ırkçılığa baktığınızda karşınızda aşılması gereken dağlar olduğunu hissediyordunuz. Şimdi Dani Alves olayına baktığınızda bu tartışmada ne kadar büyük mesafe aldığımız görülüyor."

Amerikan Samoası'nın hikayesi Next Goal Wins belgeseli New York, Los Angeles ve Londra'da gösterildiği film festivallerinde büyük övgü aldı.

New York Times sinema yazarı Anita Gates, "Bu film yoldaşlığın keyfine diğer şeylerden daha çok değer veren bir kültürün portresi" diye yazdı.

Los Angeles Times'dan Sherri Linden ise filmi seyretmek için spor izleyicisi olmak gerekmediğini, bunun o çok çekici "hor görülenin" üstünlüğü filmlerinden biri olduğunu söyledi.

Belgesel Avrupa'da Mayıs ayında gösterime giriyor.

En Çok Aranan Haberler