Alman Eddie Jaku hayat hikâyesiyle tarihe adını yazdıran isimlerden biri olarak kabul ediliyor. 13 yaşındayken yönetime Adolf Hitler’in gelmesiyle birlikte Jaku’nun yaşamı değişti. Yahudi asıllı olan Jaku, sert yönetim nedeniyle okulundan atıldı. Babası makina mühendisliği alması için Jaku’yu bir yetimhaneye gönderdi. 5 yıllık eğitimi tamamladıktan sonra 18 yaşında mezun oldu. Anne ve babasının 20’nci evlilik yıl dönümlerinde onlara sürpriz yapmak için evine geri döndü. Ancak bu karar trajik bir hamle olarak anıldı. Çünkü Nazilerden kaçan ailesi evini terk etmişti. Geceyi odasında geçiren Jaku, sabahında ise bir Nazi subayının yumrUklarıyla uyandı.
İkinci Dünya Savaşı’nın en çetin geçtiği yıllarda dört toplama kampında kalan Jaku, bir trende cesur bir kaçış sağladı. Ölüm yürüyüşünden kurtuldu ve bir ormanda hayatta kalmayı başardı. Hayatının büyük bir bölümünü barış ve nezaketi savunmaya adayan Jaku, “Kimseden nefret etmiyorum. Nefret, düşmanınızı yok edebilen ama sizi de yok edebilecek bir hastalıktır” sözüyle tarihe geçti.
Ailesinin kaçmasından sonra Nazi subayları tarafından alıkonulan Jaku, bir toplama kampına götürüldü. Cesareti ve zekası sayesinde kamptan kaçmayı başardı. 1939-1941 yılları arasına defalarca kez yakalanıp Fransa ve Belçika’daki kamplara gönderildi. Her defasında toplama kamplarından bir şekilde kaçtı. Eddie Jaku 1944'te ailesiyle Auschwitz'e gönderildi. Anne ve babası çalışamayacak kadar yaşlı olduğu için fırında yakıldı. Makine mühendisi olması Eddie Jaku'nun hayatını kurtardı. 'Ekonomik açıdan gerekli Yahudi' statüsü aldı. Ocak 1945'te Rus askerlerin Auschwitz'e yaklaşması üzerine Naziler, Yahudileri başka yere nakletti.
‘Ölüme yürüyüş’ olarak isimlendirilen bu zorlu yolculuktaki 3 bin kişi arasında Eddie Jaku’da yer aldı. Yürüyüş sırasında oluşan dağınıklığı fırsat bilerek kaçtı ve aylarca bir mağarada gizlenmek zorunda kaldı. Sümüklü böcek yiyerek hayatta kaldığını ifade eden Jaku, lolera ve tifoya yakalanıp 28 kiloya düştü. Çaresi kalmayınca mağaradan çıktı. ABD askerleri tarafından bulundu. Kurtulma şansı yüzde 35'ti. Ancak o zoru başarıp hayatta kaldı. Flore Jaku ile evlenip Avustralya'ya yerleşti. Yaşadıkları yüzünden defalarca intiharı düşündü. İlk oğlu Michael doğunca artık mutlu olması gerektiğini düşünerek hayatını bir kez daha değiştirdi.
Geçen yıl, 100. yaş gününü kutlamak için Jaku anılarını yayınladı. Dünyanın En Mutlu Adamı başlıklı, hoşgörü ve bağışlama mesajlarını örerek olağanüstü hayatta kalma hikayesini anlatıyor. Aynı zamanda onu dünyanın en eski yayınlanmış yazarlarından biri yaptı.
