Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nden Afganistan’a dünyanın en tehlikeli savaş bölgelerinde çekilen bu görüntüler, savaşın gölgesinde yaşayan çocukların içinde bulunduğu tehlikeyi ve kötü şartları tüm çıplaklığı ile ortaya seriyor.
Çocukların içinde bulunduğu hayati tehlikelere dikkat çeken fotoğraflar, Save The Children (Çocukları Kurtarın) programı kapsamında farkındalık yaratmayı umuyor.
Prisca, büyükannesi ile birlikte.
Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ndeki silahlı gruplar Prisca’nın yaşadığı köye ve bölgeye saldırdığında, Prisca annesi ve büyükannesi ile birlikte kaçmak zorunda kaldı. Yakınlardaki kampa ulaşmak için üzerlerindeki giysiden ve küçük bir çantadan başka hiçbir şeyi olmadan kilometrelerce yol yürümek zorunda kalan aile, yol boyunca sayısız cesedin yanından geçti.
Bölgeden bir mezarlık.
Prisca, çatışmalardan ve silah seslerinden uzaklaşmış olmaktan dolayı mutlu olsa da, kamptaki hayat hiç kolay değil.
Prisca, sadece ince bir battaniye ile yerde uyuyor.
Yerde yatan Prisca’yı soğuktan koruyacak tek şey, ince bir battaniye. Ayrıca o ve ailesi her gün çok az miktarda yiyeceğe erişebiliyor.
Gün batımında oyun oynayan çocuklar.
Prisca, yerlerinden edilen çocukların okula dönmelerine yardımcı olan ve kaçırdıkları derslere yetişmek için özel dersler veren Save The Children programının bir parçası. Kurum, çocuklara defter ve kalem gibi gerekli okul malzemeleri de temin ediyor.
Abdul ve ailesi, kız kardeşinin boynunda ve ellerinde şarapnel izleri bırakan acımasız bir saldırının ardından kaçmak zorunda kaldı.
Afganistan’ın Faryab bölgesinde yaşayan Abdul henüz 9 yaşında. Hayatı boyunca etrafında yalnızca savaş ve çatışma oldu.
Dokuz yaşında olmasına rağmen bu küçücük yaşında hükümet güçleri ve isyancılar arasında çıkan çatışmalarda büyükannesinin, kız ve erkek kardeşlerinin yaralandığına tanık oldu.
Abdul, ailesi ile birlikte.
Sürekli daha fazla şiddetle karşı karşıya kalan Abdul, geceleri kabus görüyor. Uykusunda titrediğini ve bir gün tekrar güven içinde olmayı umduğunu söyleyerek ağlıyor.
Çatışmalar nedeniyle Mazar eyaletine kaçan Abdul ve ailesi, şimdi burda kiralık bir evde yaşıyor. Yaşadıkları son saldırı, evlerini tahrip ederken, kız kardeşinin boynunda ve ellerinde ağır yaralar ve şarapnel izleri bıraktı.
Mazar’daki yaşam daha güvenli olsa da, iş imkanları az ve yeterince gıda yok. Abdul ve ailesi sık sık aç uyumak zorunda kalıyorlar. Bazı geceler yemek yiyebilseler de bazı geceler gıdaya erişemiyorlar.
Abdul, ufak tefek işlerde ailesine yardım ediyor.
Şimdi daha güvenli bir yerde yaşıyor olsalar da, Abdul okulunu ve arkadaşlarını özleyerek bir gün evine dönmeyi, arkadaşlarıyla oynamayı ve eğitimine devam ederek gelecekte doktor olmayı hayal ediyor.
Abdul aynı zamanda çatışma nedeniyle yerlerinden edilmiş çocukların kaçırdığı eğitimi yakalamasına yardımcı olan “Eğitim beklemez” programına kayıtlı.
İstatistiksel olarak çocuklar için en ölümcül çatışmalar Afganistan’da yaşanıyor. Bu yıl neredeyse 1900 kişi çatışmalarda hayatını kaybetti veya yaralandı. Sivil ölümlerin üçte birine yakınını ise çocuklar oluşturuyor.
Victoire büyüyünce öğretmen olmak istiyor.
Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ndeki silahlı gruplar 10 yaşındaki Victoire’ın yaşadığı köye saldırdığında o ve ailesi kaçmak zorunda kaldı.
Victoire bir gün köyüne dönmeyi umuyor.
Güvenli bir yer bulmak için kilometrelerce yol yürümek zorunda kalan aile, yol boyunca öldürülen çok sayıda insan gördü.
Günler sonra güvenli alana vardıklarında, üzerlerinde giysilerinden başka hiçbir şeyleri yoktu.
Victoire, yerinden edilen ve eğitimden mahrum kalan çocuklara yardımcı olan programın bir parçası.
Victoire birgün savaşın sona ermesini ve köylerine dönebilmeyi umuyor.
DKC’de savaş nedeniyle yerlerinden edilen insanların kaldığı bir kamp.
Büyüyünce öğretmen olmak isteyen Victoire, savaşın bir gün sona ermesini ve ailesiyle birlikte köye dönebilmeyi umuyor.
Olha, üç yaşındayken yaşanan patlama nedeniyle çok sayıda yara aldı.
Altı yaşındaki Olha, Doğu Ukrayna’da çatışmaların yoğun yaşandığı bir kasabada annesi Valentyna ve kız kardeşi Marina ile birlikte yaşıyor.
Olha, yalnızca üç yaşındayken neredeyse hayatını kaybediyordu. En iyi arkadaşı olan dokuz yaşındaki Boris ise sokakta bir mayın patlamasında dört parmağını kaybeti.
Olha, Boris ve kardeşleri sokakta bulduğu bir nesneyi oyun oynamak için Boris’in evine götürdüler. Boris nesneyi açmaya karar verdi ve mayın olduğunu bilmedikleri nesne Boris’in elinde patladı.
Kazadan sonra en yakındaki hastaneye dört saatte gidebildiler.
Patlama nedeniyle Boris’in parmakları koptu, Olha da karnından ve elinden ağır yaralandı. Patlama nedeniyle Olha’nın başparmağı koptu ve daha sonra ameliyatla çıkarılan şarapnel, küçük çocuğun karnını deldi.
Anne Valentyna çocukları tarafından çağırılınca komşunun evine koştu ve üç yaşındaki kızını kanlar içinde buldu. Olay yerine hemen bir ambulans çağırıldı.
Donetsk bölgesinde bir köy. Ukrayna’da 400 binden fazla çocuk silahlı saldırılardan doğrudan etkileniyor.
Olha’nın en yakın hastaneye ulaşabilmesi dört saati buldu. Doktorlar küçük çocuğun hayatını kurtarmayı başarsalar da, şarapnel nedeniyle bağırsakları yırtılan Olha artık bir kolostomi torbasıyla yaşıyor.
Ancak küçük çocuğun karaciğerindeki, mesanesindeki ve midesindeki diğer şarapnel parçaları çıkarılamadı. Olha bu nedenle hayatının geri kalanında yaralarıyla yaşamak zorunda. İçeride elliden fazla parça kaldığı belirtiliyor.
Olha, yaşadıklarını asla unutamıyor.
Kazanın üzerinden iki yıldan uzun bir süre geçmesine rağmen Olha yaşamak zorunda kaldığı yaralarla birlikte hala ağrılar çekiyor ve kazayı unutamıyor. Patlamada parmaklarını kaybeden Boris ise kaza hakkında konuşamıyor. Çatışmaların başladığı 2014 yılından bu yana büyük ölçüde terk edilen kasabada ciddi bir işsizlik sorunu var.
Üç çocuğunun aynı anda ölümüne şahit olan Shogofa’nın annesi ruhsal sağlık sorunları yaşıyor.
9 yaşındaki Shogofa, Afganistan’ın Faryab bölgesinden. Roket saldırısı sırasında evleri yıkılınca, ailesiyle birlikte Mazar’da bir kampa kaçmak zorunda kaldırlar. Şu an ailesiyle birlikte kampta bir çadırda yaşıyor. Shogofa, saldırılar sırasında ağır yaralanarak çok sayıda parmağını kaybetti.
Kaçmak zorunda kalmadan önce ailesinin her şeyinin olduğunu söyledi.
Saldırı, küçük kızın üç erkek kardeşinin hayatını aldı. Annesi tanık olduğu travmalar nedeniyle ciddi ruhsal sağlık sorunları yaşıyor.
Roket saldırısı yaşandığında Shogofa evdeydi, akşam yemeği yedikleri esnada saldırılar başladı. O sırada annesi hala mutfakta yemek pişiriyordu ve daha sonra patlamanın gürültüsünü duydular.
Shogofa ailesiyle birlikte.
Havada uçuşan şarapnel parçaları nedeniyle küçük kızın üç erkek kardeşi hayatını kaybetti. Başka bir saldırıda teyzesi hayatını kaybetti, amcası şarapnel parçası nedeniyle yaralandı ama hayatta kaldı.
Patlama sonrası ağlayarak doğrulan Shogofa vücudundaki yaraları, yüzünden akan kanı ve elinin ağır şekilde yaralandığını fark etti.
Patlama Shogofa’nın parmaklarını ve erkek kardeşlerini aldı.
Annesi yaralı eli bir bezle sarsa da, doktora gidebilmek için gece boyu devam eden çatışmaların bitmesi için sabahı beklemek zorunda kaldılar.
Saldırılardan önce Faryab’da yaşayan ailesinin her şeye sahip olduğunu söyleyen Shogofa, arkadaşlarıyla oyun oynamayı seven bir çocuktu. Çatışmalar hayatını sonsuza dek değiştirdi.
Aile, artık bu çadırı ev olarak biliyor.
Saldırılar nedeniyle erkek kardeşleri öldükten ve okullar kapandıktan sonra, aile bölgeyi terk etmeye karar verdi.
Shogofar annesi, babası ve hayatta kalan kardeşleriyle birlikte su an Mazar bölgesinde küçük bir çadırda yaşamaya çalışıyor.
Yemek pişirmek için bile yakacak bulamadıklarını, hayatlarının çok kötü olduğunu ve güvenli olursa köylerine dönmek istediklerini söylüyorlar. Shogofa, savaşın sona ermesini ve evine dönmeyi umut ediyor.
Roman, altı yıldır devam eden çatışmanın ortasında yaşıyor.
17 yaşındaki Roman, büyükannesi ve büyükbabası ile birlikte çatışmaların yoğun olarak yaşandığı bir köyde yaşıyor.
Yalnızca 12 yaşındayken, sebze bahçesinde yürürken, henüz patlamamış bir bombaya bağlı bir tele bastı. Bacağından ve kulağından ağır şekilde yaralanan Roman, tedavisi için üç haftadan uzun bir süre hastanede kaldı.
Roman annesini ve babasını kaybetti.
Patlamanın ardından şoka girdiğini söyleyen Roman hiçbir şey hissedemediğini ve tüm vücudunun kanlar içinde kaldığını söyledi.
Ailesini kaybeden Roman, çatışmaların yoğun olarak yaşandığı bölgedeki evinde büyükannesi ve büyükbabası ile birlikte yaşıyor. Roman babasını kalp yetmezliğinden, iki yıl önce de annesini kanserden kaybetti.
Bölgedeki birçok yaşlı insan gibi büyükanne ve büyükbaba da devam eden çatışma nedeniyle ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyor ve Roman onları desteklemeye çalışıyor.
Ne yazık ki bu durum bölgede sıkça yaşanıyor. Ukrayna’da 400 binden fazla çocuk çatışmada ebeveynlerini kaybetti ve devam eden şiddetin zihinsel ve fiziksel etkilerini yaşamaya devam ediyorlar.
Donetsk bölgesindeki bir köyde yıkılan bir elektrik direği.
Çatışmanın altıncı yılında Roman ve ailesi kesilmeyen çatışma sesleriyle yaşamaya alıştı. Savaşın başladığı ilk zamanlarda çatışmalar sırasında bodruma sığındıklarını ama artık mermilerden daha az korktuklarını söylüyorlar.
Her gece sokağa çıkma yasağının uygulandığı bölgede Roman ve ailesi geceleri neredeyse tamamen karanlıkta yaşıyor.
Savaştan önce akşamları güvenle yürüyüşe çıkılan köyde, artık sokak lambaları bile yanmıyor. Koronavirüs nedeniyle bölgede eğitim durdu ve yaşam daha da zorlaştı. Ancak Roman çok çalışmak ve bir kariyer edinmek için motive olduğunu söylüyor. Roman bir gün Letonya veya Polonya’ya taşınarak, bir fabrikada iş bulmayı umut ediyor.