HABER

Dünyanın en tuhaf oluşumları

Dünyada çok az insan bir buzulun içerisinde bulunan su buharı yada volkanlar tarafından meydana getirilmiş bu mağarayı canlı olarak görebilmek için içeriye girebilmişti.

Dünyanın en tuhaf oluşumları

1. Mendenhall Buz Mağarası

Dünyada çok az insan bir buzulun içerisinde bulunan su buharı yada volkanlar tarafından meydana getirilmiş bu mağarayı canlı olarak görebilmek için içeriye girebilmişti. Mendenhall Buz Mağarası'nı özel yapan şey buydu zaten.


Bu "Yalnızlık Kalesi"nin görüntüsü aynen fotoğraflarda görüldüğü gibiydi.


Peki neden geçmiş zamanla konuşuyoruz bunu hiç düşündünüz mü? Çünkü Alaska'nın Juneau'nun hemen dışında bulunan bu 19 km'lik mağara hem var hem de yok.


Böyle bir şey nasıl olur diyorsanız eğer sebep şu; mağaranın tavanı bu yılın başlarında çöktü.



2. Kristal Mağarası

Chihuahua, Meksika'da bulunan bu mağaranın adı içeride ne bulacağınızı gayet açık bir şekilde anlatıyor: Kristaller. Ama gerçekten çok ama çok büyük selenit kristaller.


Büyük derken anlatmak istediğimiz şey 3 metre çağı olan 50 ton ağırlığındaki kristaller. Mağarada bulunan en büyük kristalin boyu 11 metre genişliği ise 4 metredir.


Mağaranın içi "Indiana Jones" film setinden ölümcül bir oda gibi gözükmüyor mu sizce de? Mendenhall Buz Mağarası'nda olduğu gibi burayı da görmeye gidemezsiniz.


Sebep buranında çökmüş olması değil. Mağaranın içerisi 58 derece, nem oranı ise %90'dır. Ortama uygun kıyafetleriniz olmadan sadece bir kaç dakika dayanabilirsiniz.


Neyse ki bu mağara daha ulaşılabilir ve onun da içerisinde büyük kristaller bulunan Naica Madeni ile bağlantılıdır. Fakat ne yazık ki oraya da gidemezsiniz. Çünkü Industrias Peñoles'in sahip olduğu maden halen aktiftir. Eğer oraya girip kristalleri görmek istiyorsanız bu şirkete madenci olarak girmeniz gerekmektedir.


3. Son Doong Mağarası

Film setleri gibi görünen büyüleyici yerler hakkında konuşurken, Zamanın Unutulduğu Diyar'ı (The Land That Time Forgot) nasıl unuturuz? Burada dolaşırken içeriden bir "paleont" çıksa muhtemelen hiç şaşırmazsınız. Vietnam'da bulunan Son Doong Mağarası dünyanın en büyük mağarasıdır.



Peki ne kadar büyük?Son Doong yaklaşık 9 km derinliğinde ve en büyük odasının tavanı 198 metredir. Şöyle düşünün; eğer Boğaz Köprüsü'nün ayaklarının birini bu odaya koysak tavanla arasında 33 metre mesafe boş kalır.


1991 yılında keşfedilen bu mağaranın sonuna 2010 yılına kadar ulaşılamamıştır. Bunun sebebi ise "Vietnam Seddi" olarak adlandırılan 60 metre yüksekliğindeki kalsit duvardır.


Acaba burayı ziyaret edebilir miyim diye düşünüyorsanız eğer size iyi bir haberim var, bunu yapabilirsiniz... Muhtemelen. Geçen yıl ilk turist kafilesi mağaraya sokuldu ve daha fazla kişiye de bu deneyimi yaşatmayı planlıyorlar. Tek ihtiyacınız olan biraz mağaracılık deneyimi ve 3 bin $. Tabi bir de Vietnam'a gidip gelmek için ihtiyacınız olacak olan para.


4. Hillier Gölü

Avustralya'nın Recherche takımadalarının birinde bulunan Hillier Gölü görüldüğü gibi zararsız bir göldür. Oldukça büyük fakat çok derin olmayan bu gölün inanılmaz bir görünümü vardır.


Bu gölün ne tuhaf bir şekli ne de içerisinde yaşayan nadir ve tuhaf yaratıklar vardır. Tek bir özelliği dışında bu göl ortalama, sıradan bir göldür. Bu özellik ise renginin pembe olmasıdır.


Bunun sebebi birisinin göle gıda boyası filan katması değildir. Bu gölün doğal rengidir. Buna rağmen kimse bunun sebebini tam olarak bilmiyor. Bir çok teori bunun gölde yaşayan bakteri ve mikro alglerin buna sebep olabileceğini yönünde.


Ne olursa olsun gölün insan sağlığına hiçbir zararı yoktur. Eğer bir gün kendinizi burada bulursanız gölün içine özgürce atlayabilirsiniz.


Ayrıca dünya üzerinde bu şekilde pembe olan bir göl daha vardır. O da Senegal'de bulunan Retba Gölü'dür.


5. Sokotra

Teknik olarak Sokotra dört adadan oluşan bir takım adadır. Ancak bu adalardan toplam kütlenin %95'ini oluşturan birisi insanlar tarafından Sokotra olarak biliniyor. Daha ilginci ise bu adanın "Dünya üzerindeki en uzaylı görünümlü yer" olarak bilinmesi.


Peki adaya bu itibarını veren şey nedir? Bu şey bitki örtüsüdür. Sokotra bitkilerin Madagaskar'ıdır. Adadaki yaşam süperkıta Gondvana'nın parçalanmasından dış dünyadan izole bir biçimde gelişti. Bunun sonucu olarak ise Sokotra'da dünyanın başka hiçbir yerinde bulunmayan yüzlerce bitki türü meydana geldi.


Tartışmasız adanın büyük özelliği kesildiğinde içerisinden kırmızı bir sıvı akıtan "Dragon Kanı Ağacı"dır. Ayrıca adada bir sürü yerel kuş ve örümcek türü vardır. Tabii ki adadaki türlerin sayısı insanlar adaya ayak bastıktan sonra hızlıca tükenmeye başladı.




6. Roraima Dağı

Herhangi bir dağın tepesinden çevrenin görüntüsü çok şaşırtıcı olabilir. Ancak, bunlardan çok azı Venezuela'daki Roraima Dağı'nın manzarası gibi bir duyguyu sizlere tattırabilir. Burada sizi etkileyecek olan şey yükseklik değildir, zirvenin rakımı sadece 2.74 km. Asıl olay 2 milyar yıl öncesinden kalma bir jeolojik oluşumun o zamanlardan size hissettirdiği duygudur.


Dağın zirvesi hiçbir yerde görülmeyen bir şekle sahiptir. Doğada bu tarz düz oluşumlar çok sıra dışıdır. Roraima Dağı bir kaç milyar yılda doğal erozyonla değil de sanki bir kalıpla şekillendirilmiş gibidir.


Böyle düz zirveler dağlara bir avantaj sağlar. Sıradan bir dağda zirveye ulaşmak için birçok engeli aşmanız lazımdır fakat burada bir helikopter yardımıyla kolayca zirveye ulaşabilirsiniz. Ayrıca gerçek heyecan arayanlar içinde bu dağ mükemmel bir yer. Zirveye doğru giden bir patikayı takip ederek neredeyse dimdik olan dağın yamaçlarına tırmanabilirsiniz.



En Çok Aranan Haberler