İSTANBUL (İHA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AB'nin yeni ve eski üyeleri arasındaki mesafenin ne olursa olsun, gelecek için ortak bir kimlik ve perspektif oluşturulması gerektiğini söyledi.
Ekonomiden siyasete dünyanın yarınını şekillendiren uzmanları tek bir çatı altında buluşturan Forum İstanbul 2005, 4-6 Mayıs tarihleri arasında Swiss Otel'de başladı. Açılışı 5 Mayıs tarihinde Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın katılımıyla gerçekleştirilen Forum İstanbul 2005'te, Türkiye'nin önündeki fırsatlardan ne kadar haberdar olduğu ve AB'ye katılımının dengeleri nasıl etkileyeceği, bilgi toplumunun önemi ve bölge istikrarının nasıl korunacağı, bilim ve teknoloji politikalarının kalkınmaya etkisi, tarımsal teknolojiler ve gıda güvenliğinin nasıl sağlanacağı gibi konular tüm ayrıntılarıyla ele alınacak.
Devlet Bakanı Ali Babacan, İstanbul Valisi Muammer Güler ve çok sayıda davetlinin hazır bulunduğu forumun açılış konuşmasını yapan Başbakan Erdoğan, ilk çağlardan bugüne insanının medeniyet serüveninin araçlarla bir dengeye ulaştığını ifade ederek, bu dengenin nihai denge olmadığını kaydetti. Bu dengede insanoğlunun ilk çağlarda olduğu gibi manevi dünyasıyla çevresindeki maddi dünyası arasındaki arayışını sürdürdüğünü belirten Erdoğan, "İnsanın hakikat anlayışı aynıdır. Küreselleşme, hızla yükselen bir akım olarak insan ve insanı yücelten asli değerleri göz ardı etmiştir. Bugünkü toplantının önemi çok büyük. Küreselleşen dünya yeni kutuplarla tanınmıştır. İnsanlığın bugünkü hali, ne yazık ki varlık içinde yokluk çekme halidir. Yani adalet terazisinin bozulduğu bir dünyada varlık ve zenginlikte insan yoksulluğu adeta yaşar hale getirilmiştir" dedi.
"YOKSULLUĞA AYRILAN PARA, SİLAHLANMA YANINDA NEREDEYSE BİR HİÇ" 2004 yılı sonu itibariyle dünyanın silahlandırmaya ayırdığı paranın 900 milyar dolar olduğunu, bunun yanında yoksulluğa ayrılan paraya ise 'bir hiç' denilebileceğini dile getiren Başbakan Erdoğan, bu anlayışla küreselleşen terörün daha da güçlü hale getirildiğini kaydetti. İnsanlığın bunun bedelini ödediğini ifade eden Erdoğan, küreselleşen terörizmi besleyen unsurlardan birinin de bu çelişki olduğunu söyledi.
Erdoğan, artık bilgi devrimini başarmış toplumların dünyadaki öncülerinin işçilik, malzeme gibi klasik girdilerinin maliyetini aşağı çekerek sürdürmelerinin mümkün olmadığını ifade ederek, "Biz burada tek girdi düşünüyoruz. O da insandır. İnsan varsa diğerleri vardır. Gelecekte dünya liderliğine oynayacak ülkelerde ekonomi, yeniliklerden beslenecektir. Zaman içinde çok daha duyarlı bir ekonominin ortaya çıkması için hepimize önemli görevler düşüyor. İnanıyoruz ki, AB bu bilince çoktan gelmiştir. Çerçeve programlarıyla üyelerini müştereken geleceğe hazırlamaktadır. 7. çerçeve programında 2007 ile 2013 yılları arasında 73 milyar euro ayrılmıştır" dedi.
Amacın işbirliği ve yetkinlik gibi sihirli kavramlar olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, AB'nin yeni ve eski üyeleri arasındaki mesafesi ne olursa olsun gelecek için ortak bir kimlik ve perspektifin oluşturulmasının zorunlu olduğunu kaydetti. AB'nin küresel bir güç olabilmesinin, farklı imkanları, kaynakları bünyesine katmasıyla mümkün olacağını dile getiren Başbakan Erdoğan, dolayısıyla AR-GE'lerini birlikte yapmayanların yarın bu treni kaçırmış olacağını söyledi. Erdoğan, Cumhuriyet tarihinde ilk kez bu yıl iktidarlarının TÜBİTAK bütçesine 450 trilyon lirayı araştırma ve geliştirme çalışmaları için ayırdığını belirtti.
"TÜRKİYE, DOĞU VE BATININ ÜYESİ" Türkiye'nin hem batının hem de doğunun üyesi olduğunu kaydeden Erdoğan, "Bu perspektiften bakarak Türkiye'yi kültürel çeşitliliğiyle, medeniyetiyle değerlendirmeliyiz. Biz asırlardan beri medeniyetlerin ana yurdu bu topraklara ayak basarak doğuyla batının, kuzeyle güneyin temas ettiğini görüyoruz. Unutulmasın ki dünyanın her zamankinden daha çok birbirine yaklaştığı bir günde bütün toplumların başkalarına ihtiyacı vardır. Medeniyetler çatışmasının karşısında olduğumuzu, olacağımızı her defasında söyledik. AB'nin medeniyetler uzlaşmasının adresi olacağını ifade ettik" dedi. Genç Türkiye Cumhuriyeti'nin, Osmanlı'dan devraldığı tarıma dayalı ekonomi düzenini sanayi ağırlıklı hale getirdiğini ifade eden Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bunun için Kamu İktisadi Teşekkülleri'ni kurdu. Türkiye bugün dünyada yıldızı parlayan ülkeler arasında yer alıyor. Sıkıntılı günler geçirdik; ancak bugün fevkalade iyi bir yere geldik. Güven ve istikrarın adresi olduk. Sanayimizin kullanım kapasiteleri yüzde 80'lere geldi. Şimdi gelişmeyi sağlamak durumundayız."
Türkiye'nin şu anda "dünyanın 18. büyük ekonomisi" olduğunu dile getiren Erdoğan, "Milli gelirimizi 2 yılda katladık, şu anda 300 milyar doları aşmış durumdayız. Mevcut altyapımız bizi yakın geleceğe taşır; ama daha sonraki yıllar için hummalı bir faaliyete ihtiyaç var. Asla şımaramayız, rehavete asla düşemeyiz, ekonomik programımızdan taviz veremeyiz" dedi.
"Hükümet Avrupa Birliği'nde bir rehavete mi kapıldı?" şeklindeki yaklaşımları da 'deli saçması' olarak nitelendiren Erdoğan, "Biz ne yaptığımızı, yapacağımızı iyi biliyoruz. Önümüzdeki program neyse aynen uygulamaya devam ediyoruz. Biz 17 Aralık'a nasıl geldiysek, bundan sonraki süreci de böyle devam edeceğiz" diyerek konuşmasını noktaladı.