Sosyal etkileşimde zorluk çeken otizmli insanlar, diğer insanların önemsiz bulduğu detaylara yoğunlaşarak yaptıkları şeye tamamen konsantre olurlar. Bu nedenle üç ya da dört insanın hayatları boyunca yapacağı işlerin toplamını tek başlarına yapabilirler. Isaac Newton ve Einstein'ın otizmli olduğunun söylenmesi hiç şaşırtıcı değil.
Avrupa'da soylu ailelerde oldukça yaygın olan ensest ilişkiler, hemofili ve porfiri gibi negatif çekinik genlerin yaşamasını sağlarken, dünya tarihini değiştiren Rus ve İngiltere monarşilerinin çöküşüne sebep olmuş.
Çar II. Nicholas'ın oğlunun hemofiliye yakalanması, Çar ve karısının oğlunun hastalığından başka bir şeyle ilgilenmemesine yol açıyor. Bu sırada gerçekleşen devrimle tüm aile Bolşevikler tarafından öldürülüyor.
Kral III.George ise paranoya ve halüsinasyon gibi belirlileri olan porfiri'den muzdaripmiş. Saltanatı sırasında Birleşik Krallık Amerikan Bağımsızlık Savaşını kaybederek On Üç Koloni'nin bağımsızlığını tanımak zorunda kalmış ve ABD kurulmuştur.
Bu hastalıktan muzdarip olan insanlar hiçbir şeye odaklanamadığı düşüncesi yanlış. Konu ilgilerini çekiyorsa ona tamamen odaklanıyor ve o konuda oldukça başarılı oluyorlar.
DEHB ve yaratıcılık arasında bir ilişki olduğunu fark eden bilim adamları, hastalığın insanları sanat ve bilim dallarında büyük yenilikler yapmaya yönelttiğini fark etti. Thomas Edison, Pablo Picasso ve Mark Twain ve Kurt Cobain gibi isimlerde de olan DEHB, günümüzde ilaçlarla kontrol altında tutulmaya çalışılıyor ve bu ilaçlar geleceğin dahilerini uyuşturuyor!
Bazı uzmanlar Zülkifl ve Joseph Smith peygamberlerin epilepsi hastası olduğunu söylüyor. Bu peygamberlerin epilepsi nöbetleri sırasında yaşadıkları deneyimlerin ise bir tanrıyla iletişim yöntemi olduğu düşünülüyor.
Cadı Avı El Kitabı Malleus Maleficarum'da iki Dominikli rahibin söylediğine göre epilepsi bir cadılık işaretiydi. Bu nedenle epilepsi hastası olan Jeanne d'Arc'ın cadı olduğunun düşünülüyordu. Fransa için savaşıyor olmasına rağmen Tanrı'nın bir kadınla konuşmasının imkansız olduğunu düşünen kilise, bu gerekçeyle onu bir cadı gibi yaktı ancak daha sonra azize ilan etti!
Yale Üniversitesi profesörü James Leckman'ın yaptığı araştırmaya göre OKB'si olan insanların yüksek miktarda salgıladığı kimyasal ile yeni ebeveyn olmuş annelerin salgıladığı kimyasallar aynı. Buradan bir bağlantı kuran Leckman, evrim sürecinde bir noktad, annelerin detaylı temizlik ve hijyene karşı olan obsesif bozukluklarının, çocukluk hastalarından sağ çıkan ve çıkmayan çocukları belirlediğini düşünüyor.