James Hamblin birkaç yıl önce duşta şampuan ve saç kremi, deodorant, nemlendirici gibi kişisel bakım ürünlerini kullanmayı bıraktı. Hala koşu antrenmanı sonrası ara sıra saçlarını ıslatan Hamblin “kirli” biri olarak yaşamını sürdürüyor.
Yeni alışkanlığı ile ilgili The Post’a açıklama yapan Hamblin “İhtiyaçlarımı en aza indirmenin bir parçası olarak başladı” dedi.
Doktorluk kariyerini gazeteci olarak sürdüren Hamblin New York’ta oldukça küçük bir stüdyo daireye taşındı. Bununla birlikte ihtiyaç duymadığı gereksiz eşya ve alışkanlıkları hayatından çıkarmaya karar verdi. Humblin, günlük bakımda kullanılan ürünlerin daha fazla kozmetik ürün aldırmayı etkileyip etkilemediğini, sıklıkla duş almanın insanlar için kötü etkisi olup olmayacağını merak etti.
Kişisel bakım ve temizlik ürünleri olmadan geçen yeni yaşamını ise “Clean: The New Science of Skin” adlı kitabında detaylarıyla anlattı.
Cildimiz de, tıpkı sindirim sistemimize benzer şekilde trilyonlarca yararlı bakteriye ev sahipliği yapıyor. Kullanılan kimyasal bakım ürünleri ise bu bakterilerin önemli bir miktarını yok ederek muhtemelen daha kötü sağlık sonuçlarına yol açabilir.
Hamblin konuyla ilgili “Cildimizi uzun süredir bizi dış dünya ile ayıran bir bariyer olarak düşündük. Ancak mikrobiyom konusunda artan bilgimiz cildiğimizin çevreye uyum sağlayan bir arayüz olduğunu gösteriyor” dedi.
Temizlik takıntısı, sık sık yıkanmak, çoğunlukla kapalı alanlarda kalmak, sterilize edilmiş gıdalar bağışıklık sistemimizin kafasını karıştırıyor olabilir. Humblin, insanlığın tarih boyunca mikroplara sürekli maruz kalarak bağışıklık sisteminin neye nasıl tepki vereceğini bilecek şekilde yaşadığını söylüyor.
Örneğin otoimun sistemdeki bozulmalarla ilişkili olan alerji, astım, egzema gibi hastalıklar çevresel patojenlere yeterince maruz kalınmamasıyla ilgili olabilir.
2016 yılunda yapılan ve New England Journal of Medicine adlı bilimsel dergide yayınlanan bir araştırma Indiana’daki Amiş topluluğunun, Güney Dakota’da genetik olarak benzer Hutterite topluluğundan dört kat daha düşük astım oranına ve altı kat daha az alerjiye sahip olduğunu ortaya çıkardı. Araştırmaya göre aradaki temel fark Amiş’lerin çiftliklerindeki hayvanlarla ve toprakla günlük olarak daha çok etkileşim içinde olmasıydı.
Kaliforniya Üniversitesi tarafından yapılan bir çalışmaya göre derideki bakterilerden arındırılan farelerin cilt kanserine daha duyarlı olduğu ortaya çıktı. Ayrıca Teksas A&M’deki araştırmacılar, derideki bakterileri değiştirerek sivrisineklerin uzaklaştırılabileceğini keşfetti.
Peki gözeneklerimizde yaşayan mikroskobik akarlar? Muhtemelen onlar ölü derileri yiyerek, cildin pul pul dökülmesine yardımcı oluyor. Humblin, ciltteki organizma topluluğu ile ilgilenen bilimin yeni yeni geliştiğini söylüyor. Ancak kesin olan bir şey var, o da temizlikle ilgili kabullerin yüz yıllar içinde değiştiği.
Sabun binlerce yıldır kullanılan bir temizlik maddesi. Bazen aşındırıcı özellik gösterse de, yıkanma bir zamanlar aşırı önemliydi.
1800’lü yıllarda ise banyo yapmak artık bir lüks değildi. 20. Yüzyılın başlarında reklam endüstrisinin geldiği nokta hakkında Humblin sağlık, güzellik ve temizlik kavramlarının yeniden tanımlandığını söylüyor.
Günümüzde ise neyin temiz olup olmadığı konusu ise bir tabu. Duş almayı bırakmayı tavsiye etmese de, insanların gerekli olduğuna inandığı ritüelleri sorgulamasını isteyen Humblin “Bir gün duş almazsanız yağlı görünmezsiniz veya soğan gibi kokmazsınız. Rahatsız edici bir koku yaymıyorum ve yağlı görünmüyorum, normal bir insan gibi kokuyorum” dedi.