BİZE ULAŞIN
Kadir Konuksever
Diyarbakır
Yüksekliği iki ila dört metre arasında değişen ve bir kilometre uzunluğundaki duvarın bir tarafında İsrail diğer tarafında Filistin yazıyor.
Araziyi boydan boya kat eden beton yapının dibinde yürüyen yakınlardaki köyün sakinleri sıkıntıyla çirkin yapıya bakmaktan alıkoyamıyorlar kendilerini.
Köyün karşısına boydan boya çekilen duvar güzel günbatımı manzaralarını kapatmakla kalmıyor, her Perşembe günü yitirdiklerinin mezarlarına yaptıkları mutad ziyaretlerini de eziyete dönüştürüyor.
Çünkü duvar köy ile mezarlığın bulunduğu bölgenin ortasında duruyor.
Sıcaklıkların kırk beş derecelere tırmandığı bu coğrafyada hafif tempoda yapılan bir yürüyüş çileye kolayca dönüşebiliyor.
Anlatılandan çıkarılacak sonuç yanıltıcı olabilir.
Zira resmedilen hikayenin geçtiği yer İsrail-Filistin sınırı değil; Diyarbakır.
Duvarın bir tarafında Tanoğlu köyü, diğer tarafında Dicle Üniversitesi var.
Üniversite geçtiğimiz günlerde komşu olduğu Tanoğlu köyü ile kendi arazisini ayırmak için yaklaşık bir kilometrelik duvar ördü.
Köylüler dış dünyadan kendilerini yalıtan yapıya tepkili.
Günlük işleri bile eziyete dönüştüren duvar için mahkemeye başvurmaya hazırlanıyorlar.
Eski hikaye Diyarbakır’da, Dicle Nehri’nin kenarında ve 27 bin dekarlık bir arazi üzerine kurulmuş olan Dicle Üniversitesi ile tarihi daha eskiye dayanan Tanoğlu köyü arasına set çekmeye kadar varan mesele aslında yeni değil.
Üniversitenin kurulduğu 1974 yılından önce çevre arazileri kamulaştırılan ve bu nedenle mezarlıkları üniversite kampusu içinde kalan Tanoğlu köylüleri ile üniversite yönetimleri arasında çeşitli dönemlerde vakayı adliyeden sayılabilecek meseleler yaşandı.
Köylülerin hayvanlarının üniversite arazisine girmesi yada köye ulaşımda çevre düzenlemeleri ile zaman zaman Üniversite’nin güçlük çıkarması mahkemelere taşınıp durdu.
Ancak Üniversite’nin yeni çözümü! bu güne kadar yaşananlara rahmet okutacak cinsten.
Meselenin bundan kelli halline uygun görülen yöntem İsrail yada bir zamanların Doğu Almanya’sı tarafından uygulanan çözüm yada çözümsüzlük yolu ile aynı.
Dicle Üniversitesi Genel Sekreter Yardımcısı Mustafa Tuna, köylülere ait sürülerin zaman zaman Üniversite'nin arazisine girerek Ziraat Fakültesi'ne ait proje kapsamındaki ekili alanlara zarar verdiği gerekçesiyle duvar ördüklerini ve duvarın güvenlik amaçlı olduğunu söylüyor.
Gerekçe köylülere inandırıcı gelmiyor.
Duvarın güvenlik için olmadığını savunan köylüler, "Eğer güvenlik amaçlı olsaydı, üniversitenin dört tarafına beton duvarlar örülmesi gerekirdi. Ama, sadece köyümüzün karşısına örülmüş" diyorlar.
İsrail-Filistin Köylüler durumu İsraillilerin Filistinlilere ettikleri eziyete benzetiyorlar. Bu nedenle duvarın köy tarafına Filistin, Üniversite tarafına da İsrail yazmışlar.
Tanoğlu köylülerinden Mehmet İmran Şenyiğit, dünyada Berlin gibi duvarların yıkıldığını ve artık geçmişte düşman olarak bilinen ülkelerin bile aralarındaki sınırları kaldırdığını belirterek ekliyor:
"Ama bilim yuvası olan üniversite, 35 yıldır komşu olduğu köyümüz ile arasına beton duvarlar örüyor. Öyle bir duvar örüyor ki, köyün önünü tamamen kapatıyor. Bir hastamız olsa artık 40-50 kilometre dolanarak hastaneye götüreceğiz. Duvar ile birlikte yolu da kapatarak kampüs içinde kalan mezarlığımızı ve meralarımızı kullanmamızı engellemek istiyorlar. Biz bu konunun hukuksal mücadelesini vereceğiz konuyu yargıya taşıyacağız"
Köylülerden Mehmet Bayram, duvarı İsrail-Filistin arasındaki duvara benzeterek, "Bütün dünyada duvarlar kalktı sadece İsrail ve Filistin arasında duvar vardır. Bu duvarların kalkması için başta Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız olmak üzere herkes mücadele veriyor. Ancak, üniversite köy ile arasına duvar örüyor. Bu duvarın örülmesinin hiç bir gerekçesi olamaz. "diyor
Diyarbakır’da Dicle Nehri’nin kenarına kurulmuş Dicle Üniversitesi ile Tanoğlu köylüleri arasındaki duvar daha çok tartışılacak gibi.
Yeni duvarlar örülür mü henüz belli değil ancak köylülerin bundan sonra "Duvar’a Karşı" duracakları kesin gibi.
