Tarım ve Orman Bakanlığınca yapılan düzenlemeyle sigara başta olmak üzere tütün mamullerinde düz ve standart paket uygulaması bugün başlıyor. 5 Ocak 2020'den itibaren de sadece yeni standart paketlerin satışı yapılabilecek ve piyasada eski tip paket bulunmayacak. 5 Ocak'a kadar yeni paketlerle üretim yapılacağı gibi mevcut paketlerin piyasadaki satışı devam edecek.
Uygulamayı, değerlendiren Dağlı, 5 Aralık 2020 tarihi itibarıyla sigaraların tek tip düz paketle satılacak olmasından dolayı sivil toplum adına gurur duyduklarını, konu ile ilgili çalışmalar sürdüren tüm kamu ve sivil toplum temsilcilerini kutladıklarını söyledi.
Dağlı, düz paketin yapılması gereken en önemli tütün kontrolü adımlarından biri olduğunu kaydetti.
Paketlerin, renkleri, görsel algıları ve şekilleriyle sigara firmasının reklam unsurlarını taşıdığını, bağımlıların rengi gördüğünde beyinlerinde bağımlılık mekanizmasının harekete geçtiğini anlatan Dağlı, "Bunların, cazip olmayan tek renk olması ve firmanın marka adının sadece üstünde bulunması dışında başka bir tanıtıcı özelliğinin olmaması görsel algı bağımlılığını ortadan kaldırıyor." diye konuştu.
Mevcut sigara paketlerinin, sigarayı daha çekici halde pazarladığını ve tüketimi teşvik ettiğini vurgulayan Dağlı, düz paketin, öldürücü tütün ürünlerinin cazip paketleriyle reklam ve promosyon aracı olmasını engelleyeceğini ve tüketimi azaltacağını ifade etti.
Dağlı, sigara paketlerinde bazı markaların daha az zararlı olduğu algısını yaratan görsel simgelerin ortadan kalkacağını anlatarak, düz paket uygulamasına ilk geçen Avustralya'da sigara tüketiminin azaldığını aktardı.
Tütün endüstrisinin tütün tüketimini azaltan her girişime karşı olduğuna işaret eden Dağlı, şunları kaydetti:
"İlk uygulamayı başlatan Avustralya hükümetini dava ederek sindirmek istemiştir. Ancak Avustralya hükümeti düz paket davalarından haklı, endüstri ise haksız çıkmıştır. Avustralya düz paket uygulamasının Anayasaya uygun olduğunu, serbest ticaret ve rekabet kuralları kapsamında değerlendirilmediğini, devletlerarası ikili ticaret anlaşmalarını zedelemediğini göstermiştir. Endüstrinin düz paket uygulamasını engelleyici herhangi bir hukuk savaşına artık giremeyeceği, girse de kaybedeceği bilinmektedir."
Prof. Dr. Elif Dağlı, sigara firmalarının "paket üzerinde" ve "satış noktasında" reklam yapabildiğini dile getirerek, "Satış noktasındaki reklamlarına bütün yasaları hiçe sayarak devam ediyorlar. Yüzde 99 ihlal var, İstanbul'daki satış noktası reklamlarında. Paketlerin düz renk ve birbirinden ayırt edilmeyen paketler olması, satış noktası reklam unsurunu da ortadan kaldıracak." ifadesini kullandı.
Türkiye'nin gecikmeyle de olsa uygulamayı hayata geçirmesinin olumlu olduğunu belirten Dağlı, "Düz paket kanununun 2 özelliği var. Birincisi, paketlerin hepsi aynı renk olacak ve üstünde sadece marka ismi yazacak. İkincisi de standart paket olacak, yani bütün paketler aynı boy olacak. İkinci maddeyi Türkiye yerine getirmedi. Paketlerin hepsi düz renk olmakla birlikte aynı boy olmaması kanunun uygulamasını yarı yarıya bozacak." değerlendirmesinde bulundu.
Dağlı, kanunun yurt dışında "düz ve standart paket" şeklinde adlandırıldığına değinirken "Bizde düz oldu, standart olmadı. Son yönetmelikte standart paket uygulaması yer almadığı için paketlerin üzerinde standart boy olmazsa uyarı resimleri görünür olamayacak. Düz paketin iki yararı var. Birisi, tek renk olacak ama aynı zamanda çarpıcı uyarı fotoğraflar görünebilir yüzde olacak. Standart pakette o fotoğraflar görünüyor, paketler farklı boyutlarda olduğunda fotoğrafların baskısı birbirinden farklı olduğu için görünürlüğü bozuluyor. Türkiye kanunu geç olarak yerine getirdi ve yarısını yerine getirdi." ifadesini kullandı.
Paketin standart hale getirilmesi ve satış noktası reklam unsurlarının ortadan kaldırılması gerektiğinin altını çizen Dağlı, "Yaptığımız çalışmalarda gördük ki sigara firması düz paketten korkuyordu, artık korkmuyor. Düz paket onların canını tahmin ettiğimiz kadar acıtmadı. Tek önemsedikleri, satış noktası oldu. Satış noktasında sigaraların tamamen görünmez hale getirilmesi, gizli kutular içinde satılması ve reklam unsuru olmaması lazım." dedi.
Prof. Dr. Elif Dağlı, Türkiye'de 2018'de Cumhuriyet tarihinin en yüksek tütün tüketiminin gerçekleştiğini hatırlatarak, şu görüşleri dile getirdi:
"Düz paket uygulaması, tütün tüketimini Cumhuriyet tarihinin en yüksek değerinden belki 2008'in başına çekebilir. 'Düz paket, bütün sorunlarımızı çözecek, tütün kontrolünü tamamen sağlayacak ve tüketimi tamamen azaltacak.' rüyasını görmemeliyiz. Kapalı alan sigara yasaklarının çok iyi uygulanması gerekiyor. 18 yaş altına satışta hapis cezası var ama uygulanmıyor. Sigara firmalarına Türkiye'de bazı destekleyici avantajlar sağlanıyor. Bunların durdurulması gerekiyor. Sigara firmalarının herhangi bir sağlık politikasının içerisine müdahil olmaması gerekiyor. Vergi ve fiyat politikalarının gelir elde etmek için değil, sigara tüketimini azaltmak üzerine kullanılması ve hesaplanması gerekiyor. Bütün reklam unsurlarının yok edilmesi gerekiyor çünkü çalışmalar, Türkiye'deki gençlerin önemli bir kısmının sigara reklamı gördüğünü ortaya koyuyor. Sürekli tedavi uygulaması ve kamuda sigara bırakma polikliniklerinin desteklenmesi ve teşvik edilmesi gerekiyor. Tütün kontrolünde çok güzel kanunlarımız var, maalesef kanunlar uygulanmıyor ve denetlenmiyor. Düz paket diğer kanun uygulamalarıyla birlikte etkili olur."
Sağlığa Evet Derneği Başkanı Prof. Dr. Elif Dağlı, Türkiye'deki bir başka tütün kullanım metodunun "nargilelik tütün" olduğuna işaret ederek, nargilelik tütünün sadece yüzde 10'unun yasal olarak satıldığını, sarmalık kıyılmış tütünün açıkta ve dükkanlarda satışıyla ilgili denetim yapılmadığını anlattı.
Elektronik sigaralar ve ısıtılmış tütün ürünlerinin internet üzerinden satıldığına dikkati çeken Dağlı, "Yasal yöntemleri kullanarak, yasa dışı ürün satılıyor. Düz pakete soktuğumuz sigara bütün bu ürünlerin yanında minik bir ürün kategorisi teşkil edebilir. Nargile, ısıtılmış tütün ürünü, elektronik sigara, açıkta satılan sarmalık kıyılmış tütün yasal denetim altında olmalı, takibi yapılmalı ve satan dükkanların hepsinin ruhsatlandırılması, denetimi gerekli. Kapalı alan yasaklarının uyumu gerekli. Bunlar olamadan düz paket hafif bir ısırma yapar ama büyük parçayı koparamaz." dedi.
Dağlı, Türkiye'de tütün tüketiminin en düşük seviyesinin 2010'da görüldüğünü kaydederek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"2009 ve 2010 arasında tütün kullanımı 1 yılda yüzde 13 azaldı. Bunu gerçekleştiren mucize kapalı alan sigara yasakları, televizyondaki kamu stoklarının etkin kullanımı, vergi politikaları ve kamuya yönelik yapılan billboard ve görsel çalışmalardı. Bunların hepsi aynı anda samimi ve etkin şekilde uygulandı ve denetlendi. Bunun neticesinde hızlı bir düşüş meydana geldi. 2013'ten itibaren tüketim yavaş yavaş artmaya başladı çünkü kanunların uygulanması gevşedi. 2008'de kapalı alan sigara yasaklarına başladığımız için onu bir milat olarak görüyorum. 2008'de başladığımız mücadelede tüketimde yavaş yavaş düşme elde ettik, 2010'da mucizevi bir düşme meydana geldi, 2011, 2012 durakladı, 2013'ten sonra yükselmeye başladı. Yükselme giderek arttı ve 2018 verileri en yüksek tüketimi gösteriyor. Geriye bu şekilde dönmesini üzüntüyle karşılıyoruz. Sigara firmalarının bilerek insan öldürdüğüne inanıyoruz çünkü sattıkları ürün, müşterinin yarısını öldürüyor ve hala yasal olarak satmalarına izin veriliyor."