Her insanın uykuya ihtiyacı oluyor. Özellikle yetişkinler uykularını tam almadıklarında gün içerisinde bitkin düşebiliyorlar. Çok çeşitli uyku sorunları bulunuyor. Uykusuzluk da en sık karşılaşılan uyku problemlerinden. Uzm. Dr. Polat, genel vücut sağlığı için çok önemli olan düzenli ve kaliteli uyku kalp sağlına da iyi geldiğini ve uyku düzenindeki olumsuz değişikliklerin pek çok sağlık sorununa davetiye çıkarttığını belirtti. Uyku bozukluklarının yol açtığı sorunların başında ise hipertansiyonun geldiğine değinen Polat, “Yüksek tansiyon, kalp krizi ve kalp yetmezliği gibi kardiyolojik sorunlara zemin hazırlayabiliyor.” dedi.
Uyku ve hipertansiyon ile ilgili bilgi veren Uzm. Dr. Polat, “Hipertansiyon, kanın damar duvarına uyguladığı basıncın yüksek olması durumudur. İlerleyen yaş grubunun üçte birinin muzdarip olduğu bir hastalıktır. Yüksek tansiyon oldukça yaygın bir sorun olmakla birlikte, birçok hastalığın da ortaya çıkış sebebi sayılmaktadır. Hipertansiyon iki şekilde ortaya çıkar. Eğer saptanabilen ikincil bir nedene bağlı değilse, buna ‘esansiyel’ (primer), bir nedene bağlıysa buna ‘ikincil hipertansiyon’ denir. İkincil hipertansiyon; böbrek hastalıkları, böbrek üstü bezi tümörleri, kan damarlarında doğuştan gelen bozukluklar, tiroid hastalıkları ile doğum kontrol hapları, bazı soğuk algınlığı ilaçları, reçetesiz satılan bazı ağrı kesiciler ve bazı reçeteli ilaçlar nedeniyle olabilir.” ifadelerini kullandı.
Esansiyel hipertansiyonun da ortaya çıkmasını kolaylaştıran bazı etkenlerin bulunduğuna değinen Uzm. Dr. Polat, “Bunlar yaş, cinsiyet, yüksek miktarda tuz tüketimi, obezite, yüksek kalorili beslenme, düşük aktivite düzeyi, yorgunluk, kişilik özellikleri, stres, uyku bozuklukları gibi etmenlerdir. Burada uyku kısmını ayrı tutmak gerekebilir. Bazen boyun yapısının kısa olması, damak ya da gırtlak yapısı, burunda olan tıkanıklık kişilerin uyku kalitesini bozabilir. Bu yapısal sorunlar derin uykuya dalmayı engellediği gibi vücudun dinlenmesini de önler.” şeklinde konuştu.
Uzm. Dr. Polat, “Normalde bir erişkinde ortalama uyku süresi 7-8 arasındadır. Bunun sağlanması için kişinin belirli bir saatte uyuyup, belirli bir saatte uyanması gerekir. Uyku sorunları obezitenin önemli bir sebebidir. Bu da vücut ritmini bozar. Dinlenmemiş bir vücut bu nedenle hipertansiyon için büyük bir risk faktörü olur.” dedi.
Uyku apnesi sorunu olanlar kişilerde daha çok hipertansiyon, diyabet ve obezite görüldüğünü vurgulayan Uzm. Dr. Polat, “Araştırmalar; uyku apnesi şiddetinin fazla olduğu kişilerde hipertansiyon gelişme riskinin 2 kat arttığı, ayrıca uyku kalitesi düşük olanların, dirençli hipertansiyona yakalanma riskinin iyi uyuyanlardan daha fazla olduğu göstermiştir. Bu durum da kalbin yorulup zarar görmesine neden olmaktadır. Bu hasta grubunda kalp damar tıkanıklığı, kalp krizi, hipertansiyon ve inme riski yüksek olmaktadır.” ifadesini kullandı.
Belirli aralıklarla ihtiyaç duyulan şekerlemenin normal süresinin 10-15 dakika olduğunu belirten Uzm. Dr. Polat, “Uyku apnesi hastaları, gece uyku sorunu yaşadıkları ve tam olarak dinlenemedikleri için uyku ihtiyaçlarını gün içinde gidermeye meyillidir. Eğer bundan daha uzun bir süre uyku ihtiyacı ortaya çıkıyorsa ve kişi bir anda uykuya dalıyorsa, altta yatan nedenin araştırılması ve hastanın tedavisinin bu yönde yapılması uygun olur. Bu tip hastaların önce uyku testinden sonra da mutlaka kardiyolojik muayeneden geçmeleri gerekir. Çünkü sağlıklı bir uyku düzeni olmayan kişilerin hipertansiyon ve kalp ritim bozukluğu riski olabilir. Aynı zamanda kişide kalp krizi ile kalp yetmezliği de gelişebilir. Yapılan tetkiklerde uyku apnesi saptanan kişilerde pozitif havayolu basıncı ile apnenin tedavi edilmesi, tansiyon değerlerinin kontrol altına alınmasında olumlu etki sağlamaktadır.” diye konuştu.
Gün ışığının, biyolojik ritmin önemli bir yönlendirici olduğunu vurgulayan Uzm. Dr. Polat, “Özellikle gece vardiyasında çalışan kişiler, düzensiz uyku nedeniyle hipertansiyon açısından riskli gruptadır. Çünkü gece çalışma düzeni, vücudun biyolojik ritminin bozulmasına yol açmakta ve tansiyon dengesinde etkili olabilecek hormonların vücuda salınım dengesi de olumsuz etkilenmektedir. Kuzey ülkelerinde yaşayanların uyku düzenlerini oturtabilmek için evlerinde siyah perde kullanmalarının nedeni de budur. Gün ışığı ‘uyanıklık’ demektir. Gece sağlıklı uyuyamamak, metabolizmayı da olumsuz etkiler. Bu nedenle çocukların beş yaşından sonra öğle uykularının kaldırılması, gece uykularının etkilenmemesi ve derin uyku ile büyüme hormonunun salgılanabilmesi bakımından önemlidir.” diye ekledi.