BURSA (İHA) - Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, kendisi hakkında gensoru verilmesine sebep olan bakanlığın e-mail ihalesiyle ilgili olarak, çalışmanın en uygun teklifi verene ihale edildiğini söyledi.
Bakan Hüseyin Çelik, Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Bursa İl Başkanlığı'nın 15. İl Danışma Meclisi toplantısında katılmak için geldiği Bursa'da gündeme ilişkin açıklamalar yaptı.
Bakan Çelik, bakanlığın e-mail ihalesinin en uygun teklifi verene verildiğini, genel ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin zamanında yapılacağını, CHP'nin iktidara gelmesinin hayal olduğunu, Demokrat Parti'nin tek gerçek temsilcisinin AK Parti olduğunu ve milletin gözünde önemli değil değerli olmaya çalıştıklarını belirtti.
Kamuoyunda tartışma konusu yapılan ve hakkında gensoru verilmesine sebep olan e-mail ihalesini savunan Milli Eğitim Bakanı Çelik, çalışmanın en uygun teklifi verene ihale edildiğini belirterek, "Herkes, kendisi nasılsa karşısındakini de öyle görüyor. Biz 400 trilyonluk bir ihale yaptık, MEB olarak. Bana gensoru verdiler. Dediler ki bu bakan en ucuz teklifi verene vermeyerek devleti zarara sokmuştur. Şimdi ben kalktım dedim ki; beyler en ucuz teklifi verene verilir diye bir şey yok. En uygun teklifi verene vermek lazım. Ben çocuklara mezar yapmıyorum. Ben çocuklara mezar da yaptırmam. Bugün de olsa vermem ben onlara" dedi.
Çelik, yaptığı konuşmada, genel ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine de temas etti. Seçimlerin zamanında yapılacağını söyleyen Çelik, tartışmaların büyütülmesinin anlamsız olduğunu söyleyerek, "Milletin vicdanı hakemdir. O hakeme hep beraber gideceğiz. Ve orada herkes milletten onay alacak veya milletten dert alacak. Bunu büyütmenin anlamı yok. Allah'ın izniyle en iyi şekilde cumhurbaşkanımızı şeçeceğiz. Birlikte genel seçimlere gideceğiz. Bu konuda Türkiye'de felaket senaryoları yazmanın hiçbir anlamı yok. Huzur ve sükunet içerisinde TBMM, bugüne kadar olduğu gibi bugün de Türkiye'yi cumhurbaşkansız bırakmayacaktır" diye konuştu.
Bakan Çelik, konuşmasında CHP'ye de yüklendi. CHP'nin 1950'de halktan yediği tokat sonrasında 57 senedir kendisine gelemediğini söyleyen Çelik, "Bu anlı şanlı demokrasiden söz eden ana muhalefet partisi, 1946'da seçimleri nasıl yaptı biliyor musunuz? 1946'da seçimler, açık oy gizli tasnif şeklinde yapıldı. Ne kadar demokratik değil mi? Ve Demokrat Parti kaybetti. Ama 1950'de halk öyle bir kükredi ki, CHP'ye öyle bir ders verdi ki, bunun sonucunda CHP 57 senedir kendisine gelemedi. Bundan sonra da gelemez" şeklinde konuştu.
AK Parti'nin 16 ayda iktidara gelmesinin yeryüzünde bir ilk olduğunu da hatırlatan Bakan Çelik, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal hakkında, "Baykal, Uludağ Üniversitesi'nde öğrencilere karşı konuşuyor. Gençler soruyor; ey Baykal 15 yıldır sen genel başkansın, bir türlü iktidara gelemedin, niye?' Ben diyor 15 senedir partiyi kurmaya çalışıyorum. Şimdi 15 yılda partisini kuramayan bir lider memlekete ne yapacak değerli arkadaşlar? Hangi hizmeti gerçekleştirecek, Allah aşkına" ifadelerini kullandı.
Demokrat Parti'nin (DP) tek gerçek temsilcisinin AK Parti olduğunu savunan Bakan Çelik, köy okullarının devlet tarafından yapılmasını sağlayan DP dönemi Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri'nin hatırasını yaşattıklarını belirterek, "1947 yılına kadar devlet köyde vatandaşa okul yapmamıştır. Köylü kendisi yapmak zorundaydı, 1947'ye kadar. 1947-51 arasında da devlet sadece malzeme yardımı yaptı. Köy okullarının devlet tarafından yapılması hangi dönemde başladı, biliyor musunuz? Merhum Demokrat Parti Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri zamanında başladı. Tevfik İleri'nin hatırasını biz yaşatıyoruz. 8 Mart'ta Tevfik İleri ile ilgili Milli Eğitim Bakanlığı'nda görkemli bir tören var. Bakanlığımızın en güzel salonlarından birine, Tevfik İleri'nin adını veriyoruz. Sayın Başbakanımız ile beraber ailesini şeref konuğu olarak aldık götürdük, Rize'de adını oradaki bir anadolu lisesine verdik" dedi.
Milletin değerine layık olmak için çalıştıklarını kaydeden Çelik, şunları söyledi: "İsim yapmış insanları şöyle tasnif edebilirsiniz. Tarih boyunca önemli adamlar gelmiştir. Ve değerli adamlar gelmiştir. Paranız, pulunuz, mevkiiniz, makamınız, rütbeniz varsa, siz önemli adamlarsınız. Ama önemli adamların önemi, onların parası, pulu, mevkii, makamı rütbesi olduğu sürecedir. Bunlar gitti mi biter. Ama değerli insanlar, gömülen hazineler, defineler gibidir. Üzerinden asırlar geçse, onlar bu alemden göçüp gitseler bile tazeliklerini, değerlerini her zaman muhafaza ederler. Ha bir insan hem değerli hem önemli olabilir mi? Elbette olabilir. Milletvekilisiniz, önemlisiniz, bakansınız, önemlisiniz, başbakansınız önemlisiniz. Biz halkımız nezdinde, halkımızın gönlünde, değerli olmayı önemli adam olmaya her zaman tercih eden bir kadroyuz."