Sinan Akçıl'la aşk yaşamaya başlayınca olay iyice katmerli bir hal aldı. Ebru Şallı Hürriyet'ten Sibel Arna'ya ilk kez konuştu: "O bir prens gibi"
İşte o röportaj... Evlendiğinizde 24 yaşındaydınız. Bugün dönüp baktığınızda 'keşke üç-beş yıl daha bekleseydim' diyor musunuz?
Biraz ailem yüzünden. Babam mankenlik yaptığım için çok tedirgindi, annemle gerilip duruyorlardı, ben de orta yolu bulmak, onları üzmemek için tekrar evlendim. Çok göz önünde bir iş hayatım vardı, evlilik benim için güvenli bir limandı. Tanıştığımızda 21 yaşındaydım. Sevgiyi yakalayınca hayatımda sansasyon, entrika olmasın, huzur olsun istiyordum, evlendim. Çok uzun süre bu huzur bana mutluluk verdi. İki oğlumla bu mutluluğu pekiştirdim.
Evlilik de mutsuzluk yüzünden mi bitti?
Kadının cesur olması gerektiğine inanıyorum. Ve asla katlanmayacak. Bunun için de çok paraya gerek yok. Zaten evliliğimiz boyunca kendi paramı kazandım. Anne sadece evde oturmamalı bana göre. Üretmeli, yaratmalı... O evin dışında bir yaşamın olunca çocuğuna daha iyi bir rol model oluyorsun.
Ne zamandır bir şeyler yolunda gitmiyor peki?
Son 5 yıldır problem var. Ama Pars'tan sonra yani son 3 yıldır tamamen arkadaş moduna girdik, çift olarak tamamen koptuk. Olayı ikinci çocuk bitirdi diyebilirim. Ben işlerime yoğunlaştım, o şekilde oyalandım. Düşün 7 yıldır hafta içi her gün canlı yayın yapıyordum, her gün pilates... "Al nefes Ebru, ver nefes Ebru, üf-püf" yaparak sabrettim. Aslında bu noktada Harun da haklı. Ben tamamen işim ve çocuklarıma yönelmiştim. Ama sabret sabret nereye kadar, karı koca ilişkin tamamen bitmiş, çok iyi iki dostsun ama evlisin. Bir noktada bunun artık devam etmemesine karar verdik.
Tam olarak ne zaman o nokta?
Bir yıl önce. Önceliklerimin sıfırlandığını fark ettim. Sadece çocuklarla ilgileniyorum, evi çekip çeviriyorum, çalışıyorum çok hoş da kendi özel hayatım hiç kalmamış. En basitinden gülmeyi çok seven biriyim, içimden geldiğince gülemiyordum bile. Harun gürültü sevmiyor, kendi müziğini dinleyip, kendi kanalını izlemek istiyordu. Ve sessizlik şart. Aynı evde ayrı dünyaları yaşamaya başlamıştık.
Her şeyin bu kadar medenice olması herkesi biraz şaşırttı?
Evet, bir sürü şey yazıldı çizildi. Ama inanın kimse kimseyi aldatmadı, ahlaksız şeyler yaşanmadı. Kavgamız gürültümüz bile olmadı. Saygımız hep devam ediyor.
Çocukların velayetini paylaşmanızın nedeni neydi?
Beren iki yaşından beri tenis oynuyor. Harun onun profesyonel tenisçi olmasını istiyor. Ben de saygı duyuyorum. Yılın büyük bir bölümünü Barcelona'da geçiriyor. Sürekli babasıyla gidip geliyor. Giriş çıkışlarda sorun olmasın, her defasında benden izin almaları gerekmesin diye Beren'in velayeti babada. Çocukları ayırma gibi bir durum yok yani. İkisi birlikte ya bende ya babada kalıyor. Ama ben her gün mutlaka iki saat de olsa görüyorum.
Birlikte yaşadığınız eve hâlâ gidip gelme durumunuz nedir?
Ne var bunda, düşman mıyız biz? Birbirimize kızgın değiliz.
Neden nafaka talep etmediniz?
Çünkü kendi ihtiyaçlarımı kendim karşılama gücüne ve özgürlüğüne sahibim. Çocukların masraflarını ve okul paralarını Harun karşılıyor. Sadece kendim için bir şey istemedim. Çünkü normal şartlarda benim kazandığım para da evin ortak parasıydı. O varlıklı bir insan olabilir ama ben kazandığım için tabii ki çocuklarıma harcıyordum. Nafaka konuşurken Harun "Onları ben karşılayacağım" deyince ben de kendim için bir şey istemedim.
Yeni ilişkinizden bahsedelim. Aşk nasıl geldi?
Daha önce tanışmamıştık. Yedi yıl program yaptım, denk düşmemiş programa bile hiç gelmemiş. Hiçbir yere çıkmayan biri zaten. Kader. Bir arkadaşımızın evinde karşılaştık.
Ve ilk görüşte aşk mı?
İlk görüşte ısınma diyelim. Hakkında çok fazla bilgi sahibi değildim. Çok iyi bir besteci olduğunu duymuştum. Bize yeni yaptığı bir-iki şarkıyı da dinletti. Gecenin sonunda telefon numaraları alındı, verildi.
İlk izlenimleriniz ne oldu?
Çok doğal, aşırı komik, fazla sıcak bir insan. İçi dışı bir. Cem Yılmaz kadar esprili. Ben gülmeyi çok seven biriyim. Bir de Twitter'ı kitleyen bir hayran kitlesi olmasına rağmen aşırı derecede mütevazı. İlk gün bunlar beni çok etkiledi. Sonra çok fazla görüşemedik zaten.
Görüşmeye ne engel oldu?
Yeni boşanmışım, basın peşimde, abuk sabuk haberler çıkıyor, o da korktu.
Boşanmanın sebebi gibi mi gözükmek istemedi?
Evet, bununla birlikte şöyle de düşündü: İki çocuk var, onun belli bir kariyeri var, neden bu sarmalın içine girsin. Korktu ama bir yandan da bir çekim var. Kalakaldık. Uzun bir süre sadece yazıştık. Haberler çıkınca o da çok tedirgin oldu. Korktu. Görüşmek istemedi.
İlk haber çıktığında birlikte miydiniz?
Aramızda bir şey yoktu. Sadece tanışmıştık. Bir şeyler konuşuyorduk ama yan yana gelemiyorduk ki. Çocuk gibiydik. Öyle bir heyecan.
Peki Sinan "Birbirimizi tanımaya çalışıyoruz" dediğinde...
O zaman birlikteydik. Nasıl biri diye sordular ona, "Kutsal kadın" diye cevapladı...
Ne demek istedi 'kutsal kadın' diyerek?
Enerjimi seviyor, çocuklarımla ilişkimin onu çok etkilediğini söylüyor, o da beni komik buluyor. Böyle biri olduğumu asla tahmin etmiyormuş. Çok temiz bir şey yaşıyoruz biz. Çok saf bir şey.
Başlarda endişeliyken birbirinize ve hislerinize sahip çıkma kararını nasıl verdiniz?
Hissettiklerimizin arkasında durmamız zor oldu. O haberler çıkarken biz iki ileri bir geri gidip geliyorduk. O uzun yazışma süreciyle birbirimizi daha çok tanıdık ve anladık. Belki hislerimizden daha çok emin olduk.
Hissettiklerinizin anlık bir heves olduğundan korktunuz mu?
Ne yaptığımı biliyorum. Yanlış bir şey yapmadığıma da eminim.
Bu kadar genç bir adam size bu güveni nasıl veriyor?
Çünkü bana o söylediği kutsal kadınmışım gibi davranıyor. Çok özel bir insan. Bana göre bir dâhi. Aurasından çok etkileniyorum. Bir prens gibi. O kadar kibar ve özenli ki. Güzel olduğumu hatırlattı. İstediğin kadar Türkiye güzeli ol, güzel olduğunu unutturabilirler. Ama bir gün tekrar güzel olduğunu bir hatırlatan çıkarsa çok etkilenirsin. Sinan aşkın söz yazarı. Şarkıları bunun kanıtı.
Funda Arar'ın seslendirdiği 'Hafıza' şarkısını size yazmış öyle mi?
Evet bana yazdı. Daha yazdığı şarkılar da geliyor yolda...