Beyazların zulmüne karşı son nefesine kadar mücadele eden 19. yüzyılın ünlü Kızılderili liderlerinden Oturan Boğa’nın efsanesi günümüze kadar ulşamyı başardı. Günümüzde Güney Dokata’da yaşayan Siyu halkının Lakota kabilesine liderlik eden Kızılderili Oturan Boğa, tüm dünyada popüler olan şeflerden biri olarak kabul ediliyor. Oturan Boğa adıyla bilinen şefin popülerliği ise akota Siyuları, Kuzey Şayenleri ve Arapaholardan oluşan birleşik Kızılderili birlikleriyle ABD ordusu arasındaki Little Bighorn Muharebesi sayesinde tüm dünyaya yayılmıştı. Oturan Boğa, 1876'da yaşanan savaşta ABD'li Yarbay George Custer'ı mağlup etmesiyle tanınıyordu. Ünlü şef daha sonrasında ülkesinde kaçmıştı ve sonunda Buffalo Bill Cody'nin Vahşi Batı Gösterisi’ne katılmak üzere geri dönmüştü. 1890'da ise ABD yönetimi tarafına geçen yerlilerden oluşan polis birliği tarafından öldürülmüştü.
Oturan Boğa'nın saç örneği, Güney Dakotalı bir adamın ünlü 19. yüzyıl Kızılderili liderinin büyük torunu olduğunu doğrulamalarına yardımcı oldu. Bilim insanları uzun zaman önce ölmüş olan Oturan Boğa’nın DNA parçalarını analiz etmek için yeni bir yöntem kullandı. Araştırmacılar Washington'daki Smithsonian Enstitüsü'nde saklanan saçtan elde edilen DNA'nın, 1890'da ölen Oturan Boğa ile 73 yaşındaki Ernie LaPointe arasındaki akraba ilişkisini doğruladığını söyledi.
Bununla birlikte LaPointe, ABD’nin New Mexico eyaletinde yer alan terk edilmiş uranyum madeninin tehlikesine dikkat çekmek için yıllardır protesto gösterileri yapan yerliler arasında yer alıyor. Üç kız kardeşi olan LaPointe, "Bu DNA araştırmasının, sadece genetik olarak değil, büyük dedemle olan soysal ilişkimi kanıtladığını hissediyorum. Eylemimize karşı çıkanlar, atalarımızla olan ilişkimizi sorguluyorlar. Bizi baş belası olarak görüyorlar. Ancak, çabamızdan vazgeçmeyeceğiz” dedi.
Bununla birlikte çalışmada, uzun zaman önce ölmüş bir insandan alınan DNA'nın, yaşayan bir birey ile arasındaki ailesel bir ilişkiyi göstermek için ilk kez kullanıldı. Yeni yöntem, Cambridge Üniversitesi'ndeki Lundbeck Vakfı Genetik Merkezi'nin yöneticisi Eske Willerslev liderliğindeki bilim insanları tarafından geliştirildi.
Araştırmacıların, 2007'de LaPointe ve kız kardeşlerine teslim edilmeden önce, Smithsonian Enstitüsü’nde oda sıcaklığında saklandıktan sonra bozulan saçtan kullanılabilir DNA çıkarmanın bir yolunu keşfetmeleri 14 yıl sürdü.
Gerçek mezarının neresi olduğundan kimse emin değil ama her iki bölge de popüler turistik alanlar haline geldi. Öte yandan bu bölgeler, Lakotalar için pek anlam ifade etmiyor. LaPointe, şimdi büyük dedesinin hangi mezarda yattığını yine DNA analiziyle doğrulatmayı hedefliyor. Böylelikle ünlü şefin cesedini geri alabilmeyi ve kendi topraklarına götürebilmeyi umuyor.