LEFKOŞA (İHA) - "Yıllarca barış elini uzatan bir halk" adına konuştuğunu belirten KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, "Barış elimiz uzatılmıştır. Ama eşit-egemen halkın elidir bu. Şerefle sıkılacak ve attığı imzayı mertçe yerine getirecek bir halkın elidir. Bunu unutmasınlar. Ve eşit egemenliğimizi pazarlık etmeyeceğimizi bilsinler" dedi.
Rumların Girit'in son sayfalarını yazmak istediğine dikkat çeken Denktaş, "Bunu görmezlikten gelenler varsa, kendi şahsi çıkarları için 'Ne olursa olsun biz güzele, AB'ye gidelim, Rum'un trenine binelim' diyenler varsa aldanacaklardır. Ama bunların halkı aldatma hakkı yoktur. Bizi Türkiye'den kopartma hakları hiç yoktur. Türkiye'nin Kıbrıs üzerinde can pahasına temin etmiş olduğu haklarını sulandırma hakları hiç yoktur. Çünkü Türkiye'nin hakları sulandırılırsa, bizim haklarımızı sel alıp götürmüş olur. Bunları özellikle gençlerimiz bilmeli" şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Denktaş, ekonomik sıkıntılara değinirken ise, herkesin para ve maaş artışı istemekte haklı olabileceğini söyledi ve maaş artışıyla ilgili önerisini şöyle açıkladı:
"Ama bundan sonra şuna dikkat edilsin. Dağıtılacak para varsa, artırılacak maaş varsa, yukarıdan değil, aşağıdan, sosyal sigorta paralarıyla yaşamak mecburiyetinde kalmış insanlardan, az gelirlilerden başlayalım. Üst gelirliler, geçmişte yaptıklarını yapsınlar, 'Bu kez bize lazım değil, alt biraz daha rahat etsin' diyebilsin ki, o milli ruh, o birleşim bir kez daha uyansın. Çünkü mücadele devam etmektedir."
Cumhurbaşkanı Denktaş, KKTC'deki görev süreleri dolan 28. Tümen Komutanı Tümgeneral Bahtiyar Türker ve Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Tuğgeneral Galip Mendi onuruna dün akşam verdiği veda yemeğindeki konuşmasında, Kıbrıs sorununa ve ekonomik sorunlara da değindi ve önemli açıklamalar yaptı.
EGEMENLİK TARTIŞILAMAZ Cumhurbaşkanı Denktaş, Kıbrıs meselesinde egemenlik tartışması yapanlar olduğuna işaret ederek, egemenliğin tartışılamayacağını vurguladı ve şöyle konuştu:
"Ya egemensiniz ya değilsiniz. Egemen olduğumuzun simgesi, şehitliklerdedir, bayraktadır, devletin yapısındadır. Ve bugün yeniden açmış olduğumuz Milli Mücadele Müzesi'ndeki tarihtedir. Bunun münakaşasını yapmak ne kadar yersiz ise, pazarlığını yapmak da o kadar olanaksızdır. Egemenlik pazarlık edilecek bir meta değildir. Ama egemenliği kabul edilmiş bir halkın, başka egemen bir halkla bir anlaşma yapma uğraşında büyük bir faktördür, açılım yapmak için bir faktördür. Halbuki egemenliğin pazarlık neticesinde altından alınacağını hisseden, bu kuşkuyla masaya oturan bir insan hiçbir şekilde gereken açılımı yapamaz."
RUM TARAFININ OYUNU
Rum tarafının "meşru Kıbrıs Cumhuriyeti"nin egemenliğine dayalı olarak göstermelik açılımlar yapmış olduğunu dünyaya kabul ettirebildiğini, fakat Kıbrıs Türk halkının egemenliğini ortadan kaldırmak için bir oyun oynadığını hissettirmediğini belirten Denktaş, "Daha doğrusu bunu görmek istemeyenler tarafından görülmemekte, hissedilmemektedir" dedi.
ŞEHİTLER HAYKIRIYOR
Kıbrıs Türk halkının geçmişte yıllarca egemenliği için, Rum'un egemenliğine girmemek, azınlık olmamak için, Kıbrıs'ı Yunan yaptırmamak için, ortaklık cumhuriyetini yıkmış olanlara Rum cumhuriyeti kurdurmamak için mücadele ettiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Denktaş, tarihin şahitleri olan şehitlerin bunu sağır kulaklara dahi duyuracak şekilde her yerde haykırdığını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Denktaş, Rumların tüm Kıbrıs'ı istediğini, kendilerine geçmişte verilen yanıtın bugün de aynı olduğunu söyledi.
TATLI MESAJLAR
Gazetelerde, Rum liderliğiyle konuştuktan sonra tatlı mesajlar verildiğini gördüğünü ifade eden Denktaş, şöyle konuştu:
"O mesajların içerisinde, 'Kıbrıs Türkleri bizim kadar egemendir, Kıbrıs Türklerini biz dışladık, kendi devletlerini kurmaları haktı, biz bu devletle yeni bir ortaklık kurabiliriz' imasını dahi görmediğim halde, halkımıza bunların söyledikleri gayet olumlu, gayet güzel barışçı mesajlar olarak verilmeye çalışılmaktadır."
"YOK OLURUZ"
Tüm Kıbrıs'a sahip çıkmak isteyen Rumların silahla yapamadıklarını AB yoluyla yapmaya kalkıştığını yineleyen Denktaş, şöyle konuştu:
"Egemenliğmizi teslim etmeden, egemenliğimize dayalı yeni bir ortaklık kurmadan, Türkiye'nin Kıbrıs üzerindeki haklarını AB'ye kabul ettirip Türk-Yunan dengesini olduğu şekliyle uygulatmadan, Türkiye böyle bir şeye razı olmadan bizim AB'ye girmemiz, azınlık statüsü içinde dağılmamız, yok olmamız demektir."