Eğitim Bir Sen'den Sürece Destek

Sen’e bağlı Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim Bir Sen), başlayan çözüm süreciyle ilgili değerlendirme toplantısı düzenledi.

Aydınlar Konaklama Tesisleri’ndeki toplantıya Eğitim Bir Sen Baş Temsilcisi Mehmet Zeki Can ve Eğitim Bir Sen yönetimi katıldı. “Çözüm süresini destekliyoruz” diyen Mehmet Zeki Can, Nusaybin’de yapılan Akil İnsanlar toplantısına da katıldıklarını ve görüşlerini orada da dile getirdiklerini ifade etti. Can şöyle konuştu:

“Bu ülkede 30 yıldır bir çatışma süreci var. Çatışma koşularında herkes kendine bir pay çıkaracak, bir sorumluk alacak ve hiç kimsenin de günahsız olduğuna inanmıyoruz. Az ya da çok herkes bir sorumluluk almıştır. Barış uzlaşmaktır, eski defterlerin açılması değil. Yani kim halklı kim haksız değil bütün defterlerin kapanma sürecidir. Birinin haklı birinin suçlu ilanı değil, bütün tarafların kucaklaştığı bir son nokta olmalıdır. Bunu söylerken de geçmişteki bütün hataların örtülmesi anlamında söylemiyoruz. Söylediğimiz şudur, geleceğimizi bir kör geçmişi kurban etmeyelim, geçmişe saplanıp bu günü değerlendirme yapmayalım. Geçmiş hatalar varsa onları mutlaka değerlendireceğiz, olmaması için gerekli girişimler yapacaktır. Ama geçmişi kurcalayarak topluma kin ve nefret tohumlarını ekmeyelim.”

Sürecin önemine de değinen Can, “Elden geldiğince bu barış sürecinde barış dönemini kazasız belasız kapatmaya çalışalım. Birbirimize destek verelim, birbirimizle geçmişiyle yargılamak değil önümüzdeki süreci nasıl değerlendireceğiz ona bakalım. Biz bu sürecin kalıcı barışa dönüşmesini istiyoruz. Onun için eski defterlerin ha bire açılması belki barış sürecini sekteye uğratabilir. Barış sürecinin kalıcı olması için gerekli önlemler alınmalıdır” dedi.

Can, konuşmasının devamında şunları ifade etti:

“Bu barışının kalıcı hale gelebilmesi için adil bir yönetim, eşitlik yurttaş temelinde bütün kesimlerin içinde yer alacağı bir kardeşlik zemini oluşturmalıdır. Bu süreçte herkes şiddetten arınmalı, katı ideolojik yaklaşımlardan kaçınmalı, herkesin, her düşüncenin değer bulduğu, tahammül kültürünün egemen olduğu bir zemin hazırlanmalıdır. Şiddet dili tamamen devre dışı kalmalıdır. Demokratik kazanımlar anayasal güvence altına alınmalıdır. Özgür, adil, katılımcı yeni bir anayasa mutlak surette hazırlanmalıdır ve süreç hızla ilerlemelidir. Bir başka isteğimiz bu süreçte barış Fırat’ın batısıyla Fırat’ın doğusu arasında sağlanırken, Fırat’ın kendi içindeki havzada da mutlaka barış sağlanmalıdır. Yani bu bölgede yaşayan bütün insanlar birbirine tahammül etmelidir. Bütün ülkede olduğu gibi birbirini sevecek, tahammül edecek, düşüncelerine değer verecek, şiddetten arınacaklar. Bölgedeki insanlar ve oluşumlarda birbirine tahammül edecekler ve kabul edecekler. Ancak bu şekilde önümüzdeki barış süresi kalıcı halde kalabilir. Bunu bütün taraflardan bekliyoruz umarım bu şekilde olur.”

“GÖÇ EDEN İNSANLARIMIZIN DÖNÜŞÜNE YARDIM EDİLMELİ”

Bölgede 30 yıldır süren çatışmalı ortam nedeniyle binlerce ailenin göç ettiğini, yurt içi ve yurt dışına gitmek zorunda olduğunu hatırlatan Can, bu süreçte göç eden insanların geri gelmesi için alt yapı oluşturularak destek verilmesi gerektiğini kaydetti. Bir başka ve en önemli konuların başında süreç boyunca bölgedeki doğayla oynandığını ifade eden Can, “Bu süreçte ormanlarımız yandı, bitki örtümüz zarar gördü. Özellikle barış süreci ilerlerken ekolojik dengenin sağlanması için bir çalışmanın yapılması lazım. Bölgede geçmiş süreçte bazı nehirlerimiz yatak değiştirdi. Şu anda 10 km gidiyorsunuz bir tek ağaca rastlayamıyorsunuz. Ağaçların bulunduğu bölgede yanmış kökler vardır. Dolayısıyla bölgemiz ağaçlandırılmalı, çevre dengesi için bir program hazırlanmalıdır” şeklinde konuştu.

Can, konuşmasını “Barış isteyenin Allah yar ve yardımcısı olsun” sözleriyle bitirdi.