Başkent Öğretmenevi'nde "2. Eğitimde İyi Örnekler Konferansı"nda konuşan Çelik, Bahçeşehir Üniversitesi ile ABD'deki bir eğitim kurumunun imzaladığı anlaşma çerçevesinde ABD'de ortaöğretim kurumlarında ders vermek üzere giden Türk öğretmenlerin 15-20 gün sonra "kendilerini soluk soluğa Türkiye'ye attıklarını" kaydetti.
Çelik, ABD'de yeteri kadar fizik, kimya, biyoloji bilen insan bulunamadığı için Türkiye'den öğretmen istenmediğini, orada, ortaöğretim kurumlarında hocalık yapmanın neredeyse imkansız hale geldiği için bunun istediğini söyledi.
Çelik, "Bayanlar için ortaöğretim kurumlarında öğretmenlik yapmak neredeyse imkansız hale
gelmiştir. Niçin? Bırakın yapsınlar, bırakın etsinler, çocukları zorlamayın, kendi hallerine bırakın, aman gücendirmeyin, baskı yapmayın... Bu ekstrem bir tavırdır. 18'inci, 19'uncu asırlardaki kilisenin uyguladığı aşırı baskıcı eğitim sistemine tepki olarak doğan sistem de felç oldu. Yani biz ya şu, ya da bu kutupta olmak zorunda değiliz" dedi.
Artık okullarda öğrencileri cezalandıran "disiplin kurulları" yerine "öğrenci değerlendirme kurulları" oluşturulduğunu anlatan Çelik, "Çünkü disiplin kurulu öğrencileri cezalandırıyordu. Eli sopalı, çatık kaşlı bir sistem yerine, onların davranışlarını iyileştiren bir sistem gerekiyordu" dedi.
"Öğrencilere güler yüzlü davranmanın, sevgiyle yaklaşmanın işin ciddiyetini kaybettirmeyeceğini" ifade eden Çelik, "Disiplinli olmak, disiplini sağlamak eğitimin gerektirdiği ciddiyet içinde öğrencileri yetiştirmek asla despotluk, zorbalık değildir. Ciddiyet içinde de eğitim yapılabilir" diye konuştu.