ANKARA (İHA) - TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, küresel krizin etkisinin kuvvetle hissedilmeye başlandığını belirterek, "Olağanüstü bir dönemden geçiyoruz. Biz dahil kimse şerbetli değildir. Ekonomiyi ayakta tutacak tedbirler zamanında alınmalı" uyarısında bulundu. Ekonominin küresel fırtınadan daha az etkilenmesi için gerekli riskleri almaya hazır olduklarının mesajını veren Hisarcıklıoğlu, hükümeti de özel sektörü ayakta tutacak bir dizi tedbiri kararlılıkla hayata geçirmeye davet etti.
Ekonomi Koordinasyon Kurulu, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren başkanlığında toplandı. Yeni Başbakanlık Binası'nda gerçekleştirilen toplantının açılışında bir konuşma yapan TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, küresel krize ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Küresel krizin artık Türkiye'de de kuvvetle hissedilmeye başlandığını belirten Hisarcıklıoğlu, bu durumun toplumun her kesiminde kaygıya yol açtığını ve ciddi olumsuzluklar yaşandığını söyledi. Hisarcıklıoğlu, "Reel kesim güven endeksi ve tüketici güven endeksi tarihin en düşük seviyelerinde seyretmektedir" dedi. Yaşanan krizin Türkiye'nin iç dinamiklerinden değil küresel finans sisteminin uzaktaki kısmında gerçekleşen bir depremin etkileriyle ortaya çıktığının görülmesi gerektiğini ifade eden Hisarcıklıoğlu, krizin kökünün millerce uzak olmasının, Türkiye'nin bu krizin etkilerine bağışık olduğu anlamına gelmediğini kaydetti.
"Ne yazık ki biz dahil kimse şerbetli değildir" diyen Hisarcıklıoğlu, her ülkenin kendi önlemlerini alarak krizin yıkıcı etkilerini tümüyle durduramasa da sınırlamaya çalıştığını söyledi. Her ülkenin üretim potansiyelini korumaya, istihdam kayıplarını azaltmaya, toplumsal morali yüksek tutmaya çalıştığına işaret eden Hisarcıklıoğlu, krize karşı verilen yarışta ülke ekonomilerini ayakta tutacak tedbirleri zamanında alanların, diğerlerine karşı avantaj sağladığını vurguladı. Olağanüstü bir dönemden
geçildiğini ve böyle bir dönemde olağanüstü tedbirlere ihtiyaç duyulduğunu dile getiren TOBB Başkanı, şöyle konuştu:
"Zaman paradır, denir. Geçen Ağustos'tan bugüne yaşananlar, bu sözün bir ispatı gibidir. Ağustos'ta belli belirsiz olan riskler, Ekim ayında belirginleşmiş, bugün ise geleceğimizi tehdit eder hale gelmiştir. İçinde bulunduğumuz günler yaratıcı politikaların tasarlanması gereken günlerdir. Şüphesiz ki bu ceremeli bir süreçtir. Ancak yine kuşku yoktur ki ülkemizin mevcut politika üretim potansiyeli geçmiştekinin ötesindedir. İçinde bulunduğumuz günlerde iş dünyası olarak biz, gelişmeleri yıllarla, aylarla değil belki haftalarla ve dürüstçe söylemek gerekirse günlerle takip ediyoruz. Risklerimizin büyümesiyle zaman algımız değişiyor. Kaybedilen her dakika ülkenin geleceğinden kaybedilmektedir. Kaybedilen her dakika, kaybedilen 70 milyon dakikadır. Krizle birlikte istihdamda azalma, yani işsizlikte artış beklenmektedir. Alınacak cesur tedbirlerle sosyal refahtaki azalmayı sınırlamak mümkündür. Bu çerçevede kredi kanalının yeniden çalışır hale getirilmesi, iç talebin canlı tutulması ve işyerlerinin ticari varlıklarının sürdürülmesi, nihayetinde işsizlikteki artışın olabildiğince önüne geçilmesi anlamına gelmektedir. Biz ekonomimizin küresel fırtınadan daha az etkilenmesi için gerekli riskleri almaya hazırız. Beklentimiz aynı gemide yol aldığımızı unutmadan, hükümetimizin de özel sektörü ayakta tutacak bir dizi tedbiri kararlılıkla hayata geçirmesidir."