YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Ekrem Dumanlı: Bir Baskı Dönemine Girdik, Şu Gazeteye Sabah Vakti Baskın Düzenleniyor

Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı düzenlediği basın toplantısında hakkındaki iddiaları okurken, "Türkiye Cumhuriyeti Devletini ele geçirmek' Vay vay

Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı düzenlediği basın toplantısında hakkındaki iddiaları okurken, "Türkiye Cumhuriyeti Devletini ele geçirmek' Vay vay vay, Ekrem Dumanlı'nın suçuna bakın. Ben en baştan Tayyip Erdoğan'a soruyorum, 'Be Allah'tan Kork Tayyip Bey ya, biz seninle 10 kere, 20 kere dünyanın dört bir tarafına gittik. Röportaj yaptım ben seninle. Ben devletin egemenliğini ele geçirmeyi düşünüyordum da hiç mi fark edemediniz? Ayıp, yakışmıyor, olmuyor" dedi. Dumanlı bazı televizyon kanallarının paralel operasyon diye alt yazı yazdığını belirterek, "Bizim paralel olduğumuzu kim ispat etmiş. Bana paralele diyene de ben paralel diyorum. Eşiyle, çocuğuyla, yeğeniyle, damadıyla medya grubu kuranlara da... Ben de onlara paralel diyorum. Öyle paralel demekle hukuken paralel oluyor mu?" diye konuştu. Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, gazetenin Yenibosna'da bulunan binasında bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıya CHP İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi de katıldı. Ekrem Dumanlı, bir kaç gündür ismimin de bulunduğu listelerin yayınladığını belirterek, "Göz altına alınacaklar' listesi diye. Önce 450 kişiden ibaret bir liste olduğu ve bunun 150'sinin medya mensubu olduğu söylendi. Sonra iddia o ki; bu fikirden vaz geçildi, yeni bir sayfa açıldı. Bunu ben inandırıcı da buluyorum. (GÖZALTI KARARI) "BAŞSAVCI 'HAYIR KESİNLİKLE BENİM BÖYLE BİR BİLGİM YOK' DEDİ" Cuma günü Çağlayan'da ki İstanbul Adliyesi'ne gittik avukatlarımızla beraber. Avukatlarımı Başsavcı Hadi Bey'i ziyaret etti. Bizimle ilgili 'her hangi birgöz altı kararı var mı?' bunu sordu. O da sözlü olarak 'hayır kesinlikle benim böyle bir bilgim yok' dedi. Ama yazılı olarak da Cuma günü saat 16-16.30'da, yazılı bir bilgi vererek, hakkımızda her hangi bir gözaltı, her hangi bir soruşturma olmadığına dair resmi yazı verdi. Biz işin doğrusu Sayın Başsavcı'ya itimat ettik. 'Her halde Başsavcı'nın bilgisi olmadan bir takım fırıldaklar dönmüyordur' diye düşündük" dedi. "HAMDOLSUN, SUÇUM DA YOK, BORCUM DA YOK" Dumanlı, arkasından tekrar bir gözaltı ve soruşturma furyası dedikodusunun internette yayıldığını ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü: "Cumartesi gecesi yani bir gün sonra 'hayır sizinle ilgili her hangi bir soruşturma yapılmamaktadır' resmi evrakının verilmesinden bir gün sonra yeniden bir dedikodu çıktı ve bir takım listeler, isimler yayınlandı. Bu isimlerin içeresinde benimde adım geçiyordu. Geldim gazetede, bu gazetenin önüne gelen vatandaşlarımıza, okurlarımıza okurumuz olmayan ama basın özgürlüğüne inanan, ifade özgürlüğüne inanan kitlelere 'ben buradayım, suç işlemeyen bir insan olarak, en küçük bir tereddüttüm yok, en küçük bir korkum yok' dedim. Hayatta hep felsefem budur. Borcu olan korkar, diyet borcu olan korkar. Birisine karşı gebe kalan korkar ya da suçu olan korkar. Hamdolsun, suçum da yok, borcum da yok. Allah'tan başka kimseden de korkmam. Ben hayat felsefem bu olduğundan dolayı, burada 'ben buradayım, sabaha kadar da gazetemdeyim, eğer hukuki bir süreç varsa başım gözüm üzerine bekliyorum' dedim." "BEYEFENDİ BURADA Kİ DEMOKRATİK TEPKİLERDEN ZANNEDİYORUM BİRAZ RAHATSIZ OLDU" "Sabahın erken saatlerinde, daha tan ağrırken buraya emniyet mensupları geldiler" diyen Dumanlı sözlerini şöyle sürdürdü: "Ellerinde bir kağıt ve o kağıtla hem gözaltı, hem de arama kararı olduğunu gördük. 'Buyurun' diye ben odamda bekliyordum. Fakat emniyet mensuplarının başında ki arkadaşımız, polis şefimiz, ismini de bilmiyorum... Beyefendi burada ki demokratik tepkilerden zannediyorum biraz rahatsız oldu. Fiziki bir müdahale yok, görevi engelleme söz konusu değil, avukatlarımız emniyet mensuplarının yanından 'buyurun Ekrem Bey sizi bekliyor' diye onlara refakat ediyorlar. Fakat o arkadaşlarımızın, meslektaşlarımızın, sizde kabul buyurun, hanginiz çalıştığı gazete böyle bir polis baskını olsa, her halde aynı hissiyat sizinle beraber çalışan mesai arkadaşlarınızda da olur." "MADEM ARAMA KARARI VAR, BUYURUN ODAMIZ BURASI, KALDIĞIMIZ YER BURASI BURAYI ARAYIN" "Arkadaşlarımız 'özgür basın susturulamaz' diye bir kaç slogan attılar. Ama saygıyla, nezaketle, nezaket sınırlarını bozmadan demokratik tepkilerini ortaya koydular. Fakat emniyet görevlileri 'ben küstüm dönüyorum' gibi bir yol tercih etti. Emniyet mensupları döneceklerini, bizim işin doğrusu 'buyurun odamıza kadar gelin' dememizin sebebi, hem arama kararı, hem göz altı kararı olmasından dolayıdır. Madem arama kararı var, buyurun odamız burası, kaldığımız yer burası burayı arayın, her hangi bir suç unsuru varsa tespit edin. İnternetten de, twitter'dan da, burada kürsüye çıkarak 'bekliyorum, her an, emniyete veya nereye istiyorsanız, adliyeye gelebilirim' demiştim." "O ZAMAN BİZ DAHA KALABALIK BİR EKİPLE GELİRİZ" "Emniyetçiler giderken, 'o zaman biz daha kalabalık bir ekiple geliriz' demiş avukatlarımıza. Hay hay, onun da başımızın üstünde yeri var, yasal haklarıdır. Buyursun gelsinler, sabahtan beri bekliyorum, veremeyecek hesabım yok. Yaklaşık 20 yıldır gazetecilik yapıyorum, 10 küsür yıldır da bu gazetenin genel yayın yönetmeniyim. Bu güne kadar, bu gazetenin, bu gazete de aşağı yukarı 30 yılına yaklaşmış bir gazete. 30 yıldır yayın faaliyeti yapan gazetenin, hukuk dışı en küçük bir şeyi, illegal en küçük bir şeyi yoktu da, bugün mü ortaya çıktı. 10 küsür senedir genel yayın yönetmeliği yapan ve devletin, halkın her kesimiyle, başbakanlarla, cumhurbaşkanlarıyla, başka ülkelerin cumhurbaşkanlarıyla, başbakanlarıyla, görüşme imkanı elde eden bir insan, bir günde mi olağan şüpheli haline gelmiştir. İllegal bir şüphe söz konusudur." "MAKUL ŞÜPHE YASASI NASIL ÇIKARILDI" "Çok üzücü bir not söylemek istiyorum. Bize bir kağıt verildi resmi makamlardan, İstanbul Başsavcılığı'ndan, 'sizinle ilgili bir soruşturma yoktur'. Hemen bir gün sonra yani makul şüpheli yasasından bir gün sonra her halde ilk defa bu kadar genel bir çapta, makul şüpheli sıfatıyla ifadeye çağırılıyorum. Bunu artık kamuoyunun vicdanına havale ediyorum. Makul şüphe yasası nasıl çıkarıldı? Büyüğümüz, meslek duayenimiz, aynı zamanda parlamentoyu çok iyi bilen Oktay Bey'e sorun, bu yasa nasıl çıkarıldı, ne için çıkarıldı ki... Çıkarılır çıkarılmaz Zaman Gazetesi'ne, Samanyolu Televizyonu'na baskınlar düzenlendi. Bunu kamuoyunun vicdanına bırakıyorum." "HER MEDYA GRUBUNA ADIM BE ADIM UYGULANAN BİR SUSTURMA PROJESİNİN BİR HALKASI" "Ben kendine inanan, yaptığı mesleği seven, mesleğe kafa yormuş, meslekle ilgili kitaplar yazmış, meslekle ilgili bilimsel çalışmalar yapmış, yurtdışında bunun masterını yapmış, tezini vermiş bir kardeşiniz, bir meslektaşınız olarak bu yapılanların, sadece Zaman Gazetesi'ne yapılmış bir saldırı olmadığını, her medya grubuna adım be adım uygulanan, safha safha uygulanan bir susturma projesinin bir halkası olduğunu düşünüyorum. Bunu hepiniz, sizde biliyorsunuz." "BİR YAYIN GRUBUNUN BAŞINA 'ALO' DİYE BİR İNSAN KONUYORSA" "Bir yayın grubunun başına 'alo' diye bir insan konuyorsa ve ekranda ki alt yazıya, ta dünyanın öbür ucundan müdahale edilebiliyorsa, bir başkan medya grubunun sahibi 70 küsür yaşında ki bir iş adamı, telefonda hüngür hüngür ağlatılıyorsa, bir başka medyaya sürekli '28 Şubat dosyası açılacak, sizi de içeri alacaklar' deniyorsa ve sürekli maliye müfettişleri gönderiliyorsa, rica ediyorum baskı altında olmayan ama özgürce düşündüğünü söyleyen grup kalmış mıdır Türkiye'de?" "ARMUTUN SAPI, ÜZÜMÜN ÇÖPÜ..." "Durum vahimdir. Ben Zaman Gazetesi'ne yapılan bir saldırı gibi görmüyorum. Türk demokrasisine, insan haklarına ve Türk medyasına yapılmış bir darbe olarak görüyorum. 'Neymiş mevzu' diye şimdi internette yokladığımda, 2008-2009'da ayıplıyorum bazı arkadaşlar, sonradan devşirilmiş gazeteciler, gazetecilik mesleğinin teorik ve pratik arka planına zerre kadar akıl erdirmemiş, kafa yormamış arkadaşlar çıkmışlar tantanalı laflar söylüyorlar. Armudun sapı, üzümün çöpü... " "O DİZİYLE ZAMAN GAZETESİ'NİN NE ALAKASI VAR" "Bir televizyon dizisinin senaristini, aktörünü, her halde mutfakta program yapan insanları da toplayacaklar. Bir film, dizi senaryosunun bir soruşturmayla irtibatlandırılıp bir televizyon kanalına baskın düzenlemek... Ve halada anlaşılamadı, o diziyle Zaman Gazetesi'nin ne alakası var. Ben senarist değilim, yapımcı değilim. Nasıl bir bağlantı. Herhalde, 'onu da alın, onu da' diyen beyzadeler, beyefendiler, hanımefendiler her neyse emrediyorlar ve talimatlar, 'tak-şak' şeklinde yerine getiriliyor." "BEN BU ZULME BOYUN EĞMEM, EĞENİDE ÇOK AYIPLARIM" "Çocukluğumdan beri fikir çilesi çekmiş bir insan olarak daha 12 Eylül darbesinde, 15-16 yaşından hapse girmiş, 1 sene kalmış ama hiç kimseye boyun eğmemiş bir insan olarak açık söylüyorum, ben bu zulme boyun eğmem, eğeni de çok ayıplarım. 'Yahu bunlar birbirilerini yesinler, vuruşsunlar, çatışsınlar' diyenleri de fotoğrafın tamamını görmeme gibi bir ayıpla karşı karşıya bırakırım. Fotoğrafın tamamını görelim, adım adım, gazete gazete, televizyon televizyon, medya grubu medya grubu bütün konuşanları susturmak üzere adımlar atılıyor. Kanunlar çıkarılıyor, herkes makul şüpheli haline getiriliyor. Bunun bir adım ötesi parlamentonun da askıya alınmasıdır. Çünkü serbest düşüncenin, fikir özgürlüğünün iki cephesi var biri medya, öbürü parlamento. Burayı tamamen susturursanız, geriye parlamenter sistem kalır ve Türkiye'ye yazık edersiniz." "ALLAH AŞKINA YAPMAYIN SİZİN YARDIMINIZA İHTİYACIM YOK" "Dünyanın dört bir tarafından, dünyanın en saygın gazeteleri ve dergileri arıyorlar. Gece yarısından beri dünyada aklınıza gelip de ismini söyleyemediğiniz hiç bir gazeteden aramayan olmadı. Önce üzüntülerini belirtiyorlar. Bu centilmenliği de asla unutmayacağım. Bir baskı dönemine girdik, şu gazeteye sabah vakti baskın düzenleniyor, polis baskını yapılıyor. Bazı televizyonlar, kendilerine haber televizyonu diyen televizyonlar, Allah aşkına yapmayın sizin yardımınıza ihtiyacım yok. Ama mesleği bu kadar kirletmeyin, bu kadar yerlerde süründürmeyin." "BİZİM PARALEL OLDUĞUMUZU KİM İSPAT ETMİŞ" "'Paralel operasyon' diye alt yazı yazıyorlar. Bizim paralel olduğumuzu kim ispat etmiş. Bana paralele diyene de ben paralel diyorum. Eşiyle, çocuğuyla, yeğeniyle, damadıyla medya grubu kuranlara da... Ben de onlara paralel diyorum. Öyle paralel demekle hukuken paralel oluyor mu? Laf çok, demagoji çok. Ben demagoji yapmıyorum, samimiyetimle söylüyorum. Mesleği yaşatalım. Ayıp oluyor. Sevmeye bilirsiniz, fikrimize katılmıyor olabilirsiniz, hayat tarzımızı benimsemeyebilirsiniz, eyvallah. Ama bu ülkede beraber yaşayacağız ve özgür düşünceyi yaşatacağız, özgür basını yaşatacağız." "BE ALLAH'TAN KORK TAYYİP BEY" Ekrem Dumanlı, hakkındaki iddiaları okurken, "Tükiye Cumhuriyeti Devletini ele geçirmek' Vay vay vay, Ekrem Dumanlı'nın suçuna bakın. Ben en baştan Tayyip Erdoğan'a soruyorum, 'Be Allah'tan Kork Tayyip Bey ya, biz seninle 10 kere, 20 kere dünyanın dört bir tarafına gittik. Röportaj yaptım ben seninle. Ben devletin egemenliğini ele geçirmeyi düşünüyordum da hiç mi fark edemediniz? Ayıp, yakışmıyor, olmuyor. Utanıyorum bunun böyle yapılamasından. Dünyaya rezil oluyor Türkiye, ben rezil olmuyorum." dedi.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler