HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Ekren, "güven sorununa" dikkati çekti

Ankara (AA)- Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren, küresel krizin çözümüne yönelik olarak dünya piyasalarına 5,5-6 trilyon dolar tutarında likiditenin enjekte ediliğini, ancak hala büyüme göstergelerinin düşük olarak tahmin edildiğini belirterek, "Yeteri kadar likidite var ama bu likiditenin tahrik etmesi gereken büyüme, yatırım ve diğer temel parametrelerde hala aşağı yönlü revizyonlar yapılıyorsa üstü kapalı vurgulanan nokta güven sorunudur. Güven sorunu çözüldüğünde tüm parametreler çok hız bir şekilde normal seviyelerine dönebilir" dedi.

Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) üyeleriyle kahvaltılı sohbet toplantısında buluşan Nazım Ekren, küresel finans krizi için pek çok neden sayılabileceğini ama bunlardan en önemlisinin o dönemde likiditenin aşırı bolluğu olduğunu söyledi. Şimdi de krizi sonlandırmak için piyasalara aşırı şekilde likidite enjekte edildiğini belirten Ekren, "Bugün dünyada enjekte edilen ortalama tutar 5,5-6 trilyon dolar. Bu kadar büyük miktarda bir para dolarizasyon sürecini de beraberinde getirecektir" dedi.

Ekren, güven sorununun çözülememesi halinde ise likiditenin dengesiz dağılımından dolayı "korumacılığın" yeni bir tehdit olarak ön plana çıkabileceğini ifade etti.

-Ekonomi yönetimi ne yapıyor?-
Bakan Ekren bu ortamda ekonomi yönetiminin ne yaptığıyla ilgili olarak da şunları söyledi: "Orta Vadeli Programımızla 2009 Programımız hala bir vizyon belgesi
olarak geçerliliğini koruyor. Mali kural önümüzdeki dönemde en fazla tartışacağımız, adım atacağımız konudur. Bütçe açığıyla kamu borç stokunun GSYH'ye oranları bakımından Türkiye'nin bir örtülü mali kural uyguladığı da çok açıktır. Dünyada, kuralsız müdahalelerin söz konusu olduğu bir ortamda, Türkiye'nin ısrarla mali disiplini uyguluyor olması tercih ve önceliğimizi ortaya koymuş durumda."

Başbakan Yardımcısı Ekren, Merkez Bankasının döviz depo işlemlerini yeniden başlattığını hatırlattı ve yurt dışındaki kredilerin karşılıklarıyla ilgili bir düzenleme yapılabilirse dış fonun ortaya çıkardığı döviz likiditesine bir miktar destek verilmiş olacağını kaydetti. Ekren, bugünlerde bu konuda bir inisiyatif alınabileceğini bildirdi.

Bir diğer önlem olarak Eximbank'ın imkan ve kaynaklarının artırılması gerektiğini ifade eden Ekren, "Hazinenin kaynak aktarımı gerekir. Elbette bunun bir zamanlaması olacaktır. İkinci önemli kaynak, daha önce de kullanılan reeskont penceresi. Bunu değerlendirerek dış taleple ilgili bir sorunu imkan ve kaynaklarımız ölçüsünde çözebileceğimiz sinyalini verebiliriz" dedi.YTL likidite konusunda Merkez Bankasının dövize göre çok daha hızlı ve esnek olduğunu vurgulayan Ekren, şöyle devam etti:
"Bankacılık sektöründe sermayede rahatlama oldu. Yurt dışı müteahhitlik hizmetlerinde teminat mektupları konusunda bir düzenleme yapıldı. Kredi Garanti Fonu'nu da bu süreçte etkin kullanabileceğiz. Önümüzdeki dönemde bunlara ilave olarak bazı kaynakların ekonomiye kazandırılması şeklinde yurt dışından gelen kaynakları düşündüğümüzü biliyorsunuz. Mevduatın kapsam ve tutarının garantisine ilişkin Bakanlar Kuruluna bilgi aktardık. Ekren, faktoring ve leasingle ilgili yasasının da çok kısa süre içinde TBMM'ye geleceğini sözlerine ekledi.

-Ekren soruları yanıtladı-

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Nazım Ekren, "Bankaların yurt dışından temin ettikleri kredilerin karşılık oranları, Merkez Bankası, Eximbank reeskont penceresi, Kredi Garanti Fonu'nun işlevliğinin artırılması ya da Hazine'nin önümüzdeki dönemdeki borçlanma politikalarının tümünün, politika tedbiri ve önceliği olarak, zamanı geldiğinde açıklanacak temel yaklaşımlar olduğunu" bildirdi. Ekren, "Şöyle bir şey olabilir belki, bu politika tedbir ve önceliklerinin tümünü bir paket olarak da takdim etmek mümkün sonuçta."

"Paketin yüzde kaçını biliyoruz" sorusu üzerine de Ekren, "Açıklananların yüzde 100'ünü biliyoruz" yanıtını verdi.Bakan Nazım Ekren, bir gazetecinin "Bir paket var mı yok mu" sorusunu ise "Politika tedbirlerimiz ve önceliklerimiz devam edecek" yanıtını verdi.Varlığa Dayalı Menkul Kıymet İhracı ilgili bir başka soru üzerine de
Ekren, Orta Vadeli Programda bununla ilgili sinyalin verildiğini söyledi.2009 yılı verilerinin revizyonuna ilişkin soru üzerine Ekren, temel politika dokümanlarının revize edildiği tarihlerin belli olduğunu söyledi.Ekren, 2010'da bir Orta Vadeli Programın daha çıkartılacağını belirterek, o sırada konjonktür nasıl bir sinyal veriyor ise aynısının oraya yansıtılacağını kaydetti.

Ekren, Kredi Garanti Fonu ile ilgili soru üzerine, Kredi Garanti Fonu'nun TOBB VE KOSGEB ortaklığı olduğunu, belli bir sermayesi bulunduğunu, bu sermayenin
artırılabilme imkanı ve bu fonun vereceği garantiyi artırma konusu üzerinde çalışıldığını, ortak bir nokta bulunduğunda bunun da politika tedbirleri içinde yer alacağını bildirdi.Bir gazetecinin "Türkiye, küresel krize olumsuz konjonktürde mi yakalandı" sorusu üzerine Ekren, Orta Vadeli Programı, diğer bütün orta vadeli programlardan ayıran en temel farklılığının "neden yeni bir perspektif gerekiyor sorgusunun" başlatıldığı bir program olduğunu belirtti.Mali disiplin konusunda farklı bir yaklaşım içinde olmadıklarını da kaydeden Ekren, ihracat konusunda da Eximbank ile ihracatçının farklı yöne yönelmesi ve içeride alınan teşvik edici ve yönlendirici mali disiplin ile
toplam talebin belli seviyede tutulmasını düşündüklerini söyledi.

En Çok Aranan Haberler