(patron yeni yaptığı spor ayakkabı modelini çok beğenmiştir)
*+ şu ayakkabıya bak yaa. ben bu ayakkabıyı giymeyeni s\keyim.
(o sırada yakınlarındaki tabancı adem abi'yi fark eder)
\+ adem abii! sen bu ayakkabıyı giyer misin?**
- mecbur giyeceyik artık :(
(yazar: sinek kral)
teyzenin biri balık tezgahında derya kuzularını incelerken, kovanın içinde yüzüp çırpınan balıklara bakıp;
Teyze: bunlar taze mi?
Balıkçı: yok abla, pil takıp oynatıyoruz.
kardeşim babama bağırır;
ben: niye bağırıyosun adama yaa?!
annem: babana adam demeye utanmıyo musun sen!
ben: babacım sana adam dediğim için özür dilerim.
babam: ulan ben adam değil miyim yani?!
bugün metro durağından ODTÜ içine ring yapan ego otobüs şoförüyle aramda geçen diyalog:
şoför: kaçıncı sınıfsın bakayım sen?
ben: master yapıyorum ben.
şoför: ha sen bittin okeye dönüyorsun yani?
ben:....
yemin ederim prof olsam bu kadar güzel anlatamam master yapma eylemini. helal olsun yurdum insanına.
internet cafeye polis baskın yapar ve counter-strike oynayan çocuklardan birinin yanına gelir:
Polis: ver bakim kimliğini.
Çocuk: abi kimliğim yanımda değil valla.
Polis: ulan kimliğin olmadan ben nerden bileyim senin terörist olmadığını?
Çocuk: yok abi. ben kantırım zaten.
ateizm ile yeni tanışmış küçük kuzenim ile anneannem arasında geçen diyalog evlere şenliktir;
bir köy ortamında bayram günü yaşanmıştır. kalabalık büyük bir oda kadınlı erkekli muhabbet ortamı, ortamda hiç akranı olmayan ben etraftaki diyalogları dinlemekteyim.
birisinin okulu bitirip bitirmediği ne iş yaptığından bahsedilmekte. ismi hatırlamıyorum.
ortamdan birisi: ya nerelerde o bitirdi mi okulu çalışıyo mu?
ev sahibi 40'lı yaşlardaki amca: valla bitirdi de mastürbasyon mu ne ondan yapıyormuş şimdi de. (adam master yapıyor demek istiyor)
bir şirkette önemli bir yerde olan ve "r"leri "y" olarak söyleyen x kişisi ile muhabbet edilmektedir.
x: ulan neyi yapmak isteydim en cok biliyoymusunuz?
y: nedir abi?
x: lan sana şimdi uzun uzun bastıya bastıya "yayyyaağmıı" demek isteydim ama diyemiyoyum. ne güzel söylüyoysunuz öyle.
(bkz: based on true story)
yer: trafikte sıkışmış halk otobüsü
bruce tea: abi beşiktaş'a kaç saatte gideriz.
muavin: valla şu köprüyü bir geçsek, yol açıktır bilader.
şoför: istanbul' a üç katlı köprü lazım. las vegas'ta varmış.
muavin: ahh vegas... günahlar şehri...
geçmiş zaman tam hatırlamıyorum, emniyete gitmiştim. artık pasaport işi miydi, uyuşturucu mu kaçırmıştım bilmiyorum. bahçede duruken bankta oturan bi genç gördüm, herif kardeşmin aynısı neredeyse. gizlice fotosunu çekip yolladım kardeşime.
-napıyosun lan emniyette? yabancılar şubesine mi getirdiler hehehehe.
şööle bi cevap geldi...
+abi insan bi selam verir.
kız kardeşim öğretmen. nöbetçi olduğu bir gün bahçede dolaşırken, çocuğun birini salıncakta ayakta sallanırken ve tehlikeli hareketler yaparken görüyor. 6-7. sınıf yaş grubu çocuklar. kardeşim çocuğun yanına gidiyor:
Bir spor programında;
-sunucu: sergen, 18 yaşından küçüklerin de iddaa oynadığı görülüyor, onlara ne söylemek istersin ?
-sergen yalçın: almanya ligi'nden uzak dursunlar çok sürpriz oluyor.
teknik destek elemanı olarak bir bilgisayar firmasında çalışan elemanımız gün boyu çöken windows'ları düzeltmekle uğraştığından kafası ambale olmuş bir biçimde kısa winston almak üzere büfeye gider:
işyerinde, mutfak işlerinden sorumlu tonton ablamız soruyor:
**- siz nereliydiniz?**
mordor'luyum dedim sanki ablaya.
f: felsefe hocası
a: öğrenci
f: oğlum söyle bakıyım varlık ne demek?
a: bilmiyorum hocam ben yokluk içinde büyüdüm.
O zaman hemen sizi o yaran diyaloglara ışınlıyoruz; TIKLAYIN :)