MYNET ÖZEL / Enes Çırtlık - Tesla ve SpaceX CEO'su Elon Musk'ın şirketlerinde, halihazırda üzerinde çalışılan birçok proje var. Bu projelerden belki de en tartışmalı olanı Neuralink şirketine ait. Elon Musk ve sekiz nörolog tarafından, implante edilebilir beyin-makine arayüzleri geliştirmek amacıyla 2016'da San Francisco'da kurulmuş olan Amerikan nöroteknoloji şirketi Neuralink, insan beynine bir çip yerleştirerek çeşitli hastalıkların veya sorunların üstesinden gelmeyi amaçlıyor. "Beyin için çığır açan teknoloji" olarak bahsedilen bu projede, insan beynine dışarıdan bir müdahale ile çip yerleştirilmesi bazı insanların tepkisini de çekiyor. Üstelik, bazıları çip ile beynin kontrol edilebileceğine yönelik endişelerini dile getiriyor. Peki Elon Musk, Neuralink ile insanların beynine çip yerleştirerek tam olarak neyi amaçlıyor, Türkiye'de beyne çip yerleştirme fikrine sıcak bakılır mı? Tüm bu soruları bir sinir bilim uzmanı olarak beynin daha etkin kullanımı konusunda çalışmalar yapan Uzm. Dr. Kerem Dündar, Mynet'e özel olarak yanıtladı.
Ya şimdi bu tip şeylerin hep altında ister istemez insanın böyle bir yanlılığı var. Mutlaka şehir efsanesi üretme, böyle bir şey türetme arzusu var. O yüzden de bu tip teknolojik gelişmeler bir yandan hep kuşkulanılan şeyler. Hep böyle şeyler zannediliyor, yani kesin bunun altında bir hinlik var. Mesela aşı yapılacak “kesin çip takılıyordur”, işte “kodlanıyoruz” gibi. Tabii çok suistimal edildiği için insanlık, böyle bir önyargısı oluşmaya başladı. Çünkü maalesef ilerleme her zaman bizim arzu ettiğimiz şekilde, insanlığı ileri götürmek için değil. Bazen birilerini ileri götürmek, birileri ileri giderken birilerinin geride kalmasına da sebep olduğu için de her zaman çok demokratik, keyifli bir şey olarak da algılanmayabiliyor. Ben tam bunun ürününden bizim işin de çok etkilendiğini düşünüyorum. Ben üniversitede yaklaşık 10 yıl kadar o alanda çalıştım, beyne implant takma işiyle yani. Buna Stereotaksik cerrahi diyorduk biz.
Bunda amaç, beyin bilgisayar arayüzü oluşturmak. Bu bir hayal çünkü, beynin hem analog hem de dijital olan yapısı var. Yani beyinde hem bir frekans modülasyonu var, yani bir uyarı belli bir frekansta gidiyor sinir hücrelerinin bağlantıları üzerinde, hem de o bağlantıların kesişim yerlerinde kimyasal bir deşarj var. O kimyasal deşarjdan arındırdığımızda konuyu, yani ben uzun vadede şu an yapmaya çalıştığı şeyin yeterli olmayacağına eminim o yüzden. Hiç zannedildiği kadar kolay bir şey değil o. O kimyasal kısmı arındırıp yani beyindeki analog işlemi arındırıp sadece dijital bir cihaz olarak değerlendirsek, o zaman dijital veri akışını yakalasak biz bunu bilgisayara aktarabiliriz. Aynı şekilde o veri akışını taklit etsek bilgisayardan da beyne bir şey koyabiliriz. Bu dediğim gibi, bu kısıtlamalı bakış açısıyla bile şu an imkansız. Yani bunu yapmak imkansız. Ama tabii ki çok temel komutlar verilebilir. Çünkü biz bir kere beynimizi çalıştırırken o çözünürlükte çalıştırmıyoruz. Beynimizde büyük hücre kümeleri harekete geçiyor bir şeyler yapmak için. Ne zaman ki biri bir konuda çok uzmanlaşırsa onun beyninin o noktadaki çözünürlüğü de artıyor. Şimdi bunu bir bilgisayara almak, bir kere burada almak ile ilgili teknolojik bir problem var. Aldıktan sonra işleme ile ilgili bir problem var. Geri, öbür tarafa yüklemek de bir problem.
Bence Elon Musk, problemli şeyleri seviyor. Bu teknolojiyi bir yerlerde duydu ya da bununla ilgili kendisine bir proje iletildi. Tabii ki beyin-bilgisayar arayüzünün şöyle çok esprili bir tarafı var: siz bilgisayarınızı beyninizle kontrol edebiliyorsunuz. Bilgisayarınızı beyninizle kontrol edebiliyorsunuz demek, bilgisayar kullanılan her şeyi beyninizle kontrol edebilirsiniz demek. Ben nihai heyecanlarının da bilgisayarı aradan çıkarıp bu yolla, ben seninle konuşurken veya ben seni duyarken ya da işte tam tersi, bizim duyularımızın kısıtlılığını ortadan kaldırıp doğrudan “beyinlerimizi, beyinlerimize bağlayabilir miyiz?” gibi bir fantezisi var. Ben nihai fantezinin de tüm tanıtımlarında öyle görüyorum.
Ama projesinden pek çok doktor ayrıldı. Çünkü maalesef bu, sanayii-üniversite işbirliklerinde şöyle bir sakınca oluyor; genelde sanayiici taraf, daha çok pazarlama, sonuç odaklı, sahada karşılığı olsun, sahada karşılığı olsun ne demek hemen inovatif bir şey olsun, pazarlama tarafında hemen öncelikleri olsun, fark vaatleri olsun... Böyle bir tutum sergiliyor iş adamı kısmı. Ama bilim insanları, zaten bu iş adamlarının söylediklerinin onda birini söyleyemezler. Elon Musk’ın söylediğinin onda birini onun ekibinde çalışan hiçbir doktor söyleyemez. Çünkü iş adamı için ne kadar olmayan bir şeyi köpürtüp onu bir hedef olarak koymak söz konusuysa, bilim insanı için de tabii ki bir hayali var bilim insanının ama söylediği şeylerin çok yeri basıyor olması lazım. Çünkü bilim insanı hayallerini anlatarak insanları etkileyemez. Bunu deneyenler var farkındaysan bilim camiasında. Hemen ti’ye alınır, dalga geçilir. Yani hiç öyle ciddiye alınmaz, bilimsel bütün kariyeri sarsılır. Bunu da yaşayan maalesef bilim insanı pek çok tanıdığımız var camiada.
Ben Elon Musk’ın insanın elini kolunu kullanma zorunluluğu, bir bilgisayar ile donanımsal olarak etkileşime girmek için ya da insan insana konuşma zorunluluğunu ortadan kaldırabilmek, duyma zorunluluğunu ortadan kaldırabilmek, doğrudan beyinden beyine iletişim, bilgisayarla doğrudan iletişim gibi bir hayali olmasını çok absürt bulmuyorum. Kendisinin bütün absürtlüklerinin yanında bence bu çok rahat yenilir yutulur bir şey. Ben böyle iş insanlarına ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Neden düşünüyorum? Ilerleme için. Neden ilerlemiyor sorusunun cevabı bende yok yalnız. İlerlemek istiyorsak böyle iş insanlarının böyle araştırma yöntemlerini ürünlere çevireceği, sonra oradan kazandığı paralarla yeniden araştırmaları fonlayacağı, iyi niyetli sanayii-üniversite işbirliklerine ihtiyacımız var.
Ben işin bilimsel kısmıyla ilgili aslında henüz daha alınacak, teknolojik kısmıyla ilgili alınacak çok yol olduğunu biliyorum. Tabi Elon Musk buraya harcama yaptıkça, nano teknoloji malzeme mühendisliği geliştikçe, bir kere oradaki elektrotların çözünürlüğü artacak. Buradaki en önemli kısıtlardan bir tanesi elektrot çözünürlüğü. O elektrot çözünürlüğü artacak. Bence orada çok iyi ilerleyecekler. Çünkü bu tamamen parayla alakalı. Ben de çalıştım geçmişte, bu alanda çalıştım tabi ben hayvanlarda bu araştırmaları yapıyordum. Tabi bir insanın vücut bütünlüğünün bozulup içine invaziv olarak içine bir şey konuluyor olmasının ve bunda ortaya çıkacak etkinin özgür iradeyle ilgili bir problemi var. Biz çünkü özgür iradesiyle temas ettiğinde huzurlu olan canlılarız.
Ben bu tip teknolojilerin hep bir takım dirençlerle karşılaşacağını, sarkastik yorumlara maruz kalacağını, böyle imalı sorularla sürekli eleştirileceğini düşünüyorum. Ben bir kere her şeyden önce böyle bir teknolojinin gelişmesinin nedenini bilmesem de altını çizeyim, böyle bir teknolojinin gelişmesini iyi buluyorum. Çünkü bu pek çok noktada bu tip bir çözünürlük artışı, bizim beyni çok daha detaylı olarak algılayabiliyor olmamız, ölçebiliyor olmamız, kaydedebiliyor olmamız, oraya uyarı verebiliyor olmamızın sağlık alanında da tıbbi uygulamaları çok fazla olacağı için bu teknolojinin gelişmesinde hiçbir sakınca görmüyorum. Çok iyi akademisyenler onunla (Elon Musk) birlikte yola çıktılar. Dediğim gibi bir kısmı bıraktı. Bence orada hep şey huzursuzluğu oldu, bu işin pazarlamasının çok yüksek olduğuna dair bir huzursuzluk oldu. Bu da bu tip uygulamalarda hep olur zaten.
Mesela engellilerde nöroprotezler yapılacak değil mi? Beynin bir bölgesinden uyarı alınacak, işte kolu olmayan bir engelli vatandaşa biyonik bir tane kol takılacak ve ondan sonra o kol beyin uyarısıyla çalıştırılacak. Bu ne kadar işlevsel? Bir hayli işlevsel. Bunun yapıldığı yerler var ve gerçekten bu konudaki ilerlemeler hiç fena değil. Bununla ilgili çalışan tek kişi de Elon Musk değil bu arada. Konu Elon Musk’ın popülaritesiyle başka bir yere evrilse de bunlar zaten hep çalışılan alanlar. Beyin-bilgisayar arayüzü çok eski bir konu. EEG 100 yıllık bir teknoloji. Ama günümüz teknolojisiyle, bu tip güncellemelerle bence başka bir yere doğru gidiyor.
İnsanlar bunu dener mi? Dener. Dövme yaptırmanın bu kadar yaygın olduğu, vücut bütünlüğünün aslında karşılığında elde edilecek menfaatin ne olduğuna bağlı olarak çok çabuk göz ardı edilebildiği bir dünyada yaşadığımızı da unutmamak lazım. Dövme yaptırmanızın işlevsel olarak hiçbir faydası yokken sadece işte daha karizmatik görünmek adına, muhtemelen daha çekici olmak adına... En azından öyle bir algı var. Onun adına hemen bir şeyler yaptırıp vücudunuzda kalıcı, öyle kolay kolay geçmeyecek bir iz bırakabiliyorken, daha işlevsel bir konuda bir takım bir şeyler almak... Mesela biyoçipler yapıldı şimdi, insanların bedenlerine takıp kapıyı onunla açıyorsunuz bilmem ne yapıyorsunuz. Tıpkı kredi kartlarının içindeki manyetik çipler gibi. Mesela insanlar böyle şeylere çok sıcak bakıyorlar. Yani bu tip teknolojik gelişmelere, bugüne kadarki teknolojik gelişmelere nasıl adapte olduysa insanlık, yine bir yerden sonra hayatımızın bir parçası olabilir. Ben bunu tekrar söylüyorum, teknolojik manada anlamlı, insanlık adına gittiği istikamette önemli bir adım. Ama “İnsan kültürü adına, insan gelişmişliği adına çok faydası olacak bir şey mi?” derseniz, onu çok tartamıyorum. Çünkü internetin insanların bilgeliğine ne kadar faydası olduğu konusunda bir fikrimiz yok açıkçası. İnternet acaba insanlara ne kadar faydalı oldu, bunu da bilmiyoruz. Tıpkı bunun gibi. Tamam yani çok iyi bilgisayarlarımız olacak, çok iyi beyin-bilgisayar arayüzleri ile biz bunları yöneteceğiz... Ama insanlara çok büyük bir katkısı olur mu? Onu da okurların takdirine bırakmak lazım bence.
Elon Musk zaten attığı bir tweet ile yeterince beynimizi kontrol edebiliyor. Bir donanım sayesinde daha etkin kontrol edebilir mi? Onun da kendine göre bir sürü dezavantajı var. İnsan beyni öyle kolay kolay dışarıdan müdahale ile üstesinden gelinecek bir organ değil. Kalp pili gibi bir şey değil bu beyin çipi takmak. Birincisi, taktırmayabilirsiniz. Bir kere bunu hiç göz ardı etmeyelim.
Elon Musk bir tane tweet atıyor, hiç anlamı olmayan bir kripto para fırlayabiliyorsa zaten beynimizi kontrol ediyor demektir, algı yönetimi yapıyor demektir. Yani Elon Musk senin kolunu oynatmanı isteyecek değil zaten. “Evet kolunu oynatsın, ağzını açsın şimdi” gibi bir şey hayal etmiyordur herhalde insanlar. Olsa olsa entelektüel, sosyal bir yönlendirmeden bahsediyor olabilir. Onun için de şimdi herkese çip takmak çok maliyetli bir şey. Bütün insanlara çipler takıp, kendi istediklerini hiç yapamaz hale getirmek gibi bir fantezisi var mıdır? Yoktur diye düşünüyorum.
Ne yapacak, herkese Tesla alsınlar mı diyecek? Yani ben buradaki bu ifadeleri, cehaletin biraz safsatası olarak görüyorum. Maalesef cehalet başlı başına bir safsata gerekçesi oluyor. Çünkü cehalet şöyle bir şey değil, 1 veya 0 gibi bir durum yok. Herkesin belli bir düzeyde entelektüelitesi var. Herkesin cahil olduğu konular var. Sağlıkla ilgili konular herkesin muhatap olduğu ama çok az insanın bu konuda bilgi sahibi olduğu konular olduğu için açık söylemek gerekirse bu konuda yürütülen fikirlerin pek çoğu vasıfsız safsatadan öteye gidemiyor. Orada şu an insanlık adına konuşulması gereken çok şey var.
Daha iyi bir insan olmak adına çip taktırma ihtiyacı, daha iyi bir insan olma tanımlaması ve bunun sürekli dışarıdan giderileceğine dair bir beklenti insan için ne kadar meşru ki adamın biri de tüm sıkıntılarınızı çözeceğim deyip de çip takınca biz onu gayrimeşru buluyoruz? Aslında buradaki o çizgiyi çeken insanlık aslında çizgi falan çekmiyor. Sürekli sınırını güncelliyor. Diyor ki “Kardeşim biz düne kadar şuna karşıydık, ona alıştık, bugün de buna karşıyız”... “Ona da alıştık yarın da buna karşıyız”.... Yani o çip taktırılır, insanlar sıraya girerler. Yeter ki işlevsel olsun. Bu insanlar cep telefonları eskimediği halde yeni modeli çıktı diye gidip sırada bekleyen insanlar. Yarın bir gün o çipleri taktırmak için torpil yaparlar, öne geçerler.
Dünyada çok ciddi bir adaletsizlik kavramı var. Ben bu çiplerin olası bu adaletsizliğin üstesinden geleceğine dair en ufak bir vaatte çok tutulma riskini öngörüyorum. Herkes üçer beşer taktırabilir. Çünkü cep telefonu da televizyon da bilgisayar da aynı vaatte bulundu. Bu vaat, bunların da çok hızlı tüketilmesine sebep oldu.
Zaten çipler aslında duygu odaklı değil, daha çok davranışsal odaklı şu anki yerleşik yapıları. Çünkü bizim duygusal sistemimiz beyinde kortikal değil, daha çok zihnimizle alakalı. Zihin kapasitemizi artırabilecek bir şey olabilir ama zihnimizin kapasitesinin ne kadar olduğu konusunda şu an bir fikrimiz yok zaten bizim. Duygularımız limbik sistem odaklıdır. O yüzden o devreleri iyileştirecek, geliştirecek çipler yapmak bence şu çiplerden çok çok daha sonra.
O yüzden de burada “İnsanlara çip takılacak, onlar daha entelektüel insanlar olacak” böyle bir beklentileri olmayabilir. Ama yarın bir gün işte “Günlük falınız çipinize gelsin”, “Hayal edin başınıza ne gelecek” gibi şeyler mesela böyle bir şey için inanılmaz etkili olabilir. Biraz da böyle baktığında biz de çok masum değiliz bunların tüketiminde. O yüzden Elon Musk’ı düzeltmek gibi, Elon Musk ne yapacak diye merak etmek gibi bir şey daha fantastik geliyor bana.
Bizim insanlarımız hayalperest ve hayalleriyle kendilerini kandırma potansiyelleri de çok yüksek. Bu umutlu olmaktan çok başka bir şey. Ama bir yandan da bunun çok ciddi sağladığı şöyle bir avantaj oluyor; teknolojiyi çok hızlı tüketme eğilimi olan insanlar. O yüzden bence çip bizde çok tutulur. Herkes taktırır. Dediğim gibi vaadi de çok kıymetli. Mesela hocalar önerebilir. Baktı öğrenci iyi ezberleyemiyor, buna bir çip taktıralım veya çipi eskimiş yenisini taktıralım gibi.
Ben vücuduma hiçbir şey yaptırmadım bugüne kadar. Dövme yaptırmadım, kapıları açmak için çip taktırayım falan demem. Teknolojiye çok meraklıyım. Bugüne kadar 3-4 tane VR gözlük almışımdır, her anlamlı güncellemesinde alırım mesela. Şu an halihazırda 3-5 tane bilgisayar var gözümün önünde. Telefonlar bilmem neler falan. Ama vücuda bir donanım ekletmek için çok ikna olmam lazım. Bir hekim olarak da tabii ki. Vücut bütünlüğünü koruma konusunda çok ciddi bir hassasiyetim var. O yüzden de ben hemen taktırmam onu itiraf edeyim. Ama dövme de yaptırmam ben yani. O yüzden ben taktırmayacağım diye bu teknoloji yavaşlamaz diye düşünüyorum. Ben o konuda geri dönüşü olabilmesini bir referans kabul ediyorum insan vücuduyla alakalı. Ama ileride teknolojik olarak ihtiyaç, bir takım hastalıkların çözümü, mesela Alzheimer’a çözüm olsa, Parkinson’a çözüm olsa -ki böyle derin beyin simülasyonu yapan cihazlar var- eğer böyle bir şey olursa tabii ki teknolojik veya tıbbi bütün gelişmeleri de en yakın şekilde takip ederim. Yani bunun deneklerinden olmam muhtemelen, ama kesinlikle kullanıcılarından olurum. Gerçekten anlamlı bir kullanım tanımlandığında. Ondan da hiç çekinmem. Bilimin onayladığı, artık tıbbi uygulamalara girmiş bir şeyi de yaptırmaktan imtina etmem açıkçası.