Eski 1. Ordu Komutanı emekli orgeneral Hasan Iğsız, ''Kamuoyunu yönlendirme amaçlı internet siteleri'' davası kapsamında ''Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme'' ve ''silahlı terör örgütünü yönetme'' suçlarından tutuklandı.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince yakalama emrinin sanığın yüzüne okunması amacıyla açılan ara celsede kimlik tespiti yapılan eski 1. Ordu Komutanı emekli orgeneral Hasan Iğsız, emekli subay olduğunu ve aylık gelirinin 5 bin lira civarında olduğunu söyledi.
Duruşmada yakalama emrini okuyan mahkeme heyeti başkanı Hasan Hüseyin Özese, Iğsız'a yönelik, ''Var olduğu iddia edilen 'Ergenekon' silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda askeri müdahale ortamı oluşturmak amacıyla belirtilen internet siteleri vasıtasıyla kara propaganda ve dezenformasyon faaliyetlerini icra ve organize etmek, devlet yöneticilerini baskı altına almak, devlet otoritesini zaafa uğratmak, bu hususta gerektiğinde kamu düzenini bozup ülkede kaos ve düzensizlik ortamı oluşturmak, halkı devlet yöneticilerine karşı kışkırtmak ve anarşi ortamı oluşturmak, böylece cebir ve şiddet yöntemleriyle hükümetin görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek ve ara yönetici sıfatıyla hareket faaliyetini yönetmekle suçlanıyorsunuz'' dedi.
Hasan Iğsız da ''Bu aşamada beyanda bulunmayacağım. Benim yerime huzurda bulunan avukatım beyanda bulunacaktır'' diye konuştu.
Söz alan Iğsız'ın avukatı Orhan Önder, müvekkilinin daha önceki aşamalarda beyanda bulunduğunu ve bunları tekrar ettiğini belirterek, ''Yakalama emrine itiraz etmeksizin huzurunuza geldik. Müvekkilim uzun süre karargahlarda ve yurt dışında ülkemizi temsil etmiştir. İkinci başkanlığı bir yıl sürmüştür. Bu süredeki çalışmalarını savcılıkta anlatmıştır. 50 yıl sonra terör örgütü üyesi olmasıyla ilgili suçlanması hayatın olağan akışına aykırıdır'' ifadesini kullandı.
**-''İNTERNET SİTELERİNİN FATURASI IĞSIZ'A ÇIKTI''-**
İddianameden öğrendikleri kadarıyla dava konusu sitelerin 10 yılı aşkın süredir çalıştığını ve faturasının da müvekkili Iğsız ile andıcın altında imzası olan kişilere çıkarıldığını savunan Önder, şunları söyledi:
''İddianame tutarlı değildir. Ortada yazılı bir belge olduğuna göre illegal bir durum söz konusu değildir. Çünkü yazılı bir belge ile illegal bir durumun üstünün örtülmesi mümkün değildir. Yüzbaşıdan ikinci başkana kadar bir silsile içerisinde andıç hazırlanmıştır. En üst makama da sunulmuştur. Bu silsilede yer alan subayların hepsinin terör örgütü üyesi olması hayatın olağan akışına uygun değildir. Son 10 yılda internette yer alan yayın içerikleri iddianamede tam olarak belirtilmemiştir. Hangi dönemde kim tarafından yayınlandığı belli değildir. Bu husus tamamen tespit edilebilseydi gerçek suçlular ortaya çıkacaktı. Ancak her halükarda internet andıcı açısından cebir ve şiddet unsuru yoktur. İnternet içerikleri tam olarak tespit edilebilseydi belki hükümete hakaret, görevi kötüye kullanma, siyaset yasağı gibi durumlar tam açığa kavuşabilirdi. Hatta örgüt üyeliği bile söz konusu olabilirdi. Müvekkilimin edindiği tecrübeyle yüzbaşılarla ve diğer alt rütbelilerle böyle bir faaliyet içerisine girebileceği düşünülemez.''
Dava konusu internet sitelerinin ''İrtica ile mücadele eylem planı'' ile irtibatlandırılmasının zorlama olacağını savunan Önder, müvekkilinin kaçma şüphesinin olmadığını, kendiliğinden adliyeye geldiğini ''Balyoz Planı'' davasında bazı sanıklar hakkında daha ağır suçlamalar olduğu halde onlar hakkındaki yakalama kararının kaldırıldığını, CMK'nın 100. maddesi kapsamına giren suçların otomatik tutuklamayı gerektiren suçlardan olmadığını, müvekkili Iğsız'ın şimdiye kadar hassas dönemlerde bile İstanbul'dan ayrılmadığını ve yakalama şartlarının oluşmadığını öne sürdü.
Avukat Önder, ''Şimdiye kadar toplanan soruşturma delillerine göre tutuklama kararı verilmesinin adil olmayacağı kanaatindeyiz. Adli kontrol tedbirlerinin uygulanmasının yeterli olacağını düşünüyoruz'' dedi.
Yakalama emriyle ilgili görüşü sorulan İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel ise sanığın iddianamede yüklenen suçları işlediğine dair kuvvetli suç şüphesi doğuran somut olguların bulunduğunu ve atılı suçun CMK'nın 100. maddesinde sayılı tutuklama nedenleri arasında sayılmasının dikkate alınarak Iğsız'ın tutuklanmasına karar verilmesini talep etti.
Mahkeme heyeti, suçlarının mahiyeti, dosya içeriği, sanığın isnat edilen suçları işlediğine dair kuvvetli şüphe sebeplerinin olması, delilleri gizleme veya değiştirme hususlarında da kuvvetli şüphenin bulunması, adli kontrolün yeterli olmaması ve suçun CMK'nın 100/3. maddesinde sayılan tutuklamayı gerektirebilecek suçlardan olmasının dikkate alınarak Iğsız'ın ''Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme'' ve ''silahlı terör örgütünü yönetme'' suçlarından tutuklanmasına hükmetti.
Iğsız, işlemlerin ardından İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince Metris Cezaevine götürüldü.
Bu arada, sabah Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesine gelen Iğsız'ın bir süre adliyeden ayrıldığı, daha sonra yeniden geldiği görüldü.