ANKARA (ANKA) - Tutukluluğunun bir yılı değerlendiren emekli Orgeneral Hurşit Tolon, "Silivri'de cereyan eden olağandışı yargılamaya paralel olarak, ülkemizde son olarak gelinen noktaya bakıp, kendi kendime "Suçum ne?' diye sorduğumda, yaşantım boyunca Atatürk ilkelerine bağlı kalarak, ülkemizin bağımsızlığını ve bölünmez bütünlüğünü savunmak ve ulusumuzun ve TSK'nin onurunu korumak için verdiğim haklı mücadele olduğu yanıtına ulaşıyorum" dedi.
Emekli Orgeneral Hurşit Tolon'un avukatı İlkay Sezer, müvekkilinin tutuksuz yargılandığı davada 3,5 yıl sonra 10 Ocak 2012 tarihinde tutuklandığını belirterek, hukuka aykırı ve haksız bir kararla ikinci kez tutuklanmasının üzerinden bir yıl geçtiğini kaydetti. Tolon, Avukatı Sezer aracılığıyla ikinci kez tutuklanmasının bir yılını yazılı açıklama ile değerlendirdi. "Ergenekon Terör Örgütü" olarak bilinen davada daha önce 7 ay tutuklu kalıp serbest bırakıldıkıldığını belirten Tolon, Hakim Necat Ede'nin, bir başka sanıkla ilgili tahliye talebini değerlendirdiği sırada "kurumsal baskı" altında olduğunu belirterek, "davadan çekilmek zorunda bırakıldığını" ve ardından, özel yetkileri alınarak Bakırköy Adliyesi'ne düz hakim olarak atandığını savundu. Tutuksuz olarak devam eden 2,5 yıllık yargılama sürecinde, duruşmalara katılma zorunluluğu bulunmadığı halde davayı eksiksiz takip ettiğini ifade eden Tolon, "Genelkurmay eski Başkanı Emekli Orgeneral İlker Başbuğ'un tutuklanmasından sadece 4 gün sonra, mahkeme dosya kapsamında tutuklanmamı gerektirebilecek hiçbir olumsuz gelişme bulunmamasına rağmen, 10 Ocak 2012 tarihinde iddia makamının talebi üzerine bu kez "terör örgütü kurmak ya da yönetmek' isnadından vazgeçerek "cebir ve şiddet kullanarak hükümeti ortadan kaldırmaya ve görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek, devletin güvenliğine veya iç veya dış siyasal yararlarına ilişkin belgeleri veya vesikaları temin etmek' isnadı ile yeniden tutuklanmama karar verdi.
İşin en acı yanı, Mahkemenin yeni delil diye tutuklama kararına sözde gerekçe olarak gösterdiği belgeler, avukatlarımın ısrarlı talebi üzerine tutuklanmamın üzerinden ancak 2 gün geçtikten sonra dosyaya konuldu" dedi.
-GİZLİ BELGELER YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILAN YÖNERGELER-
Mahkemenin devlet sırrı olduğunu ileri sürdüğü gizli belgelerin, Başbakanlık Güvenlik İşleri Genel Müdürlüğü'nün 14 Aralık 2010 tarihli yazısı ile yürürlükten kaldırılan talimat ve yönergeler olduğunu ifade eden Tolon, söz konusu belgelerin gizliliğinin 2009 yılında kaldırıldığını ifade ederek şu değerlendirmede bulundu:
"Aynı Mahkemede görülen 2010/106 Esas No'lu dosyaya 2011 yılında Başbakanlık'tan gelen cevabi yazı içeriği ile haberdarlar, ancak Mahkeme bundan haberdar değil. Çünkü, mahkeme Türk Milleti adına karar vermekle yükümlü olmasına rağmen maalesef tarafsız ve bağımsız hareket edemediği için sadece o celse hakkımda peşinen verilmiş tutuklama kararını yüzüme tefhim ederek yargılama görevini yerine getirdiğini düşünüyor. Gizli olduğu ileri sürülen belge de oğluma ait evde yokluğunda kapısının kilidi kırılarak yapılan yasadışı arama sırasında bulunduğu ileri sürülen, ancak arama tutanaklarında her nedense yer almayan Elba Marka 2 No'lu düzmece CD'nin içerisinde yer alıyor. Mahkeme, adli emanette şahsımla ilgili aramalarda elde edilen toplam CD sayısından nasıl 3 adet daha fazla CD'nin bulunduğunu, yargılamanın bu aşamasına kadar halen daha kanıtlayamadığı gibi, iddianamede suçlamaların sözde delili olarak gösterilen bu CD'lerin imajlarını da dosyaya ibraz etmeyerek savunma hakkımızı açıkça kısıtlamaktadır. Ayrıca, iddianamedeki anlatıma göre, şahsımla ilgili aramalarda el konulan toplam belge sayısından 317 adet daha fazla belgenin bulunduğu ileri sürülmesine rağmen, bu fazlalığın neden kaynaklandığı da halen daha açıklığa kavuşturulmamıştır."
-SUÇUM TSK'NIN ONURUNU KORUMAK-
Emniyet Görevlileri tarafından yapılan yasa dışı arama ve düzmece suç delilleriyle ilgili olarak oğlu Ali Tolga Tolon ve avukatları tarafından yapılan suç duyurusuna Savcılığın "Halen devam eden dava ile ilgili olduğu gerekçesiyle Kovuşturmaya Yer Olmadığına" dair karar verdiğini anımsatan Tolon, tutukluluğunun devamını gerektirebilecek somut hiçbir delil bulunmamasına rağmen, ikinci tutukluluğunun birinci yılını tamamladığını kaydetti. Yargılandığı mahkemeden adil bir kararın çıkmasını beklemediğini ifade eden Tolon, "Nitekim, Mahkemenin, son olarak İddia Makamının bugüne kadar gösterdiği tüm tanıkları dinlemesine rağmen, sıra savunma tarafına gelince aralarında tarafımca dinlenilmesi talebinde bulunulan tanıkların da yer aldığı toplam 778 tanığının dinlenilmesi talebini reddetmesi de, maddi gerçeğe ulaşmak yerine düzmece deliller ve etkin pişmanlıktan istifade etmek isteyen gizli tanıklarla, sanal bir terör örgütü yaratma çabası içerisinde hareket ettiğini ortaya koymuştur" dedi. TSK'da 43 yıl fiilen ülkesine ve milletine onurla ve gururla hizmet ettiğini suçsuz ve günahsız insanlarla "tutsaklığı"nın sürdürdüğünü kaydeden Tolon, "Üzülerek söylemem gerekirse, Silivri'de cereyan eden olağandışı yargılamaya paralel olarak, ülkemizde son olarak gelinen noktaya bakıp, kendi kendime "Suçum ne?' diye sorduğumda, yaşantım boyunca Atatürk ilkelerine bağlı kalarak, ülkemizin bağımsızlığını ve bölünmez bütünlüğünü savunmak ve ulusumuzun ve TSK'nin onurunu korumak için verdiğim haklı mücadele olduğu yanıtına ulaşıyorum. Anlaşılan odur ki; bu açıklamalarım bazı iç ve dış çevreleri rahatsız ederek tutsaklığımın, hukuksal olmasa da, fiili koşullarını yaratmaya yetmiştir" dedi.