Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) Genel Başkanı Emekli Tümgeneral Rıza Küçükoğlu, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne adeta psikolojik savaş açan zihniyetin, birgün mutlaka Cumhuriyet'in kazanımlarına gönülden inanmış, ezici çoğunluğun kahredici gücü karşısında yok olup gideceğinden asla şüphe duymadıklarını belirterek, tüm sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler ve halkı 14 Nisan'daki Cumhuriyet Buluşması mitingine çağırdı.
Küçükoğlu, ayrıca bu mitingin ana düzenleyicilerinden biri olduklarını ve CHP'de dahil hiçbir parti ve derneğin güdümünde olmadıklarını söyledi. Küçükoğlu, bugün dernek merkezinde düzenlediği basın toplantısında, 'TESUD' adı ve amblemi kullanılarak yayınlanan ve TESUD'u darbeci ve anayasal kurumları göz ardı eden bir örgüt kimliğinde göstermek isteyen sahte mektuba açıklık getirirken, 14 Nisan'da Ankara'da yapılacak Cumhuriyet Yürüyüşü hakkında görüşlerini de açıkladı. TESUD hakkında bilgi veren Küçükoğlu, derneğin Türkiye genelinde bilinçli, Atatürkçü, ulusalcı, laik, vatansever emekli subay ve ailelerini temsil eden 3.5 milyon seçmeni yönlendirebilecek bir sivil toplum kuruluşu olduğunu belirtti. Küçükoğlu, TESUD'un Türk Silahlı Kuvvetleri'ni yıpratmayı ve karalamayı hedef alan her çeşit tutum ve davranışı esef ve üzüntü ile karşıladığını da belirterek, "TESUD, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne adeta psikolojik savaş açan zihniyetin, benzerlerinde olduğu gibi bir gün, birgün ama mutlaka; Cumhuriyetin kazanımlarına gönülden inanmış, ezici çoğunluğun kahredici gücü karşısında yok olup gideceğinden asla şüphe duymamaktadır" dedi.
Son günlerde, TSK'ya ve emekli subaylara yönelik yoğun karalama eylemlerini büyük bir endişeyle ve tepkiyle karşıladıklarını belirten Küçükoğlu, bu davranışların ana hedefinin silahlı kuvvetleri yıpratmak olduğunu kaydetti. Küçükoğlu şunları kaydetti: "Bu eylemlerin, milli askeri değerlerimize zarar vermek üzere maalesef medyanın servis sunması biçimine de dönüşmesi ve bu servisten siyasal çıkar umulması, ülkemizin anayasal üniter yapısına zarar vermeyi düşleyen dış odaklara ve bölücü örgütlere hizmet dışında hiçbir yarar getirmeyecektir. TESUD adını ve amblemini kullanarak son günlerde yayımlanan ve özellikle subay adreslerine gönderilen sahte bir mektup TESUD'u darbeci ve anayasal kurumları göz ardı eden bir örgüt kimliğinde göstermek isteyen yeni bir psikolojik savaş eylemidir".
Mektupta adı geçen A. Tuğgeneral Celal Gürkan'ın 1 Mayıs 2006 tarihinde TESUD Genel Merkez Yönetim Kurulu'ndan ayrıldığını ve kendisinin bu mektupla hiçbir ilgisinin olmadığını belirten Küçükoğlu, mektupta bir imza olmadığını amblemin de kopyalandığını ve ihtilale davet eden bir dille yazıldığını söyledi.
14 NİSAN CUMHURİYET BULUŞMASI VE TESUD Küçükoğlu, 14 Nisan 2007 Cumartesi günü Ankara Tandoğan Meydanı'ndaki 'Cumhuriyet Buluşması'nın anayasal düzeni, laik üniter yapıyı, Atatürk ilkelerini, cumhuriyet kazanımlarını korumada kararlı, sevil, kadın, emekçi, öğrenci, üniversiteli, köylü, şoför, esnaf, sanatkar tüm meslek grupları yanında emekli askerleri de içeren sivil toplum kuruluşlarının ortak kararı ile gerçekleştirileceğini söyledi. TESUD'un bu buluşmanın bilerek ateşleyici unsuru haline geldiğini belirten Küçükoğlu, Cumhuriyet Buluşması'nın tüm vatandaşlar yanında siyasi partilere de açık olduğunu kaydetti. Küçükoğlu, şunları kaydetti:
"Seçmenin bilinçlenmesinden ve müvekkili oldukları halkın demokratik açılımlarından korkan siyasi kimlikli kişilerin, 14 Nisan Cumhuriyet Buluşması'nı bir siyasi partinin güdümünde gösterilmesi çabaları çok acemice belirlenmiş, başarısız ve saptırıcı bir girişimdir. TESUD cumhurbaşkanlığı sorununun ulusal mutabakat anlayışıyla ve cumhuriyetimizi en iyi temsil edecek çağdaş, cumhuriyetçi, demokrat, laik, milliyetçi, sabıkasız, şaibesiz, dosyasız, yansız ve nitelikli bir cumhurbaşkanının seçileceğine gönülden inanmaktadır. Bu çözüm parlamenter sistem içerisinde olacaktır. 14 Nisan eylemine bu nedenle katılmaktadır. Çözüme parlamenter sistemin içerisinde ve siyasi parti liderlerinin özverili ve özenli çalışmalarıyla erişileceğini ümit edilmektedir. TESUD olarak, seçmenin ve etkin seçmen kuruluşları olar demokratik kitle örgütlerinin ulusal mutabakatı sağlayıcı demokratik eylemlerini sürdürmelerinin zorunlu ve yararlı olduğunu düşünmekteyiz. Cumhuriyetimiz için, cumhuriyetimizi korumak için 14 Nisan 2007 Cumartesi günü saat 08.30'dan itibaren Hipodrom'da, saat 11.00'de Tandoğan'da ve Anıtkabir'de buluşmak üzere herkesi davet ediyoruz".
Daha sonra gazetecilerin sorularını cevaplandıran Küçükoğlu, sözünü ettiği psikolojik savaşın merkezinin sorulması üzerine, "Siz eğer silahlı güç kullanmadan eğer ülkenizi zayıflatacaksanız psikolojik harp yöntemlerini uygularsınız. Bugün Türkiye üzerinde gerçekten nasıl stratejik ortak olduğumuzu bilemediğimiz, Büyük Ortadoğu Projesi dahil bazı senaryolar yürütülmektedir ve bir devlet biçimi olan İslam da dahil bölünmeye dayalı senaryolar işletilmektedir. Bu senaryolardan çıkarı kimin daha çoksa bu senaryolar ve psikolojik harp o merkezlerden yürütülmektedir. Bizim üzüntümüz siyasi kimlikli kişilerin kim olursa olsun bu psikolojik savaşa alet olmalarıdır. Asıl tehlike eğer biz kendimiz psikolojik savaşa alet olursak ulusun bütünlüğünü ve değerlerini kaybetme riski ile karşıya kalırız. Onun için adresleri tahmin edebilirsiniz diye değerlendiriyorum" dedi. Dün Meclis'te AK Parti Grup Başkan Vekili'nin, 14 Nisan Cumhuriyet Buluşması mitinginin CHP tarafından düzenlendiğine açıkladığının hatırlatılması üzerine şunları kaydetti:
"Bizi Cumhuriyet Halk Partisi'nin güdümünde ve onun desteğinde onun maddi desteğinde eyleme giren bir örgüt olarak gösterilmekten sor derece rahatsızız. İkincisi Orgeneral Şener Eruygur, Atatürkçü Düşünce Derneği ve bizi peşine takmış, toplumu peşine takmış gidiyor diye bir gösteri var. Hayır efendim, biz daha başlangıçtan beri 14 Nisan kararını alan 300 dernekten, bu derneklerden biri de Muharip Gaziler Derneği, Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği Anıtkabir Derneği ve bütün sivil toplum kuruluşları, ulusalcı platformlarda günlerce toplantılar yaptık. Liderler olarak hepimiz bir kenara çekildik. Ne yaptık, isimsiz arkadaşlarımızdan yönetim kurulu seçtik ve hiçbir partinin, hiçbir kuruluşun ön plana çıkmasına izin vermedik. İktidarın bizi birilerinin güdümünde, birilerinin parasal desteğinde göstermesi TESUD'un felsefesine aykırıdır. TESUD bu nedenle siyasi parti liderlerini ziyaret etmiş ve şu mesajı vermiştir: Parlamenter sisteme inanıyoruz. Sivil toplum kuruluşlarının siyasi partilerin üstüne çıkması gibi bir iddiamız da yok. Başat, temel organlar siyasi partilerdir. Siyasi partilerin üzerindeki baskı grubuyuz diye ilan ettik".
14 Nisan davetiyesini CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, DSP Genel Başkanı Zeki Sezer'e ve Mümtaz Soysal'a da götürdüklerini belirten Küçükoğlu, "Sayın Baykal'da bu davetler üzerine dedi ki: 'Sen parti örgütüm ve milletvekillerini serbest bırakıyorum. Evet siyasi partilerin iktidar partisi dahil Cumhuriyet Buluşmasında yer almalarını özellikle diliyoruz. Diğer tereddüt eden partileri de davet ediyoruz. Gelmezler ise biz de seçmen grubunu etkileyen kuruluşlar olarak cumhuriyette buluşanları özellikle gözlemliyoruz. Onun için herkese açık bir toplantı. Orada hiçbir kişinin adı, hiçbir siyasi partini adı geçmeyecek. O toplantı meçhul askerlerin çocuklarıyla koşarak geldiği bir toplu tepki mitingi, cumhuriyete ve Atatürk'e sahip olma toplantısı olacak. Hiçbir derneğin kuyruğunda veya güdümünde değiliz. TESUD'un tüzüğü de buna karşıdır" diye konuştu. Miting sırasında gruplaşmalar ve bunu da halk arasında ayrışmaya neden olup olmayacağının sorulması üzerine ise Küçükoğlu, "Yurt dışından, yurt içinden çoluk çocuk geliniyor. Sanıyorum bütün dünyada ETA tepkisinin de ötesine geçen çok önemli bir toplantı olacak. Biz diyoruz ki ulusal uzlaşma yaratabilecektir, ben kesinlikle inanıyorum. Parti liderleri bir araya gelecektir. Cumhurbaşkanlığı seçim süreci başlamadan önce Sayın Başbakan ne derse desin, bazı medyanın söylediği gibi kapıyı kapasın, ne olursa olsun, bir araya geleceklerdir. Çünkü yakın tarihimizi hatırlıyorlar. Çözüm olmazsa 367 konuşulmaya ve bizim tarafımızdan da, Türkiye'nin eylemleri devam edecek. 367 artı 1, Anayasal tartışma gündeme gelecektir. Bu süreç içinde çözüm bulunacağına inanıyoruz, yakın tarihte bulunduğu gibi. Ayrışma değil, dayanışmanın yaratılacağına inanıyorum. Ayrışma yapacak olan zaten bundan ciddi zarar görecektir" şeklinde konuştu. İstenmeyen bir cumhurbaşkanı adayının çıkması ihtimalinin sorulması üzerine ise Küçükoğlu, "Sivil toplum hareketini artık durdurmak mümkün değil. Bu bir tarihsel görevdir. Sivil toplum hareketleri devam edecektir. Biliyorsunuz, sivil toplum hareketinin hele de Anadolu insanının inisiyatif yaratması konusunu hepimiz biliyoruz. Çok değişik, çok renkli inisiyatifler ama parlamenter sistemin içinde çözüm arayan çok önemli etkinlikler olacaktır. Seçim sandıklarını etkileyen ve milletvekillerini başkomutan vekili olan milletvekillerini benim vekilim olan ülkenin en saygın kuruluşu üyelerinin kapalı sandıkta, gizli oylamadaki oylamasını ciddi olarak etkileyecektir. Ve partileri etkileyecektir. Çünkü elimizde çok yüzlü bir enstrümana sahibiz. O da oyumuz ve ikincisi de baskı grubu olmamız. Bundan etkilenmemek mümkün değil. Bu nedenledir ki bir panik hissediyoruz biz. Yanlış nitelemeler hissediyoruz. Nefretle karşılandığımız söyleniyor. Yani sivil toplum, 14 Nisan nefretle karşılanıyormuş. Cumhuriyette buluşmanın nefretle karşılanmasının anlamını çözmek mümkün değil" şeklinde konuştu.
14 Nisan'da Ankara'da yapılacak miting Mynet'ten canlı olarak yayınlanacak. Mitinge gidemeyenler evlerine ve iş yerlerine Türk Bayrağı asarak mitinge destek verecek.
İHA