Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hükümet olarak bir yandan terörle etkin bir mücadelenin şartlarını oluştururken, diğer yandan demokratik açılımları da aynı netlik ve süratle sürdürmek konusunda kararlı olduklarını vurguladı.
Hem birlik ve beraberliği koruyarak teröre geçit vermeyeceklerini, hem de bu ülkeyi her gün biraz daha özgür, biraz daha demokratik, biraz daha zengin, biraz daha mutlu bir ülke yapmak için bütün güçleriyle çalışacaklarını ifade eden Erdoğan, "Hukuk zemininde fikir ve ifade özgürlüğü ile terör girişimleri açık ve net biçimde birbirinden ayrılacak, bu alandaki istismarlar da ortadan kaldırılmış olacak. Türkiye'nin demokratik kazanımlarına, hak ve özgürlüklere, eşitlik ve adalete halel getirmek bir yana, bu alandaki gelişmelerin önünü daha da açmayı hedefliyoruz" dedi. Başbakan Erdoğan, Nisan ayı 'Ulusa Sesleniş' konuşmasında, Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın 23 Nisan'da, yurdun dört bir köşesinde büyük bir sevinçle, büyük bir coşkuyla kutlandığına işaret ederek, "Cumhuriyetimiz'in ve demokrasimizin temelinin, millet iradesinin tecelligahı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kuruluşunun 86. yılında, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere kurtuluş savaşımızın bütün kahramanlarını rahmetle, minnetle, şükranla andık" dedi.
86 yıl önce tarihin gördüğü en büyük istiklal mücadelelerinden birine önderlik eden Meclis'in, bugün de aydınlık geleceğine doğru adım adım ilerlemekte olan Türkiye Cumhuriyeti'nin en büyük güç kaynağı olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin milli egemenlik sancağının dalgalandığı, Türk milletinin varoluş iradesinin yankılandığı yer olduğunu kaydetti. TBMM'nin, kurtuluş savaşının en zor günlerinde bile her türlü kararın müzakere edildiği gerçek bir demokrasi zemini olarak muhafaza edildiğini söyleyen Erdoğan, Türkiye'nin son dönemde gerçekleştirdiği büyük değişim hareketinin yine Meclis çatısı altında temsil edilen millet siyasetinin bir sonucu olduğunu vurguladı. Türkiye'nin üç buçuk yıla yakın bir zaman önce çekmekte olduğu sıkıntılardan, içine düştüğü girdaplardan, yaşadığı belirsizliklerden, milletin değişim kararıyla çıkarak bugünlere geldiğini belirten Erdoğan, bugün yılların kronik sorunlarını çözmüş, büyüme istikrarını yakalamış, dengelerini kurmuş, sağlam bir zeminde yükselen ve hedeflerini sürekli büyüten bir Türkiye olduğunu dile getirdi.
SOSYAL GÜVENLİK REFORMU
Nisan ayı içinde Cumhuriyet tarihinin en büyük reform paketlerinden bir olan sosyal güvenlik reformu paketini hayata geçirdiklerini belirten Erdoğan, bu paketin, halkın belli bir kısmını, belli bir zümreyi ilgilendirmediğini, 73 milyon vatan evladını, kundaktaki çocuktan, yaşlılara, emeklilerden çiftçilere Türkiye'de yaşayan herkesi ilgilendirdiğini bildirdi.
TBMM'den geçen bu kanunun hazırlanması sürecinde ilgili sosyal taraflarla sayısız toplantı düzenlendiğine işaret eden Erdoğan, sendikaların, işverenlerin önerilerinin bütün detaylarıyla incelendiğini, hiçbir öneri, eleştiri ve uyarının gözardı edilmeden hazırlanan Sosyal Güvenlik Reform Paketine yansıtıldığını ifade etti. Mevcut sistemin, Türkiye'nin ekonomisini tehdit edecek derecede her yıl katlanarak finansman açığı oluşturan bir sistem olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, bu sistemin tek sorununun finansman açığı olmadığına işaret etti.
Mevcut sosyal güvenlik sisteminin, tüm vatandaşları kucaklamayan, onlara eşit ve adil davranmayan, hatta ayrımcılık yapan bir yapı arzettiğini anlatan Başbakan Erdoğan, sistemin en büyük özelliğinin de bürokrasiye göre, memura göre düzenlenen bir yapıya sahip bulunması olduğunu kaydetti. Şimdi bu sistemi radikal bir değişime uğrattıklarını belirten Erdoğan şunları söyledi:
"Önceliğimiz memur ya da işçi değil, bütün vatandaşlarımızdır. Bu ayrımı kaldırıyoruz. Sosyal Güvenlik Reformu yapmak tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de zor bir iştir. Biz bunun bilincindeyiz. Yıllardır konuşulmuştur. Bütün gelen siyasiler bunu biz çözeceğiz demişlerdir. Ama hiçbiri bunu çözememiştir. Reform yapabilmek için elinizi taşın altına koymanız, risk almanız gerekir. Biz bu reformu gerçekleştirerek elimizi taşın altına koymaktan çekinmedik, sakınmadık. Popülizmden uzak, ülkemiz gerçeklerine uygun bir reform hazırladık. Şimdi bütün vatandaşlarımızın sosyal güvenliğini bir tek çatı altında topluyoruz. Bu reform paketinin dört ana ayağı vardır ve bu ayaklar birbirini tamamlamaktadır. Birincisi, tüm çalışanları kapsayan Sosyal Sigorta Sistemi, ikincisi Genel Sağlık Sigortası, üçüncüsü, primsiz ödemelerin tek elde toplanması, dördüncüsü bu fonksiyonları yerine getirecek ve kurumları birleştiren tek bir Sosyal Güvenlik Kurumu kurulmasıdır. Bugüne kadar bütün parti programlarında, hükümet programlarında Sosyal Güvenlik temel bir konu olarak yer aldı ama kimse büyük bedel ve beceri gerektiren bu yükün altına girmedi. Artık SSK'lı, Bağ-Kur'lu, Emekli Sandığı ayrımcılığı ortadan kalkıyor, tüm işler tek çatı altında toplanıyor. Çıkardığımız yasayla, bütün vatandaşlarımızın eşit hak ve yükümlülüklere sahip olduğu tek bir emeklilik sistemi getiriyoruz. Yıllardır konuştuğumuz, özlediğimiz bu reformu şimdi gerçekleştiriyoruz. Olay bundan ibarettir".
"EMEKLİLİK YAŞININ 68'E YÜKSELTİLMESİ SÖZKONUSU DEĞİL"
Bu reform kamuoyunun gündemine getirildiğinden bu yana ısrarla bazı konularda vatandaşların yanlış yönlendirildiğini belirten Başbakan Erdoğan, bu yönlendirme çalışmalarınin ülkeye zaman kaybettirdiğini söyledi. Emeklilik yaşının hemen 68'e çıkarılacağı gibi asılsız iddialarla bu önemli reformun gölgelenmeye çalışıldığını, bir direnç oluşturulmaya gayret edildiğini gördüklerini bildiren Erdoğan, anamuhalefet liderinin, bazı sendikaların açıklamalarında bunları duyduklarını ifade etti. Bu spekülasyonların doğru olmadığını vurgulayan Erdoğan, bunların arkasında, bugüne kadar bu acil ihtiyacı hep erteleyenlerin, bu reformu gerçekleştirmeye cesaret edemeyenlerin kendi başarısızlıklarını saklama gayretleri olduğunu dile getirdi. Mevcut reformda emeklilik yaşının 68'e yükseltilmesi gibi bir şeyin söz konusu olmadığını kaydeden Başbakan Erdoğan, emeklilik yaşının yükseltilmesinin 2036'dan sonra, yani bundan 30 yıl sonrası için öngörüldüğünü ve 68 değil 65 yaş olarak planlandığını açıkladı. Erdoğan, bunun, dünyadaki standartlara bakıldığında şu andaki uygulama olarak görüleceğini bildirdi.
Primleri ödensin ya da ödenmesin tüm çocukların 18 yaşına kadar sağlık giderlerinin devlet tarafından karşılanacağını dile getiren Erdoğan şu değerlendirmeyi yaptı: "Ben milletime buradan sesleniyorum. Buna hayır demek milletle beraber olmak mıdır, yoksa millete karşı olmak mıdır? Ne yazık ki bu ülkede bu yasanın çıkmasını bir yıl boyunca erteleyenler oldu. İsterdik ki ana muhalefet partisi ile beraber bunu süratle çözelim. Tüm sosyal tarafların katkı ve katılımlarıyla bunu süratle bitirelim.
Sosyal taraflar içerisinde bu yasayı destekleyenler oldu. Onlara özellikle teşekkür ediyorum ve bu tasarı meclis komisyonunda adeta bloke edildi ve düşünebiliyor musunuz bir yıl önce Meclis'e sevk etmiş olduğumuz bu kanun tasarısını ancak daha yeni Meclis'ten çıkarabildik. Deniyor ki işte efendim bunlar hemen bir günde, iki günde, üç günde Meclis'ten çıkarıldı. Asla böyle bir aceleciliğimiz olmamıştır ve bir yıl komisyonlarda bu kanun ana muhalefet partisi ile partimiz temsilcileri arasında görüşülmüştür ve ondan sonra genel kurula gelmiştir. Burada da çünkü aynı şekilde aynı uygulamayı yapacaklardı. Bir yılda bize burada kaybettireceklerdi. Bunun takdirini de aziz milletime bırakıyorum".