İşte Tayfun'un açıklamalarından satırbaşları:
-
Ne olursa olsun, bugün ayağı çukura girse yanına gidecek olan benim. Bana ne yaparsa yapsın, bir kırgınlığım olabilir ama duygularım hala var. Bodrum'a gidip gelirken çok güzel vakit geçiriyorduk. Bana yaşamadığım şeyleri yaşattı. Erkeksi sorunların oluyor, bunu annene anlatamıyorsun.
- Babamla bağlarımız kopmuştu. sonra bir hayranı sayesinde babama ulaştım.Babamın peşinden çok koştum, bir kere buldum kaybetmek istemedim.Babamı aradım, telefon numaramı bilmiyordu. açtı 'baba' dedim. 'Nasılsın' dedim. 5-6 sn. durdu. 'Tayfun sen misin, ben seni arayacağım' dedi. Arar mı, aramaz mı diye bekledim.
- Aradı. İstanbul'da buluştuk. Yemek yedik, hiçbir şey olmamış gibi çok güzel zaman geçirdik. Aramızda hiç kimse yoktu, erkek erkeğe takıldık babamla. Bodrum tatili son tatil oldu. Nasıl bu duruma düştük bilmiyorum. Ben babamı çok çözemedim. Günübirlik gidiyordum yanına. Kalmam gerektiği zamanlarda babaannemde kalıyordum. Beni gerçekten sever mi, sevmez mi yorumunu yapacak kadar tanımıyorum. Babamı bir daha karşıma almak istemiyorum. İnsanlar ölüyor.Babannemle aram çok daha iyidi. Babam bana bir şey aldığında, 'çocuğa bunun daha iyisini al' diyordu.
-
Bu yaşıma kadaş psikolojik yardım almadım, almayı da hiç düşünmemiştim. Annemle her şeyi paylaşıyorum. Yıllardır kadına anlatıyorum. Vereceği tepki kalmadı. O yüzden bir psikolog ile görüşmeye karar verdim. Cüzdanımda babamın fotoğrafı yok, sadece annemin fotoğrafı var. Babamın fotoğrafları odamın duvarlarındaydı, şimdi kitaplığımda.
-
Kardeşimi ilk duyduğumda tepkisiz kaldım, sonra düşündüm. Babamın sayfasına baktım. Kardeşim için yapılan yorumları okudum. Babamı tebrik etmek istedim. Sonra vazgeçtim. Hakkım olan bir şey varsa allah onu bana zaten verir. Babama dava açacağımı söylemiştim. Sonra ondan da vazgeçtim. Babamın karşıma almak istemedim. Yaş ilerledikçe bazı şeyler yerine oturuyor.
- Dilan-İdo ve İbrahim Tatlıses'i görünce 'bizim neden olmasın' dedim. Babamı gerçekten kırdıysam özür dilerim. Babamla iki kez ayrı düştük ve barıştık. Bu son radde oldu. Baba derken inanın hiçbir şey hissetmiyorum. Yıllar sonra buluştuk. O bana 'evlat' derken ne hissediyorsa, ben de ona 'baba' derken onu hissediyorum.
-
Baban nerede diye soranlara , konseri var diyordum Gururum kırılmasın diye... Annem bana babamı hiçbir zaman kötülemedi. Çok güzel anlattı onu. Babamın yokluğunu dedem ile doldurdum. 9-10 yaşına kadar dedemle uyudum. Gece 2 olurdu saat. Dedem beni sırtına alır bakkala götürürdü. Ne kadar babanın yerini tutmasa bile, o boşluğu doldurabiliyosun. Çok boşluğa düştüğüm zamanlar oldu. Dedem kalp krizi geçirdi ilk aklıma baba geldi. Çok tuhaf oldum.
- İlk karşılaştığımızda 'baba' demek içime gelmedi. Babama sarılıp yatmadım hiç. Onu tadamadım. Yanına gittiğimde başımı okşar 'evlat' derdi. En çok duygulandığım anlardan biriydi. Telefonda oğlum derdi. yanına gittiğimde 'evlat' derdi. O kelime benim için çok anlamlıydı. Son olaydan sonra yine kopmak istemedim ama bir şeylerin artık eskisi gibi olmayacağını anladım. Bayramlarda ve kandillerde hep aradım. Dün de aramayı çok istedim, ama aramadım. Benim de gururum var. Tamam babam ama benim de bir yere kadar tahammülüm var.
- İleride baba olunca evladıma yaşamadığım şeyleri yaşatacağım. Ona içimden ne gelirse öyle hitap edeceğim. Ona öyle bir kucak açacağım ki, o bana 10 kat kucak açacak. Babama yada kardeşime bir şey olsa gidecek insan benim. Ben kardeşimi görmek istiyorum. Babasız yaşadım tamam ama kardeşsiz neden yaşayayım? 20 yıl sonra kardeşimi bulsam ne anlamı var?