Beşiktaş'ta kadro dışı kaldıktan sonra zor günler geçiren Emre Aşık, siyah-beyazlı camiadan kimsenin kendisine sahip çıkmadığını söyleyerek, "Rıza Hoca bana karşı önyargılıydı. Rıza Hoca da gitti, sanırım şimdi engel kalmadı. Tek bir şey istiyorum, beni 10-15 gün idmanlara çıkarsınlar, kararı Tigana versin" dedi.
3 büyük takımın da formasını giydiğini belirten Emre Aşık, 3 büyük takım arasında hakemleri en çok etkileyen takımın Fenerbahçe olduğunu söyledi.
Tecrübeli futbolcu Emre Aşık, Futbol Extra dergisine açıklamalarda bulundu. Futbola santrfor olarak başladığını belirten Emre Aşık, "3.Lig'de santrfor olarak oynadım. Balıkesir'de, Sönmez Flament'te. Bir gün stoperimiz hastalandı, yedek de yoktu. Bana dediler ki sen uzun boylusun, bugün sen stoper oyna. Ben de oynadım. Çok iyi bir maç çıkarınca stoper olarak kaldım. İlginçtir, iki-üç maç sonra milli takıma çağrıldım stoper olarak. Bu tamamen bir şans" diye konuştu.
Futbolda yükselmesinin çok hızlı olduğunu ifade eden Emre Aşık, "Küçükken çok spor yaptım. Mesela profesyonel yüzücüydüm. Lisanslıydım. Lisanslı olarak masa tenisi oynadım, basketbol oynadım. Ama futbola karşı sempatim vardı. Bizim karşımızda çocuk parkı vardı, ufacık yerde sabahtan akşama kadar o parkta maç yapardık. Bir gün mahalledeki arkadaşlar Sönmez Flament takımının antrenmanına gidiyorlardı, 'Ben de gelebilir miyim sizi seyretmek için?" dedim. Onlar da 'Gel, hatta iki gün sonra seçmeler var, oraya da katılırsın' dedi. Sonra seçmelere girdim, beğenildim. 16 yaşında hemen beni genç takıma aldılar. Bir sene orada kaldım, amatör takıma geçmeden hemen profesyonel takıma aldılar. Daha 17 yaşındaydım. Profesyonel takımda bir yıl oynadım, bir sene sonra da beni Balıkesirspor istedi. 18 yaşında da oraya gittim. Yani yükselmem biraz hızlı oldu" dedi.
"BENİ FATİH TERİM KEŞFETTİ"
Kendisini Fatih Terim'in keşfettiğini belirten Emre Aşık, "16 yaşında futbola başladım, 18 yaşındayken milli formayla tanışmam ümit milli takım ile oldu. Futbola başlamamla ümit milli takım arasındaki zaman 2 yıl filan. Fatih hoca beni 1992 yılında Sönmez Flament'te oynarken Türkiye - İtalya ümit milli maçı için kadroya çağırdı ve o maçta da oynattı. Sanırım 19 Şubat 1992 tarihiydi. Ondan birkaç gün sonra genç milli takıma davet edildim ve Romanya maçıyla birlikte genç milli takım serüvenim başladı. İlk yılımda Avrupa Şampiyonluğu yaşadım. 41 kez milli oldum. Avrupa Şampiyonu olup döndükten sonra takımda transferi en çok gündemde olan bendim. Hemen hemen Türkiye'deki önemli tüm takımlar bana teklif yapmıştı. Ama daha 17-18 yaşında üç büyüklerden birinde oynamayı ailem de ben de göze alamadık. Bunun için Balıkesirspor'a gittim. Bir yıl sonra da Fenerbahçe'ye" ifadelerini kullandı.
Balıkesirspor'da oynarken sürekli transferinin gündemde olduğunu söyleyen Emre Aşık, "Son aylarda korumalarla geziyordum. Çünkü beni kaçırmaya çalışmıştı bazı kişiler. Menajerler peşimdeydi. Galatasaray ve Fenerbahçe ile görüştüm. İkisinden biri olacaktı. Önce Galatasaray'a evet dedim ve anlaşma imzaladım. Sonra gidip Fenerbahçe'ye imza attım. Galatasaray'a imzayı Adnan Polat attırmıştı. Bu imzanın ardından Akdeniz Oyunları'na gitmiştim. O sıra Cemil Turan gidip geliyordu. Beni ikna ettiler ve Galatasaray ile sözleşme yapmama rağmen Fenerbahçe'ye de imza attım. Adnan Polat istese benim sözleşmemi yürürlülüğe koyardı. Sağ olsun koymadı. Bonservis problemimi Galatasaray çözemediği için bu transfer olmadı, ben de Fenerbahçe'ye transfer oldum. Akdeniz Oyunları'nda şampiyon olmuştuk. Son maçımda Nouma'ya karşı oynamıştım. Fenerbahçe'de ilk senemde Osieck vardı takımın başında. Fenerbahçe'de 5-6 maç oynadıktan sonra Fatih Terim hoca beni bu defa A milli takıma çağırdı. Yani yükselmem biraz hızlı oldu. 18 yaşındayken A milli takımda oynadım. İviç ve Parreira geldi. Hocadan hocaya benim grafiğim inip inip çıktı. Parreira gelince Uche - Högh ikilisi oturdu. İyi de oynuyorlardı. Forma şansı bulamayacağımı anlayınca yaşım da geç olduğu için 21 yaşındayken İstanbulspor'a gitmek istedim. İstanbulspor'un hedefleri büyüktü, başkanları Cem Uzan'dı o zaman. 4 sene İstanbulspor'da kaldıktan sonra Galatasaray'a transfer oldum. O zaman Galatasaray'ın hocası Lucescu idi. Popescu ve Bülent ağabeyin yedeğiydim. Buna rağmen 11-12 maç oynadım. Bir - iki tane Şampiyonlar Ligi maçına çıktım. Lucescu bana sürekli 'Seneye Popescu gidecek, yerine sen oynayacaksın' diyordu. Öyle de oldu. Bir sonraki sene sürekli ben oynadım. 3 sene orada forma giydim. Son sene Fatih hocayla da çalıştıktan sonra Lucescu beni istedi ve Beşiktaş'a geldim. Şimdi Beşiktaş'taki üçüncü ve son senem. Bu sene biraz sıkıntılı günler geçiriyorum" dedi.
"İSTANBULSPOR'DAKİ DÖNEMİMİ KAYIP YILLAR OLARAK DEĞERLENDİRİYORUM"
İstanbulspor'da forma giydiği yılları kayıp yıllar olarak değerlendiren Emre Aşık, "4 sene İstanbulspor'da oynadım, iyi de oynadım ama böyle bir takımdan büyük bir takıma dönmenin zorluğunu anladım. Arkama dönüp baktığımda kayıp yıllar olarak İstanbulspor'daki dönemimi söyleyebilirim. Eğer Fenerbahçe'den Galatasaray'a gitseydim sanırım bugün daha iyi noktalarda olurdum. İstanbulspor'da mutsuz değildim ama beni biraz hedeflerimden alıkoydu" diye konuştu.
Şu anda futbol hayatının en kötü günlerini yaşadıdmla ümit milli takım arasınğını belirten Emre Aşık, "Zaman zaman ümitsizliğe ve karamsarlığa düştüğüm oldu ama çok kısa sürdü. Yok denecek kadar azdı. Bu dönemdeki kadar ümitsizliğe ve karamsarlığa düştüğüm bir devre hatırlamıyorum. Ama bunun da üstesinden geleceğim. Ben inançlı bir insanım, hem manevi olarak, hem aile yapısı olarak inançlı bir insanım. Hakkın yerini bulacağına inanıyorum" ifadelerini kullandı.
Beşiktaş'ta forma giydiği dönemde başarılı bir grafik çizdiğine inandığını belirten Emre Aşık, "Benim de bir hatam vardır. Bunu zaman zaman kendime soruyorum ama 'Evet hatanın önemli bir payı bende' diyeceğim bir şey bulamıyorum. Son döneme baktığınız zaman, Del Bosque döneminde ilk 5 hafta oynamadım, çünkü sakatlığım vardı. Sonra oynamaya başladım. 9 maç Mustafa Doğan'la yan yana görev yaptık. Bu 9 maçta 7 galibiyet, 2 beraberlik aldık. Benim oynamadığım ilk 5 haftada ise takım 4 mağlubiyet, 1 tane beraberlik almıştı. Galibiyetimiz yoktu. Ben kimseye suç bulmak istemiyorum. Sonuçta insan kendinden sorumludur. Bir hata varsa, büyük kısmı olmasa da ufak bir bölümü benimdir" diye konuştu.
Rıza Çalımbay'ın kendisine karşı önyargılı olduğunu ileri süren Emre Aşık, "Rıza hoca benimle ilgili 'Emre Aşık iyi bir futbolcu ama kapasitesini burada gösteremiyor. Gittiği takımda oynayabilir' diyordu. Bunu söylemesi için o teknik direktörün beni bir - iki maç şans vererek görmesi gerekiyordu. Bu kanaate ulaşması için ortada böyle bir şey olması lazımdı. Takımın başına gelmiş, hiçbir iddiamız yok. Emre Aşık'ı oynat, 'İşte görmek istediğiniz Emre bu' de. Ama bunu yapmadı ve işin kolay yoluna gitti. Sadece benimle ilgili böyle bir açıklama yaptı. Şu ana kadar hiçbir hocamla ilgili bir eleştiri yapmadım, ama bu konuda büyük bir rahatsızlık duyduğum için açıklama yapıyorum. Bana karşı önyargılıydı. Tamam, bazı sebepler vardı. Sakatlığım filan gibi. Ama sonra toparlandım ve sağlığıma kavuştum. Beni sadece iki maç kadroya aldı, o da adam yokluğundan, kulübe boş kalmasın diye. Ben beni görmesini, bana şans vermesini, ondan sonra benimle ilgili konuşmasını istiyordum. Haksız bir şekilde dışarıda tutulduğuma inanıyorum. Beni bulup çıkartan Fatih Terim hocadır. Rıza hocadan da beni görüp öyle kararını vermesini isterdim" dedi.
"RIZA HOCA DA GİTTİ SANIRIM ŞİMDİ ENGEL KALMADI"
Beşiktaş camiasında bu yaşadıklarından sonra kimsenin kendisine sahip çıkmadığını, sadece Kıvanç Oktay'ın 'Hoca seni istemiyor, biz senin çok kalmanı istiyoruz' dediğini belirten tecrübeli futbolcu Emre Aşık, "Ben de kendisine teşekkür ettim. 'O zaman menajerimle görüşeyim, kararımı size bildiririm' dedim. Sonra düşündüm, taşındım ve burada oynayabileceğime, Beşiktaş formasını tekrar giyebileceğime kanat getirerek kalmaya karar verdim. Şu anda Rıza hoca da yok, herhalde Tigana bizi devre arasında görür. Tek bir şey istiyorum, beni 10-15 gün idmanlara çıkarsınlar, kararı hoca versin. Bu günlerimde takım arkadaşlarım Okan olsun, Mustafa Doğan olsun, Sergen olsun, Pancu olsun, hep aradılar sordular" diye konuştu.
'Beşiktaş'ın kadrosunda yer alsaydın milli takıma çağrılma ümidin var mıydı ?' sorusu üzerine Emre Aşık, "Elbette. Ben dörtlü defansta gerek Popescu, geümit milli takım arasınrek Bülent, gerekse Mustafa Doğan ile oynadığım zamanlarda çok iyi maçlar çıkardım. Milli Takım'da keza öyle. Önce kadroya girmem gerekir, kademeli olarak önüm açılır" ifadelerini kullandı.
'Bugün 18 yaşında oysaydın 3 büyüklerden hangisinde oynardın?' sorusuna ise Emre Aşık, "Bunu söyleyemeyeceğim. Çok zor bir soru" şeklinde cevap verdi.
Futbol hayatını ABD'de noktalamak istediğini söyleyen Emre Aşık, "32 yaşıma yeni bastım. 3 sene daha oynarım diye düşünüyorum. Bu yıl Beşiktaş'taki son senem. Hep idealimde ABD'ye, New York'a gitmek var. 2-3 sonra gidip Metro Stars'ta oynamayı düşünüyorum. Bu konuda çalışmaları da yaptım, hazır. Parasından değil, sadece o değişik havayı teneffüs etmek istiyorum. Amerika'da futbol oynayıp bu işi bırakacağım, sonra da ne yapacağıma karar vereceğim" dedi.
Devre arasında Beşiktaş kampına çağrılmaması durumunda yine bekleyeceğini ve yine tek başına idmanlara devam edeceğini belirten Emre Aşık, "Sezon sonunda bu defa gelen teklifleri değerlendireceğim. Ama sonuna kadar Beşiktaş formasını tekrar giymek için mücadele vereceğim. Beşiktaş umudum hala sürüyor" diye konuştu.
Galatasaray'da oynadığı yıllarda Avrupa'dan çok iyi bir-iki teklif aldığını, ama kurulu düzenini bozmak istemediği ve cesaret edemediği için teklifleri geri çevirdiğini söyleyen Emre Aşık, "İçimde bu konuda bir pişmanlık var. Kadro dışı kaldığım dönemlerde yine Avrupa'dan bir - iki takımdan teklif geldi. Kasetlerimi beğenmişler. Ama oynatılmamamdan dolayı kafalarında bazı şüpheler oluştu ve transferim gerçekleşmedi. Teklif yapan takımlardan biri de Olympiakos'tu" dedi.
Türk futbolunun savunmada sıkıntı yaşamasında kulüplerin yabancı tercihlerini savunmadan yana kullanmalarının etkisi olduğunu söyleyen Emre Aşık, "Bir de bizim insanımızda çocukluktan beri hep gol atma ve attırma özlemi vardır. Tercihler de hep bu yönde yapılır" diye konuştu.
"3 BÜYÜK TAKIM KOLLANIYOR AMA EN ÇOK KOLLANAN TAKIM FENERBAHÇE"
Beşiktaş'ın önceki sezon kaçan şampiyonluğunda hakemlerin etkisinin olduğunu ileri süren Emre Aşık, "Domino taşlarını hafif de olsa yerinden oynatırsan seri bir şekilde hepsi yıkılır. Onlar da bence bizim ayarımızda hafif bir oynatma yaptılar, sinirlerimiz bozuldu. Her hafta bir - iki kırmızı kartımız oluyordu, ne bileyim penaltımız filan verilmiyordu. Bize karşı çok rahat penaltı çalınıyordu ama tek neden bu değil bence. Bizim de daha akıllı, daha dikkatli ve soğukkanlı olmamız gerekiyordu. Ama maalesef bunların hiçbirini yapamadık. Beşiktaş - Samsunspor maçının hakemi Cem Papila değil de ben olsaydım, o kırmızı kartları çıkartmazdım. Bana göre bir tanesi hak edilmiş olabilir, ama diğer üçü tartışılır. Ben dışardan birisi olarak söylüyorum, acaba Fenerbahçe maçında Cem Papila o kadar kolay kart çıkartabilir miydi? Bunu düşünüyorsun ve sonra kendi kendine kafanda kuruyorsun, acaba bir şey mi gerçekleşiyor, operasyon mu yapıyor bunlar diye aklına geliyor, miden bulanıyor. Sonra arkadaşlarınla konuşuyorsun, ne oluyor diye. Sonra bunlar çığ gibi büyüyor" dedi.
Türkiye'de hakemlerin, federasyon ve diğer kurumlarının 3 büyükleri kolladığını, 3 büyükler arasında en lçok kollanan takımın da Fenerbahçe olduğu ümit milli takım arasınsöyleyen Emre Aşık, "Çünkü ben üç büyük takımda da oynadım, bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Hakemler Fenerbahçe'de oynadığımda rahat kart çıkaramıyor, aleyhimize rahat karar veremiyorlardı. Galatasaray'da da gördüm bunu. Ama Fenerbahçe bir adım önde bu konuda. Ondan bir geride Galatasaray var, sonra da Beşiktaş geliyor. Çünkü ben İstanbulspor'da da oynadım, orada her şey oluyordu. Kısacası üç büyüklere karşı hakemler rahat kart çıkartamıyor" diye konuştu. Emre Aşık, Türkiye'de üç büyüklerin dışında bir takımın şampiyonluk şansının da kesinlikle olmadığını kaydetti.
Hayatında hiç bahis oynamadığını, ama kumar oynadığını söyleyen Emre Aşık, "Türkiye'de yaşanan bahis olayını hiç takip etmedim, çünkü sinirim bozuluyordu. Bilmediğim bir şey, inanın takip etmedim. Hayatımda hiç bahis oynamadım, ama kumar oynarım. Arada bir ufak da olsa iki ayda, üç ayda bir oynarım. Kıbrıs'a giderim oynarım. Black Jack oynarım" diye konuştu.
Özel hayatında hata yaptığına inanmadığını söyleyen Emre Aşık, "Normal bir hayatım vardı. Önceki ilişkimde o da medyatik biriydi, ben de8 Bu yüzden çok dikkat ettik. Kendimi gerektiği kadar sakındığını düşünüyorum. O konu bitti. Şu anda yeni bir hayat başladı ve çok mutluyum. Yeni bir ilişkim var gibi. Evliliği düşünüyorum tabii, ne zaman kısmet olursa" dedi.
"NOBRE'YE YAPTIĞIM HAREKETTEN DOLAYI CEZA ALMALIYDIM"
Fenerbahçe maçında Nobre'ye yaptığı hareketten dolayı Disiplin Kurulu'nun kendisine üç maç ceza verdiğini, Tahkim Kurulu'nun ise kaldırdığını hatırlatılması üzerine Emre Aşık, "O maçta Nobre'nin de benim de ceza almam gerekirdi. Ben ceza alacak bir davranışta bulunmuştum, o da benim başparmağıma basmıştı" ifadelerini kullandı.
Nobre'nin çok iyi bir santrfor olduğunu belirten Emre Aşık, "Bir santrforun ne yapması gerekiyorsa onu yapıyordu. Çok iyi top saklıyor, rakiple iyi mücadele ediyor, gol şansı çok yüksek. Zorlandığım santrforlar sadece kısa boylu olanlar. Hakan Şükür ve Nobre'de o kadar zorlanmıyorum ama kısalar beni çok zorluyor. Fatih Tekke çok iyi bir golcü ve futbolcu. Takımı tek başına ileriye çıkartabiliyor. Ben Kluivert'la oynamıştım, adam beni topa bir defa bile yaklaştırmadı. Vuruyorum, ediyorum bana mısın demiyor. Bugüne kadar oynadığım en iyi santrfor Kluivert" dedi.
"Hayatında ağladığın maç var mı?' sorusuna Emre Aşık, "Oldu, olmaz mı. Brugge maçından sonra çok ağlamıştım. Hayatımda neredeyse bir kere çalım atmaya kalkıştım topu kaptırdım ve gol yedik. 2-1 yenilmiştik. Çok üzüldüm ama geri gelmedi hiçbir şey" şeklinde cevap verdi.
Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim'e övgüler yağdıran Emre Aşık, "Olması gerektiği gibi bir hoca. Yeri geldiği zaman arkadaş, yeri geldiği zaman mesafesini koyan bir teknik adam Hocanın bir karizması olması gerekir. Onda da bu vardı. En önemli özelliği motivasyonu" dedi.
Gerek magazin, gerekse spor basınından sıkıntı yaşadığını söyleyen Emre Aşık, "Ama bunlar olacak, katlanmak gerekiyor. ABD'ye gitmek istememin sebebi de bu ortamdan uzaklaşmak" dedi.
Antrenörlügün stresli bir iş olduğunu, şu an için futbolu bıraktıktan sonra antrenörlük yapmayı düşünmediğiniümit milli takım arasın belirten Emre Aşık, "Benim bir çocuk mobilyası işim var ablamla birlikte ortak olduğum. Belki o işin başına geçerim. Türkiye şartlarında hoca olmak zor iş. Çok stresli bir hayat yaşadım daha fazlasını istemiyorum. Hocalık stresli bir iş" dedi.
'İstanbul futbolcuyu bitiyor' düşüncesine katılmadığını, insanın kendini kontrol edebileceğini belirten Emre Aşık, Türkiye'ye gelmiş en iyi yabancının Uche, ardından Hagi olduğunu söyledi, en beğendiği yabancı teknik direktörün de Lucescu olduğunu kaydetti.