HABER

"En büyük kazancı Türkiye elde etti"

İSTANBUL (İHA) - Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa V. Koç, "Tüpraş, son derece stratejik bir kuruluştur ve Türkiye'nin kalkınmasında önemli rol oynayacaktır" dedi. Koç Holding CEO'su Bülend Özaydınlı da, Tüpraş'ın Koç Grubu'nun stratejik hedeflerine çok uygun bir şirket olduğunu belirterek, "Bugüne kadar yapılan tüm özelleştirme projelerinde en büyük kazancı Türkiye elde etti" dedi. Özaydınlı, petrol fiyatlarındaki yükselmenin süreklilik kazanmasının sektörde endişeyle karşılandığını, terör olaylarının her zaman için risk oluşturduğunu ve ihracatın olumsuz etkilendiğini kaydetti. AB ve IMF ile olan ilişkilerde istikrarlı bir çizgi kurulmasının önemine değinen Özaydınlı, "IMF'ye vergi indiriminin, toplam vergi gelirini artıracağı iyi anlatılmalıdır" dedi. Konuşmasında, tüketici güveninin düşük seviyede olduğuna dikkat çeken Koç Holding CEO'su Özaydınlı, "Bu olumsuzluğun nedenini ise, ekonomideki büyümenin istihdama yeterince yansımamasına bağlıyoruz" şeklinde konuştu. Bülend Özaydınlı, Türkiye'de yüksek işsizliğe asıl çözümün, her türlü yeni yatırım olanağının oluşturulması için mevcut yatırım ortamının iyileştirilmesi ve ülkeye doğrudan yabancı sermaye girişiyle sağlanacağını dile getirdi. Özaydınlı, ciddi bir hata yapılmaması durumunda sürdürülebilir büyüme hızının yakalanacağını da sözlerine ekledi.

Koç Topluluğu Basın ve Kamuoyunu Bilgilendirme Toplantıları'nın 12.'si Koç Holding A.Ş. Nakkaştepe Tesisleri'nde gerçekleştirildi. Öncelikle söz alan Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa V. Koç, "Ülkemizde bugüne kadar yapılan özelleştirmeden biri olan Tüpraş'ın yüzde 51 hissesinin satış ihalesini kazandık. Tüpraş, son derece stratejik bir kuruluştur ve Türkiye'nin kalkınmasında önemli rol oynayacaktır. Tüpraş, Avrupa ve Akdeniz bölgesinin sayılı rafinerilerinden biri. Dünyada son yıllarda gözlenen petrol fiyatlarındaki artış sadece ham petrol üretim miktarındaki kısıtlardan değil, rafinaj kapasitesinin sınırlı olmasından kaynaklanmaktadır. Bu kapasitenin kısa vadede artırılması muhtemel değil" dedi.

Tüpraş'ın bugünlere gelmesinde iyi yönetilmesinin yanı sıra işinin ehli çalışanlarının varlığının da önemli etkin olduğunun altını çizen Koç, "Bu alım, Koç Grubu için atılmış büyük bir adımdır. En büyük varlığımız olan 'Koç' ismine yakışan bir hamleyi yapmış olduk. İhalede bizimle yarışan rakiplerimize teşekkür ederiz" diye konuştu.

"KOÇ GRUBU HAREKETLİ BİR YAZ DÖNEMİ GEÇİRDİ"

Daha sonra söz alan Koç Holding CEO'su Bülend Özaydınlı, şirketin çalışmaları, hamleleri, hedefleri ve genel yapısı konusunda bilgiler verdi. Koç Grubu'nun, hareketli bir yaz dönemi geçirdiğini belirten Özaydınlı, "Türkiye'de son zamanlarda sık sık 'yeni bir döneme giriyoruz' denilmesine herkes alıştı. Gelişmelerin çok hızlı yaşanmasının, birçok gelişmenin tarihi önem taşımasının büy'ük rolü var. Önümüzdeki günler için yine böyle bir tanımlama gerekecek. AB ile müzakerelerin başlamasına kısa bir zaman kaldı. Türkiye'nin müzakerelere başlamasının önünde herhangi bir engel bulunmuyor; ancak bu konuda siyasi ve psikolojik mücadelenin her gün artarak süreceğini görmezden gelemeyiz. Biz Türkiye açısından gelecek projesi olan AB üyeliğine 10 yıllık perspektif içinde bakmanın doğru olacağına inanıyoruz.

Eğer AB güçlü ekonomik büyümeye dönüş sağlayabilirse toplumsal gerginlikler azalacaktır. 3 Ekim sürecinde bir sorun görmüyoruz" ifadelerini kullandı.

Bülend Özaydınlı, AB olumlu bir eğilim içine girerken, Türkiye'nin hangi yönde ilerlemiş olduğunun önem kazanacağını söyledi. Demokratik ve ekonomik açıdan güçlenmiş bir Türkiye'nin, kendisini bugünkünden çok daha rahat bir biçimde konumlandıracağını vurgulayan Özaydınlı, "Petrol fiyatlarındaki yükselmenin süreklilik kazanması endişe yaratıyor, terör olayları sektörlerde her zaman için risk oluşturuyor. Bu olaylardan ihracatımız da olumsuz etkilenir. AB ve IMF ile olan ilişkilerde istikrarlı bir çizgi kurulması büyük önem taşıyor. IMF ile 1. gözden geçirme görüşmelerinin tamamlanması önümüzdeki dönemin önemli gündem maddelerinden birini oluşturacak. Türkiye'nin bütçe, enflasyon ve çeşitli öncü göstergeler karşısında önemli gelişmeler gösterdiğini görüyoruz" şeklinde konuştu.

"EKONOMİK BÜYÜME SÜRÜYOR"

Ekonomik büyümenin sürdüğünü memnuniyetle gördüklerini ifade eden Özaydınlı, tüketici güveninin düşük seviyede olduğuna dikkat çekmek gerektiğini söyledi.

Özaydınlı, "Bu olumsuzluğun nedenini ise, ekonomideki büyümenin istihdama yeterince yansımamasına bağlıyoruz. İstihdam yaratamama konusunda en zor dönemi geride bırakmaktayız. Ekonomi yavaşlasa da büyüme sürüyor. Kısıtlı iyileşmeyle yetinmek olanaksızdır. Türkiye'de yüksek işsizliğe asıl çözüm, genel olarak her türlü yeni yatırım olanağının yaratılması için mevcut yatırım ortamının iyileştirilmesi ve ülkeye doğrudan yabancı sermaye girişiyle sağlanacaktır" dedi.

İstihdam yaratamama konusundaki en zor dönemin geride bırakıldığının altını çizen Bülend Özaydınlı, "Vergi oranları ekonomiye rekabet gücü sağlayacak daha düşük oranlı daha geniş tabanlı bir şekilde düzenlenmelidir. Tüfe'nin 2005 yılı sonlarında yüzde 7 seviyesinde gerçekleşmesini, yüzde 8 olan resmi hedefin altında kalmasını bekliyoruz. Enflasyonda 2005 hedefine ulaşma konusunda bir risk görmüyoruz. Cari açığın finansman kalitesi de yükseliyor. Doğrudan yatırım, hisse satışı gibi cari açığın finansmanında net borçluluk yaratmayan kalemlerde de artış var. Milli gelirin yüzde 5.5'i oranında cari açık bir risk oluşturmaz. Cari açığın yüzde 70'i dış borç yaratmayan kalemlerden finanse edildi. Cari açığın tehlikeli sınırlara gelmesini engellemenin yolu ihracatın desteklenmesidir" diye konuştu.

"EKONOMİK GÖSTERGELER OLUMLU BİR ÇİZGİYE OTURDU"

Özaydınlı, ihracatın kalıcı olarak yükseltilmesi için yerli ara malı üretimini yükseltmek ve daha fazla yabancı sermaye çekmek gerektiğini söyledi. Bu amaca yönelik yatırımların teşvik edilme sinin öncelikli olarak planlanması gerektiğini belirten Bülend Özaydınlı, "İhracatı desteklemek için AR-GE harcamaları desteklenmelidir.

Yabancı sermaye açısından Türkiye en tercih edilen ülke konumuna getirilmelidir. AB konusunda yaşanacak olumlu gelişmeleri ve tamamlanamayan yapısal reformlarda ilerleme sağlanmasını, yabancı sermaye girişini faiz düşüşüne yardımcı olacak faktörler olarak görüyoruz. Merkez Bankası'nın para politikası olumlu. Türkiye bugüne kadar AB ve IMF gibi iki güçlü çıpa ve hükümetin kararlı politikalarıyla dünya piyasalarına güven vermeyi başardı. Ekonomik göstergeler olumlu bir çizgiye oturdu. IMF'ye vergi indiriminin toplam vergi gelirini artıracağı iyi anlatılmalıdır" açıklamasında bulundu.

Özaydınlı, ciddi bir hata yapılmaması durumunda sürdürülebilir büyüme hızının yakalanacağını söyledi. Ekonomideki risklerin hiç birinin yönetilemez riskler olmadığını belirten Özaydınlı, "Koç Grubu olarak kendimize iddialı hedefler koyduk. Yılda ortalama yüzde 14 büyüyerek Avrupa'nın lider kuruluşları arasında yer almayı hedefledik.

Konsolide ciromuz 2 yılda yüzde 50'nin üzerinde artış gösterdi. Hızlı büyümemiz bundan sonra da devam edecek" dedi.

"YAPI KREDİ İLE KOÇBANK'IN BİRLEŞMESİ 2006 İÇİNDE GERÇEKLEŞECEK"

Bu yıl içinde 3 büyük satın alma konusunda olumlu sonuçlar aldıklarını belirten Özaydınlı, şöyle konuştu:

"Birincisi Yapı Kredi Bankası'nın hisselerinin satın alınmasıdır. Bu konuda son aşamaya girildi. Büyümemiz hem mevcut işlerin büyütülmesi; yani organik büyüme ve yeni şirketlerin satın alınması şeklinde sürecek. Yapı Kredi Bankası ile Koçbank'ın birleşmesi 2006 içinde gerçekleşecek. Stratejik önceliklerimiz arasında yer alan finansta da ön sıralarda yer alacağız. Yapı Kredi Bankası'nın grubumuza katılımı basit bir hisse değişimi olarak algılanmamalı. Hisse alımı için Koçbank'ın ödeyeceği nakitle Yapı Kredi Bankası'nın bazı varlıklarının satışından sağlanan gelirin bankaya girişi sağlanacak. Halka açık konumda olan Yapı Kredi Bankası'nın ortakları, mali yapısı daha güçlü bir bankanın ortakları olacaktır. Bu satın alma sadece Türk bankacılık sektöründe rahatlamaya yol açmakla kalmayacak, belirsizliğin de ortadan kalkmasını sağlayacaktır. İleride ortaya çıkacak yükün bugünden hesaplanması yoluyla Hazine'ye ödenmesini ön görüyoruz."

İkinci alımın Tansaş olduğunu dile getiren Özaydınlı, hisselerin devir alınmasının ardından azınlık hissedarlarına da çağrı yapılacağını söyledi. Özaydınlı, "Tansaş, dinamizmiyle sektörün önde gelen isimlerinden. Migros ve Tansaş'ın birleşmesi olumlu algılanıyor. Tansaş ve Migros'un entegrasyonuyla sağlanacak sinerji hem müşteriye, hem şirkete kazanç sağlayacak. Migros perakende sektöründe sadece Türkiye'de değil, diğer ülkelerde de rekabet ediyor. Başarılı sonuçlar alıyor. Migros önümüzdeki 3 yılda sadece yurt dışındaki cirosunu 1.2 milyar dolara çıkarmayı hedefliyor. Perakende liderinin bir Türk şirketi olması gurur verici. Migros, müşteri ve tedarikçilerini memnun ederek istihdam ve vergi gelirlerine ciddi katkı sağlayarak lider konumuna gelmiştir. Bu boyuttaki yatırımlar tesadüflerin sonucu değil, sistemli ve uzun soluklu planların bir parçasıdır. Vizyonumuz hızlı ve karlı büyümeyle Avrupa'nın lider şirketlerinden biri olmak" dedi.

"YATIRIM FIRSATLARINI YAKINDAN İZLİYORUZ"

Migros'un, 50 yıldır vergi ve istihdama ciddi katkı yaptığının altını çizen Özaydınlı, "İçinde bulunduğumuz dönemde özelleştirme sürecinin ivme kazanmış olması, büyük boyutta yatırım imkanlarının artmasına yol açmaktadır. Bunlardan biri Türk Telekom'un özelleştirmesi idi. Yatırım fırsatlarını yakından izliyoruz. Bizim

değerlendirmelerimiz üzerinde bir fiyat oluştu. Kazanamasak da, bunun ülkemiz için hayırlı olmasını diliyoruz. Daha sonra Tüpraş özelleştirmesini gündemimize aldık.

Tüpraş'ın özelleştirilmesi çok uzun süredir gündemde olan bir kilometre taşıdır. Tüpraş, büyüklüğü, karlılığı, uzun yıllardır faaliyet gösterdiğimiz enerji sektörünün lider firması olması nedeniyle bizim stratejik hedeflerimizle uyum içinde olan bir şirket görünümündedir. Aygaz şirketimiz LPG alanında 40 yılı aşkın faaliyet göstermektedir.

Tüpraş, bizim stratejik hedeflerimize çok uygun bir şirket" diye konuştu.

Tüpraş'ın yüzde 51 hissesini almak Shell şirketiyle oluşturulan ortak bilişimin, ihalede en yüksek teklifi verdiğini ifade eden Özaydınlı, "Enerji, Koç Grubu'nun en eski faaliyet alanlarından biridir. Tüpraş, Türkiye'nin meydana getirdiği en önemli ekonomik varlıklardan biridir. Türkiye'nin tek rafinaj kuruluşu olan Tüpraş, yıllık 27 milyon ton ham petrol işleme kapasitesi, 9 milyar dolara yaklaşan net satışıyla Avrupa'nın 7. büyük rafineri şirketidir. Tüpraş, Türk Silahlı Kuvvetler'in (TSK) tek yakıt ikmalcisi olup, gelecekte de bu görevini sürdürecektir. Kriz dönemlerinde ülkemizin enerji kaynağı güvencesidir. Önümüzdeki günlerde Türkiye'de petrol tüketimi artacak. Tüpraş'ın ucuz hammadde kaynaklarına yakınlığı da kararımızda etkili oldu. Tüpraş çalışanlarının Koç Grubu bünyesine katılmaktan memnuniyet duyacaklarına inanıyoruz.

Bugüne kadar yapılan tüm özelleştirme projelerinde en büyük kazancı Türkiye elde etti" açıklamasında bulundu.

"ÖZELLEŞTİRMELERLE ELDE EDİLEN GELİR DEVLETİN FİNANSMAN İHTİYACINDA KULLANILACAK"

Koç Holding CEO'su Bülend Özaydınlı, sözlerine şöyle devam etti:

"Türkiye ve Türk işletmeleri bugün çeşitli kriterlere göre belirlenmiş değerlerin üzerindedir. Yıllardır sözü edilen devletin küçültülmesi, ekonomik faaliyetlerden çekilmesi ancak özelleştirmelerle mümkün olacaktır. Özelleştirmelerle elde edilen gelir devletin finansman ihtiyacında kullanılacak."

Otomotiv sektörü konusunda da açıklama yapan Özaydınlı, "Otomotiv şirketlerimiz yılın ilk 6 ayında 215 bin adetlik üretimle Türkiye üretiminin yarısını gerçekleştirdi.

Yurt içindeki toplam pazar payımız yüzde 29 oldu. İhracatımız ise geçen yılın aynı dönemine göre artışla 137 bin olarak gerçekleşti. Tofaş'ın yıllık üretim miktarı 300 bin aracın üzerine çıkacak. Tofaş ayrıca bu sektörde 3 ayrı markayı üretim yaparak bir ilki gerçekleştirmiş olacak. Tofaş 1 milyon adet üretimlik minicargo için mart ayında sözleşme imzaladı. Otomotiv sektörünün hemen hemen tüm alanlarında lider k onumumuzu sürekli genişleterek sürdürüyoruz. Bilinçli sanayi politikaları eğer özel sektörle birlikte geliştirilirse Türkiye rekabet gücünü artıracaktır" ifadelerini kullandı.

Özaydınlı, Ford Otosan'ın 6 aylık ihracatının yüzde 60 artışla 1.2 milyar dolara ulaştığını belirtti. 2006 yılında Rusya'da Arçelik'in buzdolabı, Beko'nun ise televizyon üreteceğine işaret eden Özaydınlı, "Grundig'in Avrupa pazarındaki payı yüzde 9'a çıkarıldı. Ford-Otosan çok yakında sürpriz bir yatırım açkılayacak. Tat'ın Tariş'le birlikte ürettiği rakının tanıtımı yakında yapılacak. Tüm bu satın almaların etkilerinden hariç olarak belirlediğimiz hedefler doğrultusunda hem ciro, hem de karlılıkta geçen senenin üzerinde bir sonuç elde etmeyi planlıyoruz. Önümüzdeki dönemde karlılığımız ve büyümemiz daha da ivmelenecektir. Zaman zaman çeşitli kuruluşlar kendi finansal büyüklüklerini açıklarken, topluluğumuzla karşılaştırma yoluna gitmektedirler. Kıyaslamaların uluslararası standartlar çerçevesinde yapılması, elmayla armudun karşılaştırılmaması kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi aç6ısından önemlidir" dedi.

"DÜNYANIN EN BÜYÜK 200 ŞİRKETİ ARASINA GİRECEĞİZ"

Özaydınlı, Koç topluluğu konsolide cirosunun yeni satın almalarda 32 milyar dolar seviyesine çıkacağını ve dünyanın en büyük 200 şirketi arasına gireceklerini söyledi.

62 bin düzeyindeki çalışan sayısının, 82 bini aşacağını kaydeden Özaydınlı, "Tüpraş'ın satın alınmasının ardından ortaklık tekliflerinin gelmesi fiyatın doğru bir fiyat olduğunu gösteriyor. İhale işleminin tamamlanmasının hemen arkasından ortaklık tekliflerinin gelmiş olması bizi mutlu etmektedir. Erdemir, bizim ilgi duyduğumuz projeler arasında yer alıyor. İhaleye girip girmeme konusunu kendi aramızda değerlendireceğiz. Shell petrol sektöründe dünyanın en büyük şirketleri arasındadır. Bu konudaki teknolojisi kanıtlanmış bir şirkettir. Böyle bir şirketle böyle büyük bir ihalede birlikte olmak gayet olağandır. Onların teknolojik gücü, bizim ise Türkiye pazarındaki ciddi deneyimimiz bir araya geldiğinde ortaya Tüpraş açısından olumlu bir ortaklık çıkıyor diye düşündüğümüzden Shell ile bu ortaklık gerçekleştirilmiştir" şeklinde konuştu. Bülend Özaydınlı, sözlerini şöyle tamamladı:

"Yapı Kredi Bankası bankacılık sektöründe Türkiye'nin en köklü bankalarından biridir. Bu markanın korunması Türkiye açısından önemlidir. Bu paralelde de konuyu geliştirmekteyiz. Önümüzdeki günlerde önce hisse devrinin tamamlanmasıyla, arkasından da birleşme dönemine gelindiğinde bu konular daha gür bir sesle, daha net bir şekilde ifade edilecek. Koç Topluluğu'nda 62 bin çalışanımız var. Bu çalışanlarımız geniş bir Koç ailesinin ferdi olarak çalışıyorlar. Bu rakamın önemli kısmı, sendikalı çalışanlardan oluşmaktadır. Geçmişimizde sendikalarla gayet uyum içinde çalıştığımız görülüyor. Sendikaları kendi isteğimizle işyerlerimize ilk sokan işveren olarak da unvanımız var. Bu nedenle yeni Koç ailesine katılacak çalışanlarımızın, bizim geçmişimizi iyi bilerek değerlendirme yapacaklarına inanıyoruz. Bu ailenin bir ferdi olmaktan ancak memnunluk duymaları gerekmektedir. Kriz döneminde biz Türkiye iyi yönetilirse ülkenin önü açıktır demiştik, dediğimizde haklı çıktık."

En Çok Aranan Haberler