ANKARA (İHA) - Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, Türkiye'de yüksek miktarlardaki rezerve rağmen yapılan altın ithalatını eleştirerek, "Hem altının olacak, hem altın takıda dünyada ilk ona gireceksin ve ikinci sırada olacaksın. Neden bu ülkemiz kendi altının çıkarıp, üretip, işleyip de satmıyor?" dedi. Güler, siyanürü öne sürerek altın madenciliğini engellemenin de çok yanlış olduğunu dile getirdi.
Güler, bugün altın sektörünün temsilcileri, İstanbul Altın Borsası ve Altın Rafinerisi temsilcileriyle Türkiye'deki altın madenciliği, altın üretimi, işletilmesi, ihracatı, ithalatı ve sektörün sorunları konularında bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantının başında basına açıklamalarda bulunan Güler, görünen altın rezervinin 469 ton, gümüş rezervinin ise bin 926 ton olduğunu söyledi. Ancak altın rezervinin uzman görüşleri doğrultusunda 6 bin 500 ton olduğunu tahmin ettiklerini belirten Güler, son 10 yılda 43 adet altın işleme izinli maden ruhsatı düzenlendiğini bildirdi.
Türkiye'de İzmir-Bergama Ovacık, İzmir-Seferihisar, İzmir-Ödemiş, Uşak-Eşme, Balıkesir-Havran, Eskişehir-Sivrihisar-Kaymaz, Artvin ve Manisa-Salihli'de rezervlerin bulunduğunu belirten Güler, bunlarda çoğu kez hem altın hem gümüşün bir arada bulunduğunu söyledi. Güler, bu maden rezervlerini alan firmaların şu anda kadar niye bekledikleri ve bir sıkıntıları olup olmadığını öğrenmek için bu toplantıyı düzenlediklerini belirterek, "Amacımız bu rezervlerin bir an evvel potansiyel halden dinamik hale geçip, ekonominin hizmetine sunulmasıdır" dedi.
Türkiye'de yeni aramalara da ağırlık verdiklerini ve bu aramalarla "Türkiye'nin bir altın merkezi olmasını" arzu ettiklerini belirten Güler, bunun için çalışmaların sürdüğünü söyledi. Altın madenciliği dışında altın işlemeciliğin de önemine değinen Güler, "Altın madenciliğinin ötesinde bu işin bir de teknolojisi ve sanayisi bulunuyor. Altın işletmeciliği noktasında Türkiye çok önemli bir yerde. Türkiye altın takı üretiminde ilk 10 ülke içinde bulunuyor. Bu önemli bir durumdur. hatta Hindistan'dan sonra da ikinci görünüyor. Neden bizim ülkemiz kendi altınını üretip de işlemiyor? Ana soru bu. Yani hem altının olacak, hem altın takıda dünyada ilk ona gireceksin ve ikinci sırada olacaksın. Neden bu ülkemiz kendi altının çıkarıp, üretip, işleyip de satmıyor. Tam tersine başkasının altını alıp, işliyor ve tüketiyor. Bu çarpıklığa cevap bulmamız lazım" diye konuştu.
Görünür, muhtemel ve mümkün altın rezervinin bin 340 ton olduğunu ve Türkiye'de 17 adet yabancı sermayeli Türk şirketi bulunduğunu belirten Güler, bu firmalara ait ruhsat alanlardaki görünür rezervin ise 469 ton olduğunu söyledi. Güler son beş yılda üretilen altın miktarının 22 ton olduğunu ve bu aradaki büyük farkın sebebinin Türkiye'de altın madenciliğine karşı önyargı ve tepkiler olduğunu belirtti. Güler, "Yanlış kamuoyu değerlendirmeleri, yanlış yorumlanan çevre baskısı ve bürokrasi var" açıklamasında bulundu.
FRANSA İGDAŞ ÖZELLEŞTİRMESİ İLE İLGİLENİYOR
2005'te dünyada toplam 2 bin 290 ton altın takı üretildiğini belirten Güler, Türkiye'nin kendi altınını üretmesi halinde hem ithalatın biteceğini hem de piyasa gireceği için dünya piyasasını etkileyeceğini kaydetti. Güler, altın üretimine karşı yapılan tepkilerin bir kısmının da bu etkilerden dolayı olduğunu dile getirdi. Güler, piyasanın paylaşımı ve çıkar ilişkilerinin de önemli olduğunu söyledi. Yatırımcıların önünü açmak amacıyla Çevre ve Orman Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı ile ortak bir toplantı yapacaklarını belirten Güler, "Amacımız kendi altınımızı daha çok kullanıp ekonominin hizmetine sunmak" dedi. altın üretiminde siyanür kullanımına karşı tepkilerin hatırlatılması üzerine ise Güler, tüm dünyada üretimin yüzde 80'inde siyanür kullanıldığını belirterek, "Bunu kullanmak tehlikeli anlamına gelmiyor. Gerekli çevre koşullarını oluşturur ve tedbir alırsanız, diğer kimyasal maddeler gibi bir madde. Bunu öne sürerek altın madenciliğini engellemek çok yanlış, aynı şekilde gümüşü de" değerlendirmesini yaptı.
Daha sonra gazetecilerin soruların cevaplandıran Güler, "bugün görüştüğü Fransa Dış Ticaret Delege Bakanı Christine Lagarde ile gündemlerinin ne olduğuna ilişkin" bir soru üzerine, nükleer enerji, Nabucco Projesi konularında görüştüklerini söyledi. Güler, Fransa'nın Nabucco Projesi ile hangi bağlamda ilgilendiğinin sorulması üzerine ise, "Bu gaz Bulgaristan, Romanya, Macaristan'dan Avusturya'ya kadar gidecek. Oraya kadar giden gaz orada uluslararası şirketlerin müşterilerine de gidecek. Avrupa'da serbest piyasa ortamında her ülkede diğer yabancı şirketler de işin içinde bunun içinde Fransız şirketleri de var. Onlar bu bakımdan ilgilendiriyor" dedi. Gaz de France'ın İstanbul'daki doğalgaz dağıtım özelleştirmelerine ilgisi olduğunu da bildiren Güler, Kazakistan'ın Karadeniz'de bir rafineri yapılması konusunda mutabakata varıldığı yönünde haberlerin hatırlatılması üzerine, "Bu konuda bize net bir bilgi gelmedi" cevabını verdi.
BTC'nin de çok önemli bir dönüm noktası olduğunu ifade eden Güler şunları kaydetti:
"Bu projenin gerçekleşeceğine kimse inanmıyordu ve herkes gecikeceğine inanıyordu. Biz burada hiçbir gecikmeye sebep olmadan projeyi anında bitirdik. Bu çok önemli bir kabiliyet. Çünkü Türkiye bir dünya projesini hiçbir gecikmeye sebep olmadan bitirmiştir ve 3 Haziran'da da ilk tanker yüklenmiştir. Bu çok önemlidir. Türkiye enerji transit ülkesiyken aynı zamanda terminal ülke konumuna girmiştir. Bu bizim hükümetimizin önemli bir katkısıdır."
Güler, ayrıca enerji merkezi olurken, altın merkezi olmanın da önemli olduğunu söyledi.