Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, bazı haberlerde proje ve enerji anlaşmalarına ilişkin çıkan iddialara cevap verdi.Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından, Bakanlığa bağlı, ilgili kurum ve kuruluşlar hakkında çıkan haberlerde yer alan iddialara ilişkin yazılı açıklama yapıldı. Cumhuriyet Gazetesi’nde yer alan haberde, "2001 yılında Azerbaycan’la yapılan Doğalgaz Alım Anlaşması hükümleri 2010 yılında Enerji Bakanı Taner Yıldız tarafından Türkiye aleyhine değiştirilmiştir. Bu değişim ile ’70 doların altına inemez, 120 doların üstüne çıkamaz’ maddesi kaldırılmıştır. Değişim sonucu Türkiye’nin 1 buçuk yıl için 1.4 milyar dolar fiyat farkı ödemek zorunda kalması ile sonuçlanmıştır. Bu anlaşma 20 yıllık olup Türkiye doğalgaz fiyatlarına bağlı olarak toplamda 10 milyar dolara yakın zarar ettirilmiştir. Yapılan değişiklikle Türkiye’nin gaz ihraç hakkı da elinden alınmış ve bu durum ’Al Ya da Öde’ koşulu dolayısıyla Türkiye’yi 4 milyar dolara yaklaşan bir yükümlülük altına sokmuştur" iddiasında bulunulmuştu.Hürriyet Gazetesi’nde ise, "Ziya İlgen’in ortağı olduğu Ar Enerji Şirketi ile ortak edilmesi karşılığında Azerbaycan Socar şirketine çok önemli avantajlar sağlanmıştır. Sayıştay raporlarına göre 2001 yılında Azerbaycan ile yapılan doğalgaz alım anlaşması hükümleri Türkiye aleyhine değiştirilmiş ve Türkiye 1.5 yıl için 1.4 milyar dolar fiyat farkı ödemek zorunda kalmıştır. Bu anlaşma 20 yıllık olup, Türkiye doğalgaz fiyatlarına bağlı olarak toplamda 10 milyar dolara yakın zarar ettirilmiştir. Yapılan değişiklikle Türkiye’nin gaz ihraç hakkı da elinden alınmış ve bu durum ‘al ya da öde’ koşulu dolayısıyla Türkiye’yi 4 milyar dolara yaklaşan bir yükümlülük altına sokmuştur" ifadelerine yer verilmişti.Bakanlık tarafından bu haberlere ilişkin yapılan açıklamada, "Tüm dünyadaki doğal gaz alım-satım anlaşmalarındaki genel uygulama; fiyat maddelerinin periyodik olarak ’revizyona’ tabi olmasıdır. Bu kapsamda, anlaşmalarda belirlenen şartların sağlanması halinde anlaşma fiyatı ve fiyat formülü revize edilebilmektedir. Piyasa koşullarına göre; Satıcının ’Fiyat Artırımı’, Alıcının ise ’Fiyat İndirimi’ talep etme hakkı vardır. BOTAŞ ile Azerbaycan Gas Supply Company arasındaki 12 Mart 2001 tarihli “Doğal Gaz Alım-Satım Anlaşması” içerisinde diğer tüm doğal gaz alım-satım anlaşmalarında olduğu gibi Fiyat Revizyonu’na ilişkin düzenlemeler bulunmaktadır. Bu düzenlemeleri temelde piyasa endekslerine bağlı otomatik revizyonlar ve doğal gaz fiyatlarındaki büyük değişimlerin yansıtıldığı müzakereye bağlı revizyonlar olarak ikiye ayırmak mümkündür. Müzakereye bağlı revizyonlar her iki tarafın ticari açıdan korunması amacıyla anlaşmalar içerisine derç edilmektedir" denildi.2001 tarihli anlaşmada, piyasa fiyatlarının altında bir fiyat belirlendiği belirtilen açıklamada, "Azerbaycan açısından büyük öneme sahip ’Şahdeniz Sahasına’ ilişkin ilk yatırımın önünün açılması ve Türkiye açısından da uygun fiyattan kaynak ve güzergah çeşitlendirilmesi amaçlanmıştır. Ayrıca bu fiyatların ilerleyen yıllarda piyasa fiyatlarına bağlı olarak revize edilmesi konusunda o dönemde anlaşmaya varılmıştır. İlerleyen yıllarda dünyadaki doğal gaz fiyatlarında yaşanan artışlar, Türkiye ve Azerbaycan’ı ’Fiyat Revizyonu7 yapmaya itmiştir. Nitekim Azerbaycan, 2001 yılında belirlenen fiyatın, artık piyasa şartlarını yansıtmadığını gerekçe göstererek, müzakere talep etmiş, yürütülen fiyat müzakerelerinden sonuç alınmış, ’Şahdeniz Faz 1’ doğal gaz fiyatında piyasa şartlarına uygun bir değişikliğe gidilmiştir. Bilindiği üzere benzer bir durum İran’dan ülkemize tedarik edilen doğal gaz için de yaşanmıştır. Bu defa Türkiye, İran’la olan doğal gaz alım-satım anlaşmasındaki fiyatların piyasa şartlarını yansıtmadığını gerekçe göstererek, indirim talep etmiştir. Ancak İran ile yürütülen müzakerelerden sonuç alınamadığı için Tahkime başvurulmuştur. Azerbaycan ’Faz-1 Anlaşması’ kapsamında BOTAŞ’ın yeniden ihraç hakkı mevcut olup bu konuya ilişkin anlaşmada bir değişiklik yapılmamıştır. Yeniden ihraç hakkının ’Al ya da Öde’ yükümlülüğüne bir etkisi bulunmamaktadır" ifadelerine yer verildi.NABUCCO PROJESİ KAPSAMINDA ÇIKAN İDDİALARCumhuriyet Gazetesi’nde yer alan bir başka haberde, "Rusya’ya Karadeniz’den geçiş hakkı verilmesi sonucu Türkiye için stratejik önemde olan ’Nabucco Projesi’ çöpe atılmış ve Putin bu durumu “Türkler Bana Noel Hediyesi Verdi” diye değerlendirmişti. Nabucco Projesi sonrası ortaya atılan TANAP Projesi’nde BOTAŞ’ın yurtiçinde 11 dolar maliyetle taşıdığı gaz taşıma hakkı, Socar-BP-BOTAŞ ortaklığında kurulan şirkete ortalama 90 dolar birim maliyet üzerinden verilmiş ve 15 yıllık bu anlaşma dolayısıyla yıllık 500 milyon dolar anlaşma dönemi boyunca yaklaşık 7.5 milyar dolar kamu zararı oluşmasına sebep olunmuştur" ifadeleri kullanılmıştı.Hürriyet Gazetesi’nde ise, "Rusya’ya Karadeniz’den geçiş hakkı verilmesi sonucu Türkiye için stratejik önemde olan ’Nabucco Projesi’ çöpe atılmış, Nabucco sonrası ortaya atılan TANAP Projesi’nde BOTAŞ’ın yurt içinde 13 dolar maliyetle taşıdığı gaz taşıma hakkı Socar-BP-Botaş ortaklığında kurulan şirkete ortalama 90 dolar birim maliyet üzerinden verilmiş ve 15 yıllık bu anlaşma dolayısıyla yıllık 500 milyon dolar anlaşma dönemi boyunca yaklaşık 7.5 milyar dolar kamu zararı oluşmasına sebep olunmuştur" iddiasında bulunulmuştu.Bakanlık, bu haberlerde yer alan iddialara, "Bilindiği üzere “Nabucco Projesi’nin” orijinal konseptinde (2008-2009 yılları) Azeri Gazının yanı sıra İran Doğal Gazı ana kaynak olarak gösterilmiştir. Ancak İran’a yönelik yaptırımlardan dolayı bu kaynak revize edilerek, Irak rezervleri hedeflenmiştir. Süreç içerisinde Azerbaycan’ın “Şahdeniz Sahası’nın 2. Fazına” ilişkin çalışmalar tamamlanmış; ancak Irak gaz kaynaklarına ilişkin herhangi bir ilerleme kaydedilememiştir. Hal böyle iken kısa vadede (2020’ye kadar) üretilebilir durumda olan tek arz kaynağı Azerbaycan Şahdeniz Sahasının 2. Fazı olarak ortaya çıkmıştır. Nabucco’da dahil olmak üzere Avrupa’ya gaz arzı sağlamak amacıyla geliştirilmiş bütün projeler (Nabucco, Trans Adriyatik Doğal Gaz Boru Hattı ve Türkiye-Yunanistan-İtalya Enterkonnektörü) başlangıç olarak Şahdeniz Faz 2 gazını hedeflemişlerdir. Şahdeniz Sahasından üretilen doğal gazı pazarlama yetkisine sahip Konsorsiyum, Nabucco, ITGI ve TAP Projelerinin yatırımcıları ile ayrı ayrı görüşmeler gerçekleştirmiş ve projelerin teknik ve ticari parametreleri müzakere edilmiştir. Tüm bu projeler içerisinde Türkiye toprakları boyunca gaz taşıma imkanı sağlayan Nabucco Projesi tarafından sunulan teklif, Şahdeniz Konsorsiyu’mu tarafından ticari olarak uygun bulunmamış ve Şahdeniz Faz 2 yatırımı da dahil olmak üzere bağlantılı diğer tüm projelerin rafa kaldırılması riski ortaya çıkmıştır" şeklinde cevap verdi.Böyle bir ortamda Türkiye ile Azerbaycan’ın TANAP boru hattının inşası için anlaşmış olması aslında bu projelerin rafa kaldırılmasının önüne geçtiğine dikkat çekilen açıklamada, "Esasen TANAP Anlaşmalarının imzalanması ile tüm bu projelerdeki hareketlilik oldukça artmıştır. Anlaşmalar sonrasında Nabucco Projesi “Nabucco Batı” olarak revize edilmiş ve yeni konsepte ilişkin politik destek Türkiye’nin de dahil olduğu taraf ülkelerce güçlü bir şekilde dile getirilmiştir. Şahdeniz Konsorsiyumu, Nabucco, TAP ve ITGI yatırımcıları ile görüşmelerine yeniden başlamış ancak Yunanistan’ın içerisinde bulunduğu ekonomik krizi de dikkate alarak ilk aşamada ITGI Projesini elediğini duyurmuş ve görüşmelere TAP ve Nabucco Batı Projeleri üzerinden devam etmiştir. Şahdeniz Konsorsiyumu gerek projelerin hedeflediği pazarlar (Nabucco Batı orta Avrupa pazarını TAP ise Güneydoğu Avrupa pazarını hedeflemektedir) gerekse de ticari ve hukuki parametreler üzerinden yürüttüğü değerlendirme sonucunda 28 Haziran 2013 tarihinde TAP Projesini seçtiğini açıklamıştır. Nabucco Konsorsiyumu ortakları kısa vadede Şahdeniz Sahasının 2. Fazı dışında herhangi bir gaz kaynağının bulunmadığını dikkate alarak projenin ’feshedilmesi’ ya da ’bekletilmesi’ seçeneklerini kendi içerisinde tartışmış ve nihayetinde proje şirketinin tasfiyesi kararı alınmıştır" ifadelerine yer verildi.Açıklamada, şunlar kaydedildi: "Yukarıda açıklanan safahat incelendiğinde; Güney Akım Projesi bağlamında verilen Türkiye’nin Karadeniz’deki Münhasır Ekonomik Bölgesinden geçiş izninin Nabucco, TANAP ya da TAP Projeleri ile herhangi bir ilişkisinin olmadığı açıkça görülmektedir. Bu nedenle, Rusya’ya Karadeniz’den geçiş hakkı verilmesinin “Nabucco’yu çöpe attığı savı” gerçeği yansıtmamaktadır. Bilindiği üzere Ülkemizin doğal gaz tüketimi batı bölgelerimizde doğuya göre oldukça fazladır. Bu nedenle, BOTAŞ’ın Şahdeniz Sahasının 2. Fazından alacağı yıllık 6 milyar metreküp doğal gazın iletim sistemimizi desteklemek üzere TANAP sistemi üzerinden taşınması Azerbaycan ile yürütülen müzakerelerin en başından beri gündemde yer almıştır.Nitekim, TANAP Projesine ilişkin Ülkemiz ile Azerbaycan arasında imzalanan Milletlerarası Anlaşma’nın 76 maddesinde bu konu düzenlenmiştir. İlerleyen süreçte TANAP Projesinin ortağı olarak BOTAŞ’ın da dahil olduğu çalışmalar neticesinde TANAP’ın taşıma tarifeleri belirlenmiş ve ilgili Gaz Taşıma Anlaşmaları imzalanmıştır. Tarifeler, hem TANAP yatırımının gerçekleştirilmesine imkan verecek, hem de BOTAŞ’ın gazın taşınmasına yönelik maliyeti gözetilerek, optimum bir şekilde belirlenmiştir. Ayrıca bu tarifeler yalnızca BOTAŞ’a özel olmayıp, TANAP üzerinden Şahdeniz Faz 2 doğal gazını taşıtan tüm diğer şirketlere eşit şekilde uygulanmaktadır."İmzalanan Gaz Taşıma Anlaşması ile doğal gazın BOTAŞ sistemi üzerinden taşınması hususu garanti altına alındığı kaydedilen açıklamada, "TANAP Doğal Gaz İletim A.Ş. de bu sisteme kesintisiz gaz verilmesini taahhüt etmiştir. Böylelikle tüketimin yoğun olduğu Batı bölgelerimize doğal gaz arzı mevcut iletim sistemimize alternatif bir güzergâhtan yapılabilecek ve BOTAŞ’ın mevcut doğal gaz iletim altyapısı desteklenmiş olacaktır. Gaz Taşıma Anlaşmaları ile birlikte Azerbaycan ile ülkemiz arasında doğal gaz alanında işbirliğini öngören başka anlaşmalar da imzalanmıştır. Bu anlaşmalar sayesinde BOTAŞ’ın TANAP’taki hissesi yüzde 20’den yüzde 30’a çıkarılmış, ayrıca TPAO’nun Şahdeniz Sahası ve Güney Kafkasya Boru Hattındaki hissesi yüzde 9’dan yüzde 19’a çıkarılmıştır. Böylelikle Ülkemizin devlet şirketlerinin “üretim-taşıma-pazarlama” zincirindeki tüm halkalarda söz sahibi olması sağlanmıştır. Netice itibarı ile belirtildiği üzere; Türkiye kısmını içeren güzergah olan bin 800 kilometrelik TANAP projesinin, en başta Türkiye’nin gaz arz güvenliğine doğrudan katkısının yanı sıra, Türkiye’ye bu proje kapsamında çekilen yabancı yatırım meblağı, tarife geliri, TANAP IGA VE HGA’sında tanımlandığı şekilde alınacak vergi geliri, Kurulacak proje şirketindeki daimi istihdam imkanları gibi “doğrudan getirileri” ile, yapılacak ihalelere katılım ile, Türk müteahhitleri tarafından elde edilecek gelir (malzeme, inşaat, mühendislik, lojistik v.d.) ve bu vesile ile oluşturulacak katma değer, Söz konusu ticari faaliyetlerden kaynaklanan Devletimize ödenecek olan vergi gelirleri (KDV, SGK v.d.) proje kapsamında yerel kalkınmanın sağlanması amacıyla uygulanacak sosyal program ve hibeler, Türkiye’de inşaat döneminde oluşturulacak geçici istihdam imkanı, TAP’a yapılacak bağlantı dolayısı ile Avrupa’nın gaz güvenliğinde vazgeçilmez ülke olmak (Avrupa’ya 4. Arter hedefinin gerçekleştirilmesi), Türkiye’de gaz piyasası merkezi (“hub”) oluşumuna aktif katkı, Orta Asya, Hazar ve Orta Doğu ülkelerindeki üretim (“upstream”) yatırımlarının tetiklenmesi ve böylece bölgedeki diğer arz kaynaklarının da doğalgaz pazarına kazandırılmasının tetiklenmesi gibi, “dolaylı getirileri” Nabucco Projesi’nde olduğu gibi mevcut durumda da geçerli olacaktır" ifadelerine yer verildi.Cumhuriyet Gazetesi’nde yer alan başka bir haberde de, "Rus doğalgaz ve petrolünün taşıması ve Kürt petrollerinin taşınması ihalesiz olarak British Virgin Island’da kurulan naylon şirket (shell company) PowerTrans Şirketi’ne verilmiştir. Bu şirket Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın ortağı olduğu Çalık Şirketi aracılığıyla PowerTrans Şirketi’ne verilmiştir. İki şirketin birbirlerine bağlı olduğu düşünülmektedir" ifadeleri kullanılmıştı.Hürriyet Gazetesi’nde ise, "Benzer işlemler, Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın ortağı olduğu Çalık şirketi aracılığıyla Rus doğalgaz ve petrolünün taşımasında ve bu şirkete ait British Virgin Island’da kurulan naylon şirket Powertrans aracılığıyla da Kürt petrollerinin taşımasında da yapılmıştır. Yine Çalık şirketinin aldığı Samsun-Ceyhan Hattı yapımında olduğu gibi ihale yapılmadan verilen bu işle ilgili incelemelerimiz devam etmektedir" iddiasında bulunulmuştu.Bakanlık bu haberlerde yer alan iddialara, "Esas itibarıyla Bölge ile enerji ticareti (petrol, petrol ürünü, doğalgaz, elektrik) yapmak isteyen firmalarımızın Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi (IKBY)’nde kontrata bağlanmış başvurularına istinaden, ilgili kamu-kurum ve kuruluşlarımızca mer’i mevzuat çerçevesinde gerekli lisans ve izinler verilmiştir. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından uluslararası ticarete ve Türk mevzuatına uygun şekilde PowerTrans Şirketinin başvurusu değerlendirilerek ve mer’i dış ticaret ve gümrük mevzuatımız çerçevesinde; firmanın yerine getirmesi gereken tüm yükümlülükleri tamamıyla yerine getirilmesi kaydıyla faaliyetlerine izin verilmiştir. Bir Hukuk Devleti olarak Hükümetimizin gayri yasal ve gayri ahlaki olarak hiçbir kişi, firma veya kuruma imtiyaz sağlaması söz konusu değildir" şeklinde cevap verdi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz