Genç yaşında Tesla'nın kadrosunda yer aldı
2006 yılında mezun olduğu ODTÜ Makine Mühendisliği Bölümü’nde okurken Metalurji Bölümü’nde yan dal yapan Burak Gözlüklü, mezuniyetinin ardından yine makine mühendisliğinde yüksek lisans ve havacılık alanında doktorasını tamamladı. Bu süreçte TAİ’de çalışmaya başlayan Gözlüklü, doktorasını da tasarımını yaptığı uçak parçaları üzerine tamamlamış. Şimdiyse doktora sonrası eğitimini ‘Systems Dynamics’ grubunda sürdürüyor.Genç yaşına karşın birçok başarılı çalışmaya imza atan Burak Gözlüklü, aldığı eğitim ve kişisel becerileriyle bir dünya markası olan Tesla’nın kadrosunda yer almayı başarmış. 2016 yılında Tesla’nın California, Palo Alto’daki tasarım ofisinde Model 3 arabası üzerine çalışma fırsatı bulan Gözlüklü, kendini tekrar edebilen, büyüyen drone sistemleri ve enerji emen sistemler gibi tasarımlar da yapmış.
Burak Gözlüklü'yü farklı kılan özellik hayallerinin peşinden gitmesi
Akademik kariyerini sürdürmek isteyen Burak Gözlüklü bu kez rotasını dünyanın en iyi üniversitelerinin bulunduğu Boston’a çevirmiş. Büyük hedeflerle yola çıkan Gözlüklü’nün son çalışması yüzlerce eve enerji sağlayabilecek boyutta. Bu çalışmasını, ” Rüzgar tribünlerinin doyum noktasına ulaştığı bir büyüklük var. Çünkü çok büyük yapılar olduğu için çok fazla enerji üretemiyorsunuz fakat bizim üzerinde çalıştığımız çözümümüzde çok daha küçük bir alanda, örneğin; bir araba boyutunda bir yapıyla bir kaç yüz kilovatlık bir enerji elde edebiliyorsunuz ki bu yüzlerce eve enerji sağlamak demek. Bizim katkımız da MIT’deki çalışmalarımıza istinaden 'artificial intelligence' yani yapay zeka yöntemleriyle bu uçurtmayı kontrol etmek. Çünkü biliyorsunuz bir çok elektrikli araba, kendi kendini kullanan araba, bu gibi teknolojiler kullanıyor. Biz bu yaklaşımı uçurtma yoluyla yapıyoruz çünkü bir şekilde yapay zeka bu uçurtmayı kullanırken, onu yönetirken, elde ettiği enerjiyi maksimize edebiliyor. Çok fazla enerji elde edebiliyor ve bunu bir şekilde kendisi ayarlabiliyor. Şu an için prototip aşamasındayız.“ diye anlatan Burak Gözlüklü'yü yaşıtlarından farklı kılan, cesareti, azmi, en önemlisi de hayallerinin peşinden gitmesi.
''Hayatım boyunca kendimi geliştirmek istiyorum''
” Hayatım boyunca hep birşeyler yaratmak, geliştirmek istiyordum, o yüzden değişik değişik tasarımlar yapıyordum. Bir arayış içindeydim, korkmamak gerekiyor, hayal kurmaya devam etmek gerekiyor, ısrarcı olmak gerekiyor. Herşey çok hızlı bir şekilde olmuyor. Biraz ısrar ederek, biraz daha inatçı olarak aslında güzel noktalara, güzel seviyelere gelebiliyorsunuz. O yüzden herkesin eğer hayalleri varsa, mühendislik olur, matematik olur, sosyal bilimler olur, hiç farketmez, bence hayallerini bırakmamaları gerek. Çalışmaları gerek. Biraz da şanslıyım bu açıdan, MIT’de olmak çok büyük nimet.“ diyen Gözlüklü'nün Silikon Vadisi’ndeki tecrübesi onun bundan sonraki hayatını da şekillendirmiş. Bu tecrübe, Burak Gözlüklü'yü daha ayakları yere basan, daha kendinden emin ve ne istediğini bilen bir kişiye dönüştürmüş.
”Silikon Vadisi oldukça yoğun bir çalışma ortamı aslında, oradaki firmaların çoğu 'start-up' gibi çalışıyor. Benim için özgün olmak önemliydi, kendi düşündüğümü yapmak önemliydi. Dolayısıyla iki şekilde yapılabileceğini düşünüyorum. Birincisi girişimcilik, ikincisi bilimadamı olmak. Bu şekilde kendi yarattığınız birşeyin peşinden gitmek.“ diye konuşan Gözlüklü'nün kazandığı başarılar, onun yeni adımlar atmasına engel olmamış. Hayallerini frenlemek yerine daha da ileriye taşımış.
''Hayalim bilim adamı olmak...''
” Hayalim bir bilim adamı olup, çeşitli başarılı firmalara sahip olmak, onlara katkı sağlamak ve bu firmaların birşeyleri değiştireceğini düşünmek. Örneğin; bizim uçurtma projesi, enerji projesi olabilecek en ucuz enerjiyi veriyor. Amaç, dünyadaki enerji sorununu çözmek. Enerji herşeyin başı. Dünyayı değiştireceğini düşündüğüm, katkı sağlayacağını düşündüğüm konularda çalışmak isterim.” diyen Burak Gözlüklü, bu süreçte Türkiye’den hiç kopmamış. Arkadaşlarıyla ve profesörleriyle iletişimini sürdürürken, ülkesine ve onlara yararlı olmayı da amaç edinmiş.Burak Gözlüklü, ” Burada öğrendiklerimi oradaki arkadaşlara da aktarmak isterim. Ardaşlarımla hocalarımla konuşuyorum. Öğrendiğim kadarını onlara aktarmaya çalışıyorum. Motive etmeye çalışıyorum. Çünkü esasında en önemli şey, bakış açısı. MIT’nin o konuda inanılmaz bir katkısı olduğunu söyleyebilirim. Herşey mümkün, bunu size söylüyorlar. Buna inandığınız zaman, herşeyi başarabileceğinize inandığınız zaman aslında yapıyorsunuz. Önemli olan o inanç. Yoksa ne yapmak istediğiniz ya da nasıl yapmak istediğiniz değil, ona insanlar kendileri karar verebiliyor. Ama önemli olan o ateşi yakmak içimizde.” diye ekliyor.
''Burada birşeyi gerçekten başarmak istediğiniz zaman o konuda size yardım sağlanıyor''
Akademi dünyasının kalbi Boston’da yaşayan Burak Gözlüklü, temel eğitimlerini aldığı Türkiye’yle Amerika’yı kıyasladığında fiziksel imkanlardan önce yeniliklere yaklaşım farklarını ortaya koyuyor. Ve Amerika’nın, Boston’un ve buradaki akademik kurumların başarısını da işte bu yaklaşıma bağlıyor. Ve,” Burada birşeyi gerçekten başarmak istediğiniz zaman o konuda size yardım sağlanıyor. Öğrenci kenti olması çok önemli. Burada fikirlerin doğduğunu insanlar çok iyi biliyor. MIT, Harvard ya da bu çevredeki üniversitelerde bu fikirleri destekleme teşebbüsleri var. Tabii imkanları da uygun, dolayısıyla bir fikirle gittiğiniz zaman bu herhangi birşey olabilir, örneğin; bir klüp kurmuştum ben burada. Bir öğrenci klubü. Çok yardım ettiler yani hocalarımız ediyor, okul ediyor. Bir fikrin gerçekten fayda sağlayacağını görüyorlarsa, yürekten gerçekten istediğinizi, çalıştığınızı görünce kesinlikle destekliyorlar. Bence bu düşünce tarzı, Türkiye’de biraz daha geliştirilmeli diye düşünüyorum. Çünkü gençlere inanmak gerekiyor. Düşüncesi, fikri olan insanların ilerlemelerine biraz daha yol açmak bence çok önemli.“ diyor.
Türkiye’de beyin göçü tartışmaları sürerken, dünya çapında önemli projelerde çalışan Burak Gözlüklü, bunun nedenlerine ışık tutacak tespitler yapıyor: ” Buraya getiren; planlarınızın olması, yapmak isteyip de sanki zincirlerle yere bağlı olduğunuzu hissettiğiniz, ya da kafeste olan bir kuş gibi, uçmak istiyorsunuz, bunları yapmak istiyorsunuz, fakat olmuyor, bir çaba da sarfediyorsunuz mevcut imkanlar doğrultusunda, elimden geleni de yaptım. Doktora yaparken aynı zamanda proje yaptık. Aynı zamanda çalıştım. Olabildiğince çok makaleler yazdık, bir çok ödüller kazandık ancak o bir noktada bir seviyeye ulaşıyor, bir doygunluk seviyesine ulaşıyor dolayısıyla artık bir sonraki adıma geçmek gerekiyor. Yeni başarıların yolu tam açılmıyor ne yazık ki Türkiye’de maalesef, başarılıysanız tekrar başarılı olacağınız veya kapıların açılacağı anlamına gelmiyor ne yazık ki, bir çok sebebi olabiliyor bunun; ekonomik olabiliyor, politik olabiliyor, belki organizasyon içinde bazı lokal dinamikler olabiliyor. Burada örneğin öyle şeyler yok. Bence burada şu çok önemli; Amerika’da, Tesla da olabilir bu, MIT de olabilir, bir kişi başarılı olduğu zaman, bir kişi üretmeye başladığı zaman, diğer insanlar ondan pek korkmuyorlar, tam tersine destekliyorlar çünkü enstitü veya bütün organizasyon ilerlediği zaman kendileri de kazanacak. Dolayısıyla hiç bir zaman karşınıza bir engel çıkartılmıyor ya da başka bahaneler ortaya konmuyor veya da ilerlediğiniz yoldan sapılmanız istenmiyor. Burada daha çok teşvik ediliyor, daha çok itekleniyorsunuz çünkü biliniyor ki önde giden kişi elinden tutacak, onları da çekecek kendiyle birlikte.”
''Ben Elon Musk’ım, ben CEO’yum’ yok, hepimiz bir ekibiz''
Bu görüşünü de yine Tesla’nın kurucusu Elon Musk’tan verdiği şu örnekle destekliyor: "Tesla’da Elon Musk örneği çok yatkındı ve herkes Elon Musk’ın düşüncesini yansıtmaya çalışıyordu Palo Alto Ofisi’nde. Hiç bir şekilde kübik yok, ben direktörle yan yana oturuyorum, orada da bir masa vardı, nispeten büyük bir masaydı ve bazen telefon konuşmalarımı o masanın etrafında yapıyordum Türkiye’yle, masaya vuruyordum, tempo tutuyordum, birgün biri geldi uyardı dedi ki; ’Elon Musk’ın masası bu’ dedi. Yani orada bir ‘Ben Elon Musk’ım, ben CEO’yum’ yok, sizinle beraber, beraber çalışıyorsunuz, hepimiz bir ekibiz. Ve önemli olan başarmak, detaylar önemli değil. Başka bir örnek verebilirim size; bir dizüstü bilgisayar istemiştim çalışmak için. Bana demişlerdi ki;’ Apple mı çalışıyorsun, Windows mu? Ben ‘Windows’ dedim, hemen verdiler. ‘Ekran’ dedim, hemen verdiler. Ben dedim ki;' İmza atmam gerekmiyor mu?' Hani üzerinize alıyorsunuz ya. 'İmzaya gerek, yok al git, hemen çalış, devam et' dediler. Bir şeyin prototipini ürettirelim dedik. ‘Hemen gidebilirsin’ dediler. E para yok. ‘Al kredi kartı hemen üretin’ Sonuç odaklı, başarma odaklı.“
Özgürlük yaratcılığı arttırıyor
Bir çok gencin hayalini kurduğu MIT’de olmasının yaratıcılığını arttırdığını düşünen Gözlüklü, yine tecrübelerinden yola çıkarak, korkmadan yola devam etmek gerektiğini, başarıya giden yolun özgür düşünceden geçtiğini söylüyor ve ” Çok ilginç bir şekilde eskiden de patent başvurularım vardı Türkiye’deyken, burada daha çok oluyor, daha çok çalışmama rağmen daha az vaktim olmasına rağmen başka şeylere burada daha çok vaktim oluyor. Çünkü yaratıcılık, inovasyon özgür zihinden geliyor aslında. Özgürseniz örneğin; şu bahçede yürürken, 'ben ne düşünüyorum, yanlış bir şey mi yapıyorum?' demek bile sizi engelliyor aslında. Özgürlük yaratcılığı arttırıyor. Herşey gri değil. Beyazla siyahın tonları da var. Ama o grinin tonları var. Yaratıcı kişiler biraz da duygusal olabiliyor bazen, çok çabuk demotive de olabiliyor. Bu tür şeyler Türkiye’de de geliştirilebilir. O yüzden Elon Musk örneğini ben çok severim. Bir elektrikli araba fikri var. Bir elektikli arabayı düşündüğünüz zaman, 2005-2006 yılında Tesla kurulurken şöyle bir yanıt gelebilir; 'Bir sürü büyük araba firması elektrikli araba yapmış, başarılı olamamışlar, sen niye yapıyorsun, senin ne farkın var?' ama durmamış Elon Musk. Veya Space X fikri. NASA gibi devlet destekli, büyük yatırımlar gerektiren bir sektöre girmek, benimle konuşsa bana çok saçma gelirdi o yıllarda fakat geldiği noktaya bakın. Nedir? Hayal kurmak. Nedir? Özgür düşünmek. Tesla’da örneğin ben burada yaptığım çalışmalara katkı sağlamak için bazı şeyler söylediğim zaman, ‘Burak o kitabi bilgiler aslında burada geçerli değil, biz Tesla’yız’ diye bana yanıt veriyorlardı. Çok da doğru aslında, o organizsayon yapısı içinde o kadar özgürler ki birçok şey imkansız geliyor başta fakat başarılıyor, dediğim gibi aslında bizi durduran şey, korku. Düşüncelerimizi durduran şey, korku. Kendi yarattığımız şeyler. Bizim kendi zihnimizin yarattığı şeyler. Fikirler de o şekilde korku bariyerini geçemiyor.” diye ekliyor.Hepsi yaşıtlarına birer öğüt niteliği taşıyan bu sözleri, Burak Gözlüklü’nün çok daha büyük hayaller yani çok daha büyük hedeflerle, çok daha başarılı olacağının bir habercisi. Gözlüklü’nün, bir girişimci ve bilimadamı olarak Türkiye’nin adını bilim dünyasında duyurmayı sürdüreceği kesin.
.