Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın "Antibiyotik kullanımını azaltma konusunda yeni bir döneme giriyoruz" açıklamasını değerlendiren Enfeksiyon Hastalıklarından Korunma ve Savaşım Derneği (ENFEKDER) Başkanı ve Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İftihar Köksal, Bakan Akdağ’ın açıklamasından büyük bir mutluluk duyduklarını belirterek, antibiyotiklerin kısıtlamasına yönelik hazırladıkları projeyi Sağlık Bakanlığına sunduklarını söyledi. Prof. Dr. Köksal, "Uluslararası veri kaynaklarına göre, Avrupa’da en fazla antibiyotik kullanan ülkelerden biriyiz" dedi.Antibiyotiklere sınırlama getirilmesi üzerinde yıllardır önemle durduklarını hatırlatan Köksal, “Bundan çok mutluyuz. Enfeksiyon hastalıkları uzmanları olarak bu konunun üzerinde yıllardır büyük önemle duruyoruz. Sağlık Bakanlığı ile birlikte hareket ettiğimizi ifade etmek isterim. Antibiyotiklerin kullanımına kısıtlama getirilmesi konusunda zamanında projeleri hazırladık ve bakanlığa sunduk. Bugün istediğimiz noktaya gelindi sayılır” dedi."Avrupa’da en fazla antibiyotik kullanan ülkelerden biriyiz"Türkiye’nin Avrupa’da en fazla antibiyotik kullanan ülkelerden biri olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Köksal, "Antibiyotikler neden kısıtlanıyor, neden kısıtlanması gerekiyor. Maalesef yakın zamanda antibiyotik öncesi çağlara dönmek üzereyiz. Çünkü mikroorganizmalar antibiyotiklere karşı çok büyük oranda direnç geliştirmiş durumda. Bunun anlamı şudur; bir kişi bir bakteriyle hasta olduğu zaman bir bakteriyel enfeksiyon geçirdiği zaman öyle vakalarla karşılaşıyoruz ki bunları tedavi edebilecek antibiyotik yok. Bunlara etki edebilecek antibiyotik yok. Çünkü mikro organizmalar piyasada var olan tüm antibiyotiklere direnç geliştirmiş durumda. Bunun anlamı bu demek. Bazen birkaç antibiyotiğe direnç geliştirirken öyle durumlar var ki bütün antibiyotiklere direnç geliştirilebilir. Yakın zamanda ABD’den bir vaka bildirildi. ABD’de var olan 26 çeşit antibiyotik tümüne dirençli bir vaka ve hasta yaşamını yitirdi. Bu tüm dünya için bir tehdittir. Türkiye’ye baktığınız zaman maalesef Türkiye’nin bu konudaki notunun çok iyi olmadığını söylemek istiyorum. Uluslararası veri kaynaklarına göre, Avrupa’da en fazla antibiyotik kullanan ülkelerden biriyiz. Direnç oranları bakımından baktığımız zaman da çevremizdeki ülkelerle birlikte yine Avrupa’da direnç oranlarının en yüksek olduğu ülkelerden biriyiz" şeklinde konuştu."Aslına bakıldığında bu yeni bir uygulama değil"Enfeksiyon hastalıkları uzmanlarının uzun yıllardır antibiyotik kullanımı konusunda yoğun çaba içerisinde olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Köksal, "Çünkü sonuç itibariyle bu bizim uzmanlık alanımız. Antibiyotikleri korumalı olarak kullanmak akılcı antibiyotik kullanımını uygulamak bizim asli görevlerimizden biridir. Aslına bakıldığında bu yeni bir uygulama değil. Sağlık Bakanlığı uzun yıllar önce antibiyotik kullanımı sınırlandırdı. Hem çeşit bakımından hem de süre bakımından kısıtlamalar getirdi. Amaç, antibiyotikleri uzun süre direnç gelişmeden kullanabilmekti. Biz buna bütün olarak bakıldığında akılcı antibiyotik kullanımı diyoruz. Doğru sürede doğru hastaya doğru antibiyotiği kullanmak demek. Bunun çok ayağı var. Bunun bir ayağı hastada, bir ayağı hekimde bir ayağı da ilaç sektöründe ve eczanede. Bunların hepsi birlikte hareket ettiği zaman bu mümkün" diye konuştu."Bakanlık işimizi kolaylaştırdı"Sağlık Bakanlığının işlerini kolaylaştırdığını kaydeden Prof. Dr. Köksal, "Bakanlık şu an bizim işimizi çok kolaylaştırdı. Çünkü bir takım yaptırımlar olmadan sadece tavsiyelerle kararları çok işe yaramadığını biliyoruz. O nedenle bu yaptırımların gelmesiyle biz çok rahat hareket etmek durumundayız. Çünkü yakın bir gelecekte maalesef tedavi edemediğimiz için ölümle seyreden vakaları görebiliriz. Kaldı ki günümüze baktığımız zaman bu dirençli mikroorganizmalar nedeniyle yoğun bakım ünitelerinde salgınlar olabilmekte. Zaman zaman yoğun bakım ünitelere kapatılıyor. Neden kapatılıyor, çünkü dirençli mikroorganizmalar salgınlara yol açıyorlar artık öyle ki oradaki tüm hastalara yerleşmiş olduğu için oraya yeni bir hasta girdiği zaman tedavi olmak değil, oradaki mikroorganizmayla infekte olmak durumunda. Oradaki mikroplar temizlenene kadar yoğun bakım ünitelerini kapatmak durumunda kalıyoruz. Bizim gibi yatak kapasitesi sınırlı ülkelerde hastaların yoğun bakımlardan yararlanamamasına, maliyet artışına ve yatak israfına yol açmakta. O zaman en kolay yol gerektiği zaman gereken hastaya gerektiği antibiyotiği kullanmak. Aksi halde altından kalkmak mümkün değil" ifadelerini kullandı.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz