ADANA (İHA) - Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin (TOBB), Referans Gazetesi işbirliği ile düzenlediği "Enflasyonsuz Ortamda İşletme Yönetimi" seminerlerin 5.'si Adana'da gerçekleştirildi.
Adana Ticaret Odası'ndaki (ATO) seminerin açılışında konuşan Adana Sanayi Odası (ASO) Başkanı Ümit Özgümüş, enflasyon konusunda eski günlere dönme riski olduğunu belirtirken, Adana Ticaret Borsası (ATB) Başkanı Fethi Coşkuntuncel, enflasyonun düşmesine rağmen yatırım olmadığını öne sürdü.
Vali Cahit Kıraç ile çok sayıda sanayici ve işadamının katıldığı seminerin açılışında konuşan ATO Başkan Vekili Ali Münif Yeğenağa, "Nüfusun önemli bir kısmı ulaşmayı hedeflediğimiz düşük ve istikrarlı enflasyon ortamının ne olduğunu, böyle bir ortamda nasıl davranılması gerektiğini bilmemektedir. Yüksek enflasyon ortamından, düşük enflasyona ve fiyat istikrarına ulaşmak tek hamlede gerçekleşecek, kısa süreli bir süreç değildir. İlk aşama, yüksek enflasyon oranlarını kalıcı hale getirmek, son adım ise fiyat istikrarını sağlayabilmektir" dedi.
Türkiye'de son 30 yılın yüksek enflasyon döneminde geçtiğini belirten ASO Başkanı Ümit Özgümüş ise eski günlere dönme riski bulunduğunu belirterek, "Türkiye'de sanayi ihracatı patlamış değil. Sanayi yatırımı yükselmiş değil. Bu konuda yapısal reformlar yapılmış değil. Döviz devamlı düşüyor ama her ay 2 milyar dolar cari açık oluşuyor. Şuan Türk Lirası çok değerli. Ancak enflasyonun düşmesi için, elektrik parası, işçi ücreti, SSK primi gibi sanayi girdi maliyetinin düşürülmesi gerekir. Bir süre sonra eski günlere dönme riski devam ediyor. Geleceğin ne olacağı belli değil" diye konuştu.
Düşük enflasyon ortamında ilk göze çarpacak olayın, firmaların istedikleri gibi fiyat belirleyememesi olduğunu kaydeden ATB Başkanı Fethi Coşkuntuncel de belli konularda uzman olan şirketlerin kendi dalları dışında başka bir dalda yatırım yaptıkları takdirde yaşama imkanı bulamayacaklarını ileri sürdü. Coşkuntuncel, "Ancak şuan enflasyon düşüyor ama yatırım olmuyor. İşsizlik oranı çok yüksek. Enflasyon düşüyorsa istihdam ve yatırım artış kaydetmeli. Ayrıca vatandaşın birikimleri sermaye piyasasına akmıyor" şeklinde konuştu.
Referans Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can ise Türkiye'nin AB ülkelerine olan ihracatının, bu ülkelerin Türkiye'ye olan ihracatından çok daha fazla olduğunu belirterek şunları söyledi:
"AB'yi oluşturan 25 ülkenin Türkiye'den yaptığı ithalat, ihtiyaç duydukları oranın ancak yüzde 3'ünü oluşturuyor. İhracat ise yüzde 2.5. Türkiye ise ihracatının yüzde 58'ini AB ülkelerine yapıyor. İthalat oranı ise yüzde 47. AB ile müzakere başlamasa bile Türkiye'nin bu süreç dışında kalması mümkün değil. Onların bize ihtiyacı bizim onlara olduğumuz kadar değil. İş dünyasının onlara daha çok ne satabiliriz ve onlar bizden daha çok ne alabilir diye düşünüp, çalışmalarda bulunması gerek. 17 Aralık'ta hiç bir şey başlamayacağı gibi hiç bir şey de bitmeyecek. Çünkü bu süreç çok daha önceki yıllarda başlamış durumda. Bu süreçte teknolojiye yönelik çalışmalar yapmamız, tarımda organik uygulamalar geçmemiz lazım. Bu arada AB'nin bir çok proje için ayırdığı fonlar konusunda da ülkemizde yeteri kadar bilgilenme yok. Bu fonlardan yararlanmak için projeler üretilmelidir."
Referans Gazetesi Yazarı Abdurrahman Arıman da Türk insanının AB'yi daha çok refah projesi olarak gördüğünü belirtirken, bu refahın elde edilebilmesi için en önemli olayın, ekonomik ve siyasi istikrarın sağlanması olacağını ifade etti.
Düşük enflasyon konusunda görüşlerini aktaran Prof. Dr. Erdinç Telatar ise düşük enflasyonun gerçekleşmesinden sonra en önemli olayın fiyat istikrarının sağlanması olduğunu belirterek, "Burada siyasi otoriteye önemli görev düşüyor. Enflasyon şu an yüzde 10'la düşmüş olabilir. Asıl hedef yüzde 2-3'e düşürmektir. Ayrıca bunu yaparken düşük enflasyondan etkilenen toplumun birçok kesiminden gelebilecek tepkiye kulaklarını tıkayıp, yoluna devam etmesi gerekir" dedi.