HDP Grup Başkanvekili Ayhan Bilgen, "Güya ekonomik kriz ve özellikle enflasyonla ilgili topyekun mücadele yürütülüyor ama biraz önce açıklanan TÜİK rakamları gösteriyor ki TÜFE'de yıllık yüzde 25, ÜFE'de yüzde 45'i bulmuş durumdayız." dedi.
Bilgen, Mecliste düzenlediği basın toplantısında, HDP milletvekilleri ve dönemin eş genel başkanlarına yönelik iki yıl önce operasyon yapıldığını ve eş genel başkanları ile milletvekillerinin tutuklandığını belirtti.
24 Haziran seçim sonuçlarının, 4 Kasım 2016'da HDP'lilere yönelik yapılan operasyon ve tutuklamaların, siyaseten hedefine ulaşmadığını göstermeye tek başına yettiğini öne süren Bilgen, "Türkiye artık krizleri çözmek, sorunları bitirmek yerine krizleri yönetmek, krizlerden faydalanmak gibi bir arayışa girmiş durumda." dedi.
Dış politikadaki krizlerin de sadece "yönetme ve faydalanma anlayışı" ile hareket edilirse bölgesel çatışmalara dönüşeceğini ifade eden Bilgen, şöyle konuştu:
"Bugün, Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğünün önümüze gelişi, Doğu Akdeniz'de büyük bir tatbikat, petrol arama çalışmaları ve bunun bir bölgesel çatışmaya dönüşme potansiyelidir. Suriye krizinin yönetilme biçimi, büyük bölgesel savaşa dönüşme potansiyeli taşıyor. Bu iki sorun gibi dış politikadaki birçok sorun başka küresel sorunlarla bölgesel çatışmalara dönüşme potansiyelini bünyesinde barındırıyor. Biz, sorunların yönetilmesi, azami fayda edinilmesi anlayışıyla değil tam tersine sorunların çözümüne dair bir dış politikayı tıpkı iç politikada olduğu gibi olmazsa olmaz görüyoruz."
Gelecek günlerde krizin kaosa dönüşebileceği ciddi alanlardan birisinin de ekonomi olduğunu ileri süren Bilgen, şunları söyledi:
"Bir sorunun çözümünde önce nedenlerini doğru anlamak gerekiyor. Güya ekonomik kriz ve özellikle enflasyonla ilgili topyekun mücadele yürütülüyor ama biraz önce açıklanan TÜİK rakamları gösteriyor ki TÜFE'de yıllık yüzde 25, ÜFE'de yüzde 45'i bulmuş durumdayız. Sorunu öngöremiyorsunuz, beklentileri tutturamıyorsunuz ama sorunu çözeceğinizi iddia ediyorsunuz."
Bütçe görüşmelerinin komisyonda devam ettiğine işaret eden Bilgen, Sayıştay raporlarına dikkati çekti. Sayıştay raporlarında çok açık iddiaların yer aldığını dile getiren Bilgen, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunlar birçok belediyede olduğu gibi kayyumlarla yönetilen belediyelerde de var. Kayyumlarla ilgili hiç olmazsa Sayıştay raporları dolayısıyla bir açıklama yapmak yerine yine kayyumlarla yönetmeye devam etmek o zaman bu ülkeyi yolsuzluk içerisinde yönetmeyi tercih etmek değil midir? Eğer, 15 Temmuz, 17-25 Aralık'ın bir devamı, parçası ise bu kadar şeffaflıktan, hesap sormak ve vermekten uzak bu anlayış, yeni 17-25 Aralık'ları beraberinde getirmez mi?"
Sağlıkta şiddet konusunun yanına KHK'ler ile işinden olan sağlıkçıların, özel sektörde bile çalışmasını engelleyen bir düzenleme konulmasını siyasi ahlak açısından nereye oturtacaklarını bilemediklerini aktaran Bilgen, "Bari oldu olacak KHK'lileri diri diri gömün, sorun baştan çözülsün." diye konuştu.
- Cihangir İslam'ın açıklamaları
Basın mensuplarının, Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Nazır Cihangir İslam'ın kamuoyunda tepki çeken sözleri sonrasında yaşananları anımsatması üzerine Bilgen, siyasette sözün alternatifinin başka bir söz olduğunu belirterek şu değerlendirmeyi yaptı:
"Eğer sözünüz varsa sözünüze güveniyorsanız söyleyecek yüzünüz varsa daha güçlü bir cevap verirsiniz, çıkar kürsüde o düşünceyi mahkum edersiniz. Bunun, sırf sosyal medyada paylaşılmış olması dolayısıyla bir soruşturma konusu yapılması aslında tahammülsüzlüğün göstergesidir. Bu çatı altında en aykırı düşünceyi bile dinlemeye, anlamaya elbette ki kaygı duyuyorsak rahatsız oluyorsak beğenmiyorsak eleştirmeye niyet etmeliyiz. Yoksa bunun dışındaki her tavır aslında sokaktaki linçten daha kötü bir algı, fotoğraf ortaya çıkaracaktır."