Engelliler Için Ağzıyla Elbise Tasarlıyor

Yusuf Akgün, 26 yaşında. Küçük yaşta elektrik çarpması sonucu iki kolunu kaybeden Akgün, hayata küsmeyip, azmi ve sabrıyla Atılım Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Moda ve Tekstil Tasarım Bölümü'nü bu yıl bitirdi. Ağzıyla çizim yapan Akgün, moda tasarımcısı oldu. Şimdi engelliler için elbise tasarlayan Akgün, tasarladığı bu elbiseleri kreasyon haline getirebilmek için sponsor arıyor.

Akgün, Iğdırlı bir ailenin dört çocuğundan en büyüğü. Babası çiftçiliğin yanı sıra inşaatlarda kalıpçılıkla hayatını kazanıyor. Annesi ise ev hanımı. Hiperaktif olduğu için ailesi onu beş yaşında okula yazdırmış. Sınıfın en küçüğü olan Yusuf Akgün, her gün sabahın ilk ışıklarında 12 kilometre yol gidererek okula varırmış. Bir gün okula gittiğinde okulun yandığını öğretmeninin de şehit olduğunu öğrenmiş. Okul olmayınca babası onu çoban yapmış. O günleri, “Koyunları kontrol edemiyordum. Dağlarda uyuyakalıyor ve sürüyü kaybediyordum.” sözleriyle anlatıyor.

Bir sabah üç arkadaş koyunlarını birleştirip yüksek gerilim hatlarının olduğu direklere doğru gitmişler. Yüksek gerilimin geçtiği direğe çıktığında artık hayatı eskisi gibi olmadı. 10 saniyelik bir elektrik çarpması... Akgün, “O an hatırladığım havada uçmamdı. Yüksek voltaj beni 60 metre ileriye fırlatmıştı. Ve ben iki kolumu kaybetmiştim.” dedi.

Yaklaşık üç ay Erzurum Devlet Hastanesi’nde tedavi gören Akgün, sonrasını şöyle anlatıyor: “Doktorların sol bacağımın da kesilmesi gerektiğini söylemesi üzerine babam ve amcam beni hastaneden kaçırdı. Dört ay kadar yaylada bir kömürlükte yatalak halde tedavi gördüm. Çevremdeki insanların aksine ben yeniden ayağa kalkacağım ve onların bana karşı yitirdiği umudu yeniden kazanacağım inancındaydım. Ve öyle de oldu. Kesileceği söylenen bacağımla ayağa kalktım.”

Engelli olan Yusuf’a yeterince bakamayacağını düşünen ailesi onu Ankara Çocuk Esirgeme Kurumu Saray Rehabilitasyon Merkezi’ne getirmiş. Bir sene rehabilitasyon bölümünde kaldıktan sonra hazırlanan raporla, normal çocuklar arasına katılmış.

Akgün, çizimle ilgili yeteneğini keşfetmesini ise şöyle anlatıyor, “İlkokula başladığımda arkadaşlarımı gözlemledim. Onların elleriyle yaptığını ben ağzımla yapmayı denedim. Zor da olsa en azından şıkları karalamayı başarmıştım. Beşinci sınıfta öğretmenimin desteği ile ağzımla çizim yapmaya başladım. Çevremdeki insanların bana acımadan çok hayretle bakması, çizime daha çok sarılmamı sağladı. Çizimde kendimi geliştirdim ve bir giyim firmasının düzenlediği ‘kendi kıyafetini kendin yap’ adlı yarışmasında onur ödülü aldım.”

Resim öğretmeninin de desteğiyle okullar arası resim yarışmalarına katılan Akgün, şöyle devam ediyor: “İl ve bölgelerde yapılan bu yarışmalarda dört kez ödül aldım. Yurtta kaldığım sırada gönüllü olarak yazarlık eğitimi veren Türkiye Edebiyatçılar Derneği’nden yazarlık eğitimi aldım. ‘Akrep’ adlı hikâyemle jüri özel ödülüne layık görüldüm. Üstelik spora da ilgi duymaya başlamıştım. Judo ve yüzme öğrendim. Sosyal hizmetlere bağlı yurtlar arası judo şampiyonasında cesaret ödülü kazandım. Ortaokuldan mezun olduğumda, okul yönetimi tarafından ‘onur belgesi’ ile ödüllendirildim.”

2008’de Atılım Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Moda ve Tekstil Tasarım Bölümü'nü kazanan Akgün, ilk sergisini yetiştirme yurdu bünyesinde Armada İş Merkezi’nde açmış. Ardından Atılım Üniversitesi bünyesinde üç sergi açan Akgün, 2010’da katıldığı Genç Tasarımcılar yarışmasında “yaban arısı” adlı koleksiyonla onur ödülüne layık görülmüş. 2011’de Atılım Üniversitesi’nin başlattığı “İz Bırakan Elli Öğrenci” değerlendirmesinde ‘birincilik ödülü’ almış. Beşinci sergisini geçen Hacettepe Üniversitesi’nde açan Akgün, “Hedefim moda alanında ilerleme şansı bulmak ve kendi tarzımla tarihe iz bırakanlardan biri olmak.” diyor.

Engellilere yönelik tasarımları da bulunan azimli genç, sponsor bulabilirse çizimlerinden oluşan elbiselerle bir defile hazırlamayı planlıyor.