HABER

Enis Timuçin, "Oynatılan bir Türkiye yerine oynatan bir Türkiye var"

Milli irade mitinglerini 17 Aralık'tan sonra ilk başlatan ve kritik birçok ilde milli irade mitinglerini düzenleyen İşadamı ve komite başkanı Enis Timuçin gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

Enis Timuçin, "Oynatılan bir Türkiye yerine oynatan bir Türkiye var"

Timuçin şunları söyledi:

"Ülkede oynanan oyunlarına dikkati çekmek için Adana, Hatay Antalya ve ağrı Patnos başta olmak üzere Türkiye'nin kritik yerlerinde, halkında gerçeklere duyduğu açlığı göz önünde bulundurarak. "Milli İradeye Saygı" mitingleri düzenledim ve yoğun katılım gerçekleşti. Türkiye'de 90 yıldır devam eden bir çatışma ortamı var, bu çatışma ortamı ile ülkenin zayıflatılması ön görülmekte. Bunun için Türk, Kürt, Alevi, Sünni, sağ, sol gibi kavramlar işlenerek gelişmesinin önüne geçilmeye çalışılmakta. Son oynanan oyundan da aynı şekilde tatbik edilmeye çalışıldı" dedi.

HALKLA BİRLEŞME KARARI ALDIK

Bu noktada milli iradeye bir saldırı olduğunu düşündüklerini ve halkla birleşme kararı aldıklarını kaydeden Timuçin şöyle konuştu:

"Halkımızı bir takım geçmiş ve şimdiki gerçeklikler hakkında bu zamana kadar yapılmamış bir biçimde şeffaf bir şekilde bilgilendirmek istedik. Amaç, dış güçlere ve içerideki işbirlikçilere karşı bu ülkenin sessiz kalmayacağını, iradesine sahip çıkabilecek kapasitede olduğunu göstermekti. Gittiğimiz yerlerde halk milli irade çerçevesinde toplandı ve bunu da tüm Türkiye'ye gösterdi. Ben kimsenin savunucusu değilim siyasi iktidarlar bu gün var yarın yok ama Türkiye cumhuriyeti devleti dün de vardı bu günde var inşallah yarında daha da güçlenerek varlığını sürdürecektir bende her duyarlı vatandaşın yapması gerektiği gibi olanca gücümle ülkeme ve irademin temsilcilerine ayak bağı olmak yerine kumsaldaki bir kum taneciği hesabı katkı sağlamaya ve irademe sahip çıkmaya çalışan biriyim diğer yandan ne Türkiye cumhuriyeti devletinin nede Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın savunulmaya ihtiyacı var. Artık oynatılan bir Türkiye yerine oynatan bir Türkiye var mazlumların savunucusu olan bir Türkiye var zulme alkışlamayı bırak dur diyen bir Türkiye var ekonomisi ve dinamikleri ile büyüyen bir Türkiye var düşünebiliyor musunuz şu an dünya siyasetinin paradigmalarını tek tek çökerten ve oyunları bozan güçlü bir Türkiye var ama artık dünyanın bu çocuğu doğurması an meselesi ve umut verende bu çocuğun mimarı ve babası Türkiye cumhuriyeti ile sayın recep tayip Erdoğan’dır diye vurguladı. ’dedi

YAŞANAN OLAYLAR ÜZÜCÜ

Son zamanlarda Türkiye’de yaşanan olaylarının üzücü olduğunu belirten Enis Timuçin, ‘’Öncelikle kobani’de, işid’in hiçbir terör örgütüne dahil olmamış vatandaşlara zulmedip asimile etmeye çalışmasını kesinlikle tasvip etmiyorum ama bu masum insanlar dışında kalan terör örgütleri arasındaki çatışma süreci de malumumuz ama işin özüne baktığımızda Gezi Parkı ve Kobani den dolayı. Ülkemizde son günlerde cereyan eden hadiselere bakılırsa aynı şer odaklarınca tezgahlandığı ve yine paralel yapıda bu noktada üstüne düşen rolü oynadığını görürüz çünkü: sokakları terörize ederek yakıp yıkmaya gençleri sokağa dökerek ve toplumun sinir uçlarına basıp milli ve manevi değerler başta olmak üzere önlerine gelen her şeyi yakıp yıkmaya daha bilinen adıyla VANDALLIK yapmaya devam ediyorlar. Görünen o ki dış mihraklar toplumumuz ve özellikle gençlerimiz üzerindeki oyun ve tezgahlarına olanca hızlarıyla devam ediyor. Tahrip edilen nesiller ve bu nesillerin toplumun günü ve geleceği üzerinde yaptıkları tahribat, her geçen gün insanlarımızı birbirinden ayrıştırırken, birlik ve beraberliğimize kasteden mahfillerin de ellerini ovuşturmalarına ve yeni planlar yapmalarına zemin hazırlıyorlar. Biliyorlar ki mazlum milletlerin ve toplulukların en büyük hamileri ve yardımcıları Türkiye Cumhuriyeti devletidir. Onların ümitlerini kırmanın ve bu gücü zayıflatarak akim bırakmanın tek ve en kestirme yolu birlik ve beraberliğimizi sağlayan bağları tahrip etmek ve geleceğimizin teminatı gençlerimizi kendilerine bağlayarak topluma ve değerlere yabancılaştırmaktır. Bunun yegane çaresi ise tarihte tekrar tekrar yaşadığımız gibi "birlik beraberlik ve kardeşlik unsurlarını doğru bir şekilde yaşamak ve toplumu kenetleyen bağlarımızı güçlendirmektir. Bakınız üniversite yıllarında veya eskiden hep Amerikalı vatandaşlarla ilgili Amerikan hükümetinin tutumunu izleyip okudukça imrenirdik çünkü güçlü bir Amerika’nın vatandaşının can ve mal güvenliği her şeyin üstündeydi söz konusu vatandaşı ise ve hangi ülkede ise öncelik vatandaşları idi şimdi bu güne gelip baktığımızda artık güçlü bir Türkiye olduğunu idrak etmemiz için sadece şu rehine sürecinde Türkiye’nin takındığı tavır bunu idrak etmemiz için yeterli bir argüman bence çünkü Türkiye cumhuriyeti devleti hiçbir çıkarını yada müttefiklerinin çıkarlarını vatandaşlarının üstünde tutmamış sadece vatandaşlarımızı kurtarmaya yönelik politikaları hayata geçirmiştir buda bağımlı aksak eksik bir Türkiye yerine bağımsız ve güçlü bir Türkiye olduğunu vatandaşının can güvenliğini her şeyin üstende tutuğunun en güzel göstergesi bence aynı zamanda vatandaşla devlet arasında ki güven bağını çok ciddi manada güçlendirmiştir. diğer yandan işid konusuna gelince bence Türkiye cumhuriyeti bu güne kadar Terör örgütlerine nasıl hep omurgalı ve dik bir duruş sergileyip karşısında olduysa bu süreçten sonrada tüm terör örgütlerine karşı takındığı hassasiyeti sürdürmeye devam edecektir. ama unutulmamalıdır ki bu gün bu terör örgütlerini ve orantısız göçleri yaratanlar batı zihniyeti ile dünyaya barış ve huzur getirmekle yükümlüyken sadece beş daimi üyenin çıkarlarını korumakla görevliymiş gibi hareket eden birleşmiş milletlerdir. ’dedi

LİDER ÖĞRETMEN PROJESİ

Lider öğretmen projesini uygulayan 15 ülke çerisinde birinci olduklarını belirten Timuçin şöyle devam etti:

"Lider öğretmen projesi ezberci eğitim sistemini ortadan kaldıran bir çalışma bu proje Cambridge üniversitesinden çıkmış ve ülkemize uyarlanmış bir proje biliyorsunuz ki ezberci bir eğitim sisteminden geçtiğimiz için yapma etme toplumuyuz bir şeylerini nasıl yapılamayacağı konusunda artık uzman olduk ama bir şeyler nasıl yapabilire geldiğinde kimsenin bir fikri yok buda öz güveni yetersiz bireyleri meydana getirdi işte bu nokta öncelikle öğretmeni alıp yetiştiren ve liderlik vasıflarını kazandıran aynı zamanda öğrenci veli ve öğretmen ayaklarını sağlam oturtup koordineli bir şekilde araştıran soruşturan nesiller yetiştiren bir proje ama bu projede en büyük emeği olan sayın AHMET OKUR dur kendisi İstanbul Maltepe kaymakamı iken bu projeyi Türkiye’ye getirmiş ve şu an onun sayesinde üç büyük ilimizde bu proje uygulanmakta (İstanbul, Bursa ve Adana) bende sponsorluğunu yaptım. Yani işin en zahmetsiz ve kolay kısmını üstlendim aslında bu nedenle bu projedeki en büyük başarı oranı Seyhan kaymakamı Sayın Ahmet okurdur buda aslında insanların korktuğu gibi bir hükümet olmadığını ve eğitimde devasa projeleri hayata geçiren bir hükümet olduğunun en büyük kanıtlarından biri olsa gerek. Diğer iş adamalarımızda bu projeyi inceleyip destek olmaları gerektiğini düşünüyorum. Aynı zamanda ilerleyen zamanlarda milli eğitim bakanlığı tarafından bu sistemin tüm Türkiye deki okullarda uygulanma noktasında çalışmalarımız sürmekte.’’

TİMUÇİN: AMACIMIZ KÖPRÜ OLMAK

12 yıldan beri engelli ve dezavantajlı guruplar için hükümetin başarılı politikaları sergilediğini belirten Enis Timuçin şunları söyledi, ‘’Hükümetimiz başarılı politikasını, hem yerelde hem de, Türkiye genelinde hayata geçirdi amacımız bu guruplarla devlet arasında köprü olmak diğer yandan ülkemizde birçok odak ve gücün gözü varken kanayan yaralarımızı kapatmak ve açık vermemek gerektiğine inanıyorum çünkü bu gün yaptığımız araştırmalar sonucu aileleri ile beraber yaklaşık 12 milyona yakın bir engelli kitlesi var şayet bizler vatandaş olarak üzerimize düşeni yapmaz toplumla engelliyi barıştırmazsak illerde doğabilecek birçok soruna sebebiyet vermiş oluruz bu nedenle amacımız bir engelli ve dezavantajlı kardeşlerimizin yanında olmak diğer bir amacımız ise dıştan gelebilecek saldırılara karşı açık ve kanayan yara bırakmamakla beraber tek bir yürek şekline gelip ülkemize sevdalanmaktır. ’dedi

YÖRÜK TÜRKMENLERİNE DEĞER VERİYORUZ

Yörük ve Türkmenler her zaman ülkenin asli unsurları olduklarını da belirten Enis Timuçin, ‘’Bu ülkede, söz konusu ülke menfaatleri olduğunda buna hep katkı sağlamış ve samimi bir duruş sergilemişlerdir kısacası bir bina için çimentonun nasıl bir önemi varsa Yörük ve Türkmenlerde bu ülke için birleştirici unsurları hep hayata geçirmişlerdir dolaysıyla ülkenin bu kadar büyüdüğü ve güçlendiği bir süreci yaşar iken Yörük Türkmenlerinde örf adet gelenek ve görenekleri ile kültürel yapılarını çağa göre modernize ederek yeni nesillere aktarmalı ve buna sahip çıkmalıdır bizlerin bizden başka dostu yok bu nedenle Yörük ve Türkmen olgusunu kaybetme gibi bir lüksümüzde yok bu nedenle birlik beraberlik ve kardeşlik unsurlarının tekrar hayata geçmesi ve daha güçlü bir Türkiye için Yörük ve Türkmenler hayati önem arz ettiğini inandığım için birlik ve beraberliğinin sağlanması noktasında elimden geleni yapmaya devam edeceğimi bu vesile ile vurgulamak isterim. Sadece Türkiye değil, tüm dünyadaki Türkmenlerinde aynı çatı altında toplanması noktasındaki çabamı da sonuna kadar sürdüreceğimi ifade etmek isterim. ’dedi

GÜLEN’E SERT ELEŞTİRİ

İngiltere politikalarının güdümün deki Amerika 20 yüzyılın başından itibaren İslamiyet i parçalamak istedi diyen Enis Timuçin, ‘’Aşırı dinci guruplar üreterek amacı İslamiyet i terörizm olarak göstermekti örnek Hizbullah ve el kaide gibi sıralayabiliriz "Bununla birlikte Ortadoğu politikalarını çok daha iyi bir şekilde tatbik etmek ve pastadaki payını alabilecekti ama parçalayıp böldükçe tüm oklar kendilerine dönmeye başladı Amerika daha sonra yeni sanal ve kendine itaat edecek dini liderler öğretmeye çalıştı ve bunun için birçok lideri kisvesi altına almaya çalıştı ama hepsinin zaafları vardı ellerinde bir tek 1980'li yılların başında ilkokul mezunu Fetullah Gülen kalmıştı ve onlarda Gülen'i de alarak bu amaçları doğrultusunda, insanların sırtında besleyip büyüttüler. Türkiye bunun bedelini 17 Aralık’ta milyarca dolar civarında bir bedelle ödedi. Ben bunun paralel yapı değil, bir terör örgütü olduğunu düşünüyorum. Bu mitingleri düzenlememizde tamamen terör örgütü olduğuna inandığımız için buna karşı bir reaksiyon olarak geliştirdik. 17 Aralık ile beraber birçok operasyonu birleştirdikleri için bunlar, bir din düşmanı, iki halk düşmanı, üç Halkbank düşmanı. Bunların siyasi amaçları, toplumsal kargaşa yaratıp, barış sürecini baltalamaktı. Ekonomik amaçları, Kuzey Irak'tan gelecek enerji arzının önüne geçmekti. Dolayısıyla sen ülkenin menfaatlerine, birliğine, beraberliğine, kardeşlik unsurlarına saldırıda bulunabilecek nitelikte projeler ve eylemler gerçekleştirebiliyorsan sen bir terör örgütüsün. Nitekim bugün yaptığı bu. Halkımızın anlaması gereken nokta da bu bence. Bakınız iki çeşit propaganda var. Biri gri propagandadır diğeri kara propaganda maalesef gezi parkından sonraki süreçle başlayan ve 17 ile 25 Aralıkta zirveye ulaşan bir gri propaganda dönemi yaşadık o dönemde paralel yapı devleti klonlamaya çalışmış küresel aktörlere Türkiye’yi satmak için kendilerinden olmayan tüm aday adayların karalayıp kendilerinin sızdırmaya çalıştığı adamlarını ön plana çıkartmaya çalışıyorlardı bizde gücümüz yetiğince bu araştırmaları yapıp ilgili makamlara iletmeye çalıştık yani irademizle göreve gelenleri gri propaganda döneminde ayırt edilmesi noktasında katkı sağlamaya çalıştık. Bu nedenle o çalışmaları yaptık. ’dedi

En Çok Aranan Haberler