Deprem felaketi sonrası acı dolu o anlarda yaşananlar depremzedeler tarafından anlatılırken yaşanan facianın büyüklüğü de bir kez daha gözler önüne serildi. Kahramanmaraş merkezli 7.7 büyüklüğündeki depreme, kalp rahatsızlığı nedeniyle aynı gece kaldırıldığı Osmaniye Devlet Hastanesi'nde yakalanan Elif Özbek (67), Ankara'da sevk edildiği hastanede ameliyat oldu. Tedavisi devam eden Özbek, "Yer, altımdan bir gidiyor, bir geliyor. Hastane döküldü, kimse kalmadı. Mahşer yeri gibiydi" dedi.
Osmaniye'de oturan Elif Özbek, Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesi merkezli 7.7 büyüklüğündeki depreme saatler kala evde rahatsızlandı. Ambulansla Osmaniye Devlet Hastanesi'ne kaldırılan Elif Özbek'in kalp krizi geçirdiği belirlendi. Yoğun bakıma alınan Özbek, depreme hastanede yakalandı. Görevliler tarafından hastane bahçesine çıkarılan Özbek, daha sonra Ankara'ya sevk edildi. Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde ameliyat edilen Özbek'in tedavisi devam ediyor.
Deprem anında yaşadıklarını anlatan Özbek, "Sarsıntı başladı, odama gelen bir hemşire üzerime bir çarşaf bağladı, bir de battaniyeye sardı. İki hasta bakıcı kucakladı beni aşağıya indirdi. Yer, altımdan bir gidiyor, bir geliyor. Hastane döküldü, kimse kalmadı. Mahşer yeri gibiydi. Sonra Ankara'ya getirdiler, burada ameliyat oldum" dedi.
Kahramanmaraş merkezli depremde eşini ve 8 yaşındaki kızını kaybeden, 50 saat sonra diğer kızıyla birlikte enkazdan çıkartılan Fatoş Seçkin o anları anlattı.
Kahramanmaraş merkezli meydana gelen ilk depremde Malatya Şira Pazarı’nda bulunan Hal Binası yıkıldı. Enkaz altında kalan Seçkin ailesinden baba Erkan (37) ve kızı Helin Hanım (8) hayatını kaybederken büyük kızları Ceren (14) 2 saat sonra, anne Fatoş ise 50 saat sonra enkaz altından sağ olarak çıkartıldı. Anne kız, Elazığ Fethi Sekin Şehir Hastanesine sevk edildi. 14 gün boyunca yoğun bakımda kalan anne kız, servise çıkartıldı. Binanın yıkılmasının 4 saniye bile sürmediğini belirten anne Seçkin, eşinin kızlarının üzerine eğilerek siper olduğunu söyledi. Enkaz altındayken 112’yi arayıp yardım istediğini ve eşinin arkadaşlarına konum attığını dile getiren Seçkin, büyük kızının sürekli ağladığını, küçük kızının ise evcilik oynadıklarını sandığını söyledi. Bir kızının cennete gittiğini diğerinin ise kendine kaldığını aktaran Seçkin, hastaneden çıkınca ilk gidecekleri yerin eşi ve kızının mezarı olduğunu ifade etti.
Depremde çocuk odasında olduklarını aktaran Fatoş Seçkin, “2 kızımla beraberdik yatak odasından eşimin yanına gittik. Tam yatak odasına yakalandık. İlkinde hemen yıkıldı. Belki 4 saniye bile sürmedi. Kaçmaya, düşünmeye fırsatımız olmadı. Hemen göçük altında kaldık. Eşim, 2 kızım aynı yere ben ise farklı yere düştüm. Eşim kızlarımın üzerine eğilmişti. Sadece büyük kızımın sesi geliyordu. Küçük kızım çok konuşmuyordu. Eşimden hiçbir şekilde ses gelmedi. Kaç dakika durduğumuzu çıktıktan sonra öğrendim. Eşimin ve kızımın cenazesini hemen çıkarmışlar. Büyük kızım ayağı sıkışmış dediler, 2 saat süren çalışma ile baza arasından bacaklarını çıkardılar. Ben de 50 saat sonra çıktım. Aynı odadaydık ama ben demek sallantı anında daha geriye gitmişim” diye konuştu.
Büyük kızının sürekli ağladığını aktaran Seçkin, “Anne ne zaman çıkacağız, ne zaman gelecekler dedi. Deprem anında eşimin telefonu şarjdaydı onu aldım. Sallanırken elimde tuttum. Göçük altında kalır kalmaz 112’yi aradım. Eşimin birkaç arkadaşına konum attım. 112’den yardım istedim, nerede olduğumu ve hangi enkazda olduğumuzu söyledim. Hep karanlıktı, sabah mı akşam mı bilmiyorduk. Hiçbir şekilde üşümedik. Çocuğum da üşümemiş. Büyük kızım ‘Anne babam öldü’ dedi. Neden öyle söylüyorsun dedim. ‘Anne ben babamın öldüğünü biliyorum çünkü elleri buz gibi oldu. Elimi burnuna veriyorum babam hiçbir şekilde nefes almıyor’ dedi” diye konuştu.
Kızını teselli etmeye çalışırken ikinci bir depremin olduğunu dile getiren Seçkin, “O depremle birlikte yan binalardan da parçalar dökülmeye başladı. Biz bu kez daha çok sıkıştık. İyice kitlendik hiçbir şekilde kolumuzu oynatamadık. Küçük kızım ağladı, ‘anne çok susadım kalk da bana bir bardak su ver öyle geri gel yat yerine’ dedi. Kızım şimdi kalkamayacağım dedim. Kızım evcilik oynuyoruz sanıyordu. Yok kızım ben de kalkamıyorum, sizde kalkamıyorsunuz gözünü kapatın sesinizi çıkarmayın dedim. Çünkü bağırdıkça yerdeki toz duman havaya kalkıyordu ve boğazımız kapanıyordu. En son, elim kadar bir taş vardı. Taşı başımın altına koydum, Allah’ım daha ne olacaksa olsun dedim ve o dakika gözümü kapattım. Uyudum mu bayıldım mı bilmiyorum. Gözümü açtığımda çok küçük bir ışık gördüm. Eşimim halasının oğlu elimi tutuyordu. Yenge çıktınız dedi. 14 gündür yoğun bakımdaydım, daha yeni servise aldılar. Kızım aynıydı. Sadece tek isteğim bacaklarımızın tutup ayağa kalkmamız” şeklinde konuştu.
Seçkin, “Hiçbir zaman sağ çıkacağım aklıma gelmedi. Şimdi de Allah’ım sen bizi oradan çıkardıktan sonra daha bize bir şey olmaz diyorum. O kadar çok kötü bir andı. Allah kimseye yaşatmasın. Çok şükür oradan çıktık. Eşim ve kızımı kaybettim. Tek dayanağım büyük kızım. Başka da kimse kalmadı. Çok şükür biri cennete gitti diğeri de benimle kaldı. İlk gideceğimiz yer mezarlıktır. Eşimle kızım mezarına gideceğiz” dedi.
DHA - İHA